Saadet Asrının sedası
Bayramlar, kalplerin ve gönüllerin ittihat ettiği günler olması bakımından dikkat çekicidir. Bilhassa Kurban Bayramı, milyonlarca Müslümanın hac ibadeti gayesiyle bir araya gelmesi bakımından İslâm âlemi için çok önemlidir.
Hac, maddî farklılıkların insanları ayırmadığı, kul ekseninde herkesin aynı safta, aynı secdede, hedefte bir araya geldiğine en güzel misâldir.
Hac, aynı zamamda İslâm âleminin büyük bir kongresidir. Bugün için belki bu mânânın tam olarak tahakkuk etmesine mani olan sebepler vardır, ama ihlâs ile gayret sarfedilirse hac, İslâm âleminin problemlerinin çözüme kavuşturulduğu bir zemin hâline gelebilir ve gelmelidir.
Belki bunun ilk adımı, bayramları aynı günde kutlayabilmekle atılmalı. Zaman zaman olduğu gibi maalesef bu sene de Kurban Bayramı aynı günde kutlanamayacak. Pek çok konuda aynı birlik içinde yer alan İslâm ülkelerinin bayramın başlama günü noktasında ittifak edememesi gerçekten bir kayıp. Bunu temin etmek çok zor olmasa gerek. Mezheplerin farklı içtihatları dolayısıyla böyle farklılıklar ortaya çıkıyor belki, ama ehil ilim adamlarının bir araya gelmesi neticesinde bu noktada da ittihad ve ittifak sağlanması mümkündür. Nitekim, Diyanet İşleri Başkanlığı bu noktada adım atma niyetini ortaya koymuş ki inşallah hayırlı neticeler alınır. Türkiye ve bazı İslâm ülkeleri bugünü (25 Ekim) Kurban Bayramının ilk günü olarak idrak edecekken, Suudi Arabistan ve başka bazı İslâm ülkeleri de yarını (26 Ekim) bayramın ilk günü olarak idrak edecekler. Geçen yıllarda da bayramların farklı günlerde kutlandığı oldu. Bu noktadaki ihtilâfın sona ermesi için bazı çalışmalar da yapıldı, ama maalesef netice alınamadı. Konu, belki de İslâm İşbirliği Teşkilatının (İİT) âcil gündem maddesi olmalı, ihtilâfın sona ermesi ve ittihadı temini sağlanmalı.
İslâm âleminin çözmesi gereken problem elbette sadece Ramazan ayının başlangıcı ya da bayramların başlangıç günleri değil. En başta cehalet, fakirlik ve ihtilâfların İslâm dünyasının çok uzağına atılması lâzım. Bunun bir yolu da Asya münafıkları ve Avrupa dessas zalimlerinin kurdukları tuzakların farkına varmaktan geçer. Bayram günlerinde ittifak ve ittihad etmek nisbeten kolayken, cehalet, zaruret ve ihtilâf gibi düşmanları uzaklaştırmak için çok daha fazla çalışmak gerekir.
İslâm âleminin hakiki bayramını gölgeleyen başka hadiseler de yaşanıyor. Başta Suriye olmak üzere bazı İslâm beldelerinde kan akmaya devam ediyor. Bütün dünyanın olduğu gibi, İslâm dünyasının da umumî barışa her zamankinden fazla ihtiyacı var. Barışı sağlama noktasındaki adımları başkalarından beklemek yerine, Bismillah diyerek ilk adımı atan keşke biz olsak. Birleşmiş Milletleri, Barışı temin etmiyor diye tenkit etmeden önce, İslâm İşbirliği Teşkilâtının (İİT) en başta İslâm dünyasında barışı tesis için daha fazla etkili olmasını sağlayabilsek...
Mübarek Kurban Bayramının insanlığa huzur ve sükûn gelmesine vesile olması duâsıyla, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin bir mektubunu paylaşmak istiyoruz:
Bismihî Subhanehu. Bu makam yazıldığı zaman Kurban Bayramı geldi. Allahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekberler ile nev-i beşerin beşten birisine, üçyüz milyon insanlara birden Allahü Ekber dedirmesi; koca küre-i arz, büyüklüğü nisbetinde o Allahü Ekber kelime-i kudsîyesini semavattaki seyyârât arkadaşlarına işittiriyor gibi, yirmi binden ziyade hacıların Arafatta ve îdde beraber birden Allahü Ekber demeleri, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın binüçyüz sene evvel âl ve sahabeleriyle söylediği ve emrettiği Allahü Ekber kelâmının bir nevi aks-i sadâsı olarak rububiyet-i İlâhiyenin Rabbül-Ardı ve Rabbül-Âlemîn azamet-i ünvanıyla küllî tecellisine karşı geniş ve küllî bir ubudiyetle bir mukabeledir, diye tahayyül ve his ve kanaat ettim. (Şuâlar, 11. Şuâ)
Saadet Asrında söylenen Allahü Ekber (Allah büyüktür) lâfzının, İslâm dünyasındaki ihtilâfları sona erdirmeye vesile olması niyazıyla...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.