Bayram Girerken
Bu sene Kuran ve Sünnet artık okullarda ders olarak okutuluyor seçmeli de olsa. Biz buna bayram yapıyoruz. Tabandan tavana emeği geçen herkesten Allah Teâlâ razı olsun.
Van depreminde evleri yıkılanlara bu aziz millet bütçelerinden ayırarak yeni ve güzel evler yaptı. Hayırlı olsun onlara. Tabandan tavana emeği geçen herkesten Allah Teâlâ razı olsun.
Bir bayrama daha giriyoruz. Yarın arafe. Sevinçliyiz, mutluyuz. Hamdediyoruz. Keşke yurt içinde terör bitse. Keşke Suriyede barış olsa. Keşke Filistinde devlet kurulsa. Keşke Afganistandan ABD kahrolarak çıksa. Keşke coğrafyamız yeniden İslam Şeriatının yeşiline boyansa. Keşke İslam Milletleri en azından kurum bazında birleşse, devleşse
Biz dua ediyoruz. Bunlara layık olduğumuz zaman Allah Teâlânın ihsanı anında olacaktır. Biz İslamın engin mutluluğundan uzaksak, bu Allahın bir cezası değil, kendi suç ve günahlarımızın cezasıdır. Ah bir tövbe edebilsek, ah bir arınabilsek, ah bir kaynaklarımıza dönebilsek
Bizim kaynaklarımız Kuran ve Sünnettir. Kuran ve Sünnet bizim her şeyimizdir. Bitmez tükenmez hazinemiz. Kullandıkça artar, bereketlenir ve yeni yeni ilimler, edepler, ahlaklar, mutluluklar verir. Dünya ve ahiret mutluluğunu kazandırmaktır bize bütün amacı. İmanın, ibadetin, hukukun, ahlakın, siyasetin, yönetimin, beşeri ilişkilerin, bilimin, yaşamanın yegane asli kaynakları.
Onlar yoksa, hiçbir şey yok. Yok efendim, hiçbir şey yok bizim için. Biz din iman yoksa, başka bir değer de tanımayız. Biz Müslümanız. Eğip bükmeye de gerek yok artık. O bir zamanlarmış, geçti şükür.
Ne irfandır veren ahlaka yükseklik, ne vicdandır;
Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.
O yoksa hiçbir şey yok. Ne irfan, ne vicdan. Ne servet, ne sâmân. Ne şöhret, ne şan. Ne yurt dışı havaları, ne devlet başkanlıkları. O yoksa hiçbir şey yok.
Ahlak eğitimini teori ve pratikte başarmış insanlar, kendi iç dünyalarında mutlu oldukları kadar, Allah Teâlâ ve Resulullah (sav) Efendimiz tarafından da sevilirler. Bu ise her hayrın başıdır. Bu yoksa hiçbir şey yok.
Vardır diyene yolun açık olsun deriz. Ama biliriz ki sonu cehennemdir. Yazık, çok yazık.
Biz kendimizden eminiz. Çünkü imanımızdan eminiz. Sevgili Peygamberimiz(sav.) Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim. diyor. İşte Onun hayatı ortada. Kim buna itiraz edebilir ki? O ahlakî yüceliğe kim erişebilir ki? Çünkü o, canlı bir Kurandı. İşte Kuran ve ortaya koyduğu ahlak. İnsanlık, ister itiraf etsin, ister etmesin, erdem adına ne biliyorsa Ondan öğrenmiştir. Gerisi hikaye.
Mutluluk, görevi güzel yapmaktadır. Görevden kasdımız, dinimizin bize yüklediği emirler, yasaklar ve tavsiyelerdir. Birinci görevimiz, Allah(cc.)' ı bilmek ve Ona kulluktur. Gerisi hep onun içindedir. Ona kulluk ise İslamı bilmek ve yaşamaktır.
Biraz açacak olursak bize düşen ilk görev, dinimizin sunduğu iman esaslarına inanmaktır. Bu esaslar akaid kitaplarımızda yazılmıştır. Akaid ve iman, bir binanın temeli gibidir. O olmazsa üstüne duvar yapılamaz, bina kurulamaz.
Akaidden sonra, Allaha karşı görevlerimizin başlıcaları olan ibadetlerimizi ve toplum içindeki görevlerimizi bildiren muamelatımızı öğrenmeli ve uygulamalıyız. Buna ilmihal da denilir. Bunlar da fıkıh kitaplarında yazılmıştır. Öğrenmek başlı başına bir iştir, uygulamak yine başlı başına bir iş. Bunlarla binanın duvarlarını dikmiş oluruz.
Ancak yetmez. Bu dini başkalarına anlatmak daha başka bir iştir. Bu da işin cihad boyutudur. Böylece binanın tavanı da çakılmış olur.
Görev, öğrenmek, uygulamak ve yaymakla da bitmiyor. İşin bir de ahlâkî boyutu var: Bütün bunları sadece Allah(cc.) rızası için yapmak esastır. Yani ihlas şarttır. Çünkü o işte başka bir amaç gütmek, Allah(cc.)' a ortak koşmak demektir. Bir şeyi şan, şöhret, makam, maddi çıkar veya bir başka amaç için yapmaktan kalbimizi korumalıyız. Değilse Allah(cc.) kabul etmez, üstelik bir de cezalandırır. Onun için nefsimizi eğitmeli ve arındırmalıyız. Hayat, bunun için var zaten. İmtihan bundandır yani. Bu bilgileri de ahlak kitaplarında buluruz.
Belki burada kısaca bireysel görevlerimizden bahsetmek uygun olurdu. Yani bizim Allah(cc.)'a , Resulullaha, kendimize, ana babamıza, çocuklarımıza, akrabalarımıza, komşularımıza, toplumumuza, top yekun insanlara, hayvanlara, eşyaya karşı görevlerimiz anlatılsaydı, belki yerinde ve yararlı olurdu. Fakat günlük yazıların alanı sınırlıdır. Zaman içinde yavaş yavaş bunların önemli bir kısmını anlatacağız burda ömrümüz ve imkanımız oldukça.
Ama önümüzdeki günler bayram. Acılı da olsak, bayramı bayram gibi karşılamalı ve bayram yapmalıyız. Hakkı kalmasın bizde. Büyükleri mezarlıklardakiler dahil, ziyaret etmeli, küçükleri sevindirmeliyiz. Dua etmeliyiz birbirimize. Güler yüz tatlı dille karşılamalıyız din kardeşlerimizi.
Ve teşrik tekbirlerini de unutmamalıyız inşallah.
Hadi herkese hayırlı bayramlar sevgili kardeşlerim.