Ailede hak, görev ve sorumluluklar
Aile; iffeti, nesli ve cemiyeti korumak için kurulmuş olan mukaddes bir müessesedir.
Temelleri İlâhî hakikatlere dayanan ailenin, korunması için de sağlam tedbirler getirilmiştir. Öncelikle, aile fertlerinin hakları ayrı ayrı sıralanmıştır. Bunları şöyle sıralayabiliriz: Kadın hakları, anne-baba hakları, çocuk hakları, karı-koca hakları, akraba ve komşu hakları...
Hakların yanında herkesin görevleri de belirtilmiştir. Meseleler kimsenin şahsî, indî, beşerî istek ve arzularına bırakılmamış; âdil ve fıtrata uygun haklar, selâhiyetler, mesuliyetler, vazifeler bir bir sayılmıştır. Bununla da kalınmamış, hak ve vazifelerin eğitim ve terbiye yoluyla akıl, kalp ve vicdanlara yerleşmesi, fiiliyata dökülebilmesi için de gerekli tedbirler alınmıştır.
SORUMLULUĞUN İLK ADRESİ: AİLE FERTLERİ
Fert ailenin, aile de toplumun çekirdeğidir. Sağlam bir aile yuvası, imanlı, ahlâklı, bilgili ve dürüst fertlerden oluşur.
En büyük, en etkili, en sağlam okul, aile okuludur. Eğer eşler, hayatlarını bu değerlere göre dizayn ederse, insanlığın ilk ve en mukaddes müessesesi olan aileyi kurarlar. Her insanın başta kendisine, sonra ailesine, çevresine karşı pek çok sorumluluğu vardır.
Annelik, sadece çocuğunu dokuz ay karnında taşımak ve sonra doğurmakla bitmiyor. Esas vazife ondan sonra başlıyor. Çocuğun, ilk ve en büyük hocası, eğitmeni annedir. Eğitim, terbiye ve ahlâk öğretileri, çocuğun ilk öğretmeni olan annesi tarafından verilir. Yemeğe başlarken besmele çekmesini öğretmekten, büyükler ile nasıl konuşulacağına, kitap okuma alışkanlığını kazandırmaya kadar annenin payı birinci sırada.
Tabiî ki, bu görevler sadece anneye mahsus değildir, aynı şuur ve sorumlulukların kazanılmasında babanın da yardım ve katkısı sağlanmalıdır. Evin direği babadır. Ama, onu görevi geçimi sağlamakla bitmez. Çocuklarıyla iyi ilişkiler kurarak, onları eğitim ve terbiyeleriyle çok yakından ve ciddî ilgilenmelidir. Yeri geldiğinde baş başa vakit geçirmeli; baba-kız/baba-oğul bulundukları ânın tadını çıkarmalılar. Bir baba dinî eğitim noktasında kendini eğitiyorsa eğer, bir sohbet grubuna dahilse, oğlunu da beraberinde götürmelidir. Yine bayram namazı, Cuma namazı gibi cemaat hâlinde yapılan ibadetlere oğlunun iştirak etmesini sağlamalıdır. Çocuğu ona bir şey söylediğinde can kulağı ile dinlemeli, bir sıkıntısı olduğunda yanında olduğunu, onu daima sevdiğini hissettirmelidir. Her zaman güven duyduğunu dil ve hareketler ile belirtmelidir.
Ya eşimiz? Onun da ilgiye, sevgiye, hoş söze ihtiyacı yok mu? Zaman zaman yaşadığı stresli ev/iş hayatından uzaklaşmaya, rahat bir soluk almaya hakkı yok mu? Ona bu ortamı sağlamak bize düşer. Bir arada geçirilecek nitelikli zamanlar sıradanlaşmış hayatınıza yenilik katacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.