Şiddetin paratoneri: Kurban
Her Kurban arefesi ve sonrasında, sözüm ona insancıl, hattâ hayvancıl bir kısım yazar-çizerler, kaleme sarılır, kurbanın vahşet olduğunu, çocukluklarında şahit oldukları kurban kesiminin izlerinin 30-40 yıl sonra bile hâfızalarından silinmediğini, kesim işinin mezbahanelerde yapılması gerektiğini, kurban yerine kasaplardan et alıp fakirlere dağıtmanın daha insânî olduğunu yazarlar.
Aslında, kurbanın hikmetlerinden birisini, böylece açıklamış oluyorlar, ama farkında değiller.
Kurban, bir kulluktur, Allahı tazimdir, rızasını kazanmaktır. Hac Sûresinin 37. âyetine hikmet nazarıyla baktığımızda, bazı mânâlar açıkça görülür:
Onların ne etleri, ne kanları Allaha ulaşacak değildir. Allaha ulaşacak olan, ancak sizin takvânızdır. Allah onları sizin emrinize verdi ki, size doğru yolu göstermesine karşı siz de Allahın büyüklüğünü ilân edesiniz. İyilik yapanları müjdele.
Kurban, Allaha yaklaştıran mâlî bir ibâdettir. Bütün semâvî dinlerde mevcuttur. Mâide Sûresinin 114. âyeti bunun delilidir:
Onlara Âdemin iki oğluna dâir haberi hak ile oku. Onlar birer kurban takdim ettiklerinde birisinin kurbanı kabul olunmuş, diğeri kabul olunmamıştı...
Kurban, kan akıtmak demektir. Kurânda, Rabbin için namaz kıl, kurban kes emri verilir. (Kevser Sûresi, 2.)
Kurbanı, nisap miktarı mala ulaşan zengin keser. Kesilecek kurbanda hayvanın yaşına; topal, kör, hastalıklı olmamasına dikkat edilir. Kurban Allah için kesilir. Fakat o ferdî, içtimâî, ahlâkî, sosyal, ekonomik birçok hikmet ve faydaları da beraberinde getirir.
En makbul kurban, bizzat kurban sahibinin kesmesi veya kesim ânında bizzat başında bulunmasıyla gerçekleşir. Şu halde kurban, Allah için kan akıtmak, kalıcı izler bırakmak demektir. İnsanda bulunan nefret etmek, kin tutmak, hırs, kan akıtmak, vurmak-kırmak gibi şiddetli duygular böylece yatıştırılmış olur.
Kurban kültürünün temelinde, insan kanının bedeline, hayvan kanı akıtmak vardır. Kurban kesen ve kesimi izleyen bir mümin, kan akıtıyor. Hayvanın deprenişlerini seyrederken, kan dökmenin ne demek olduğunu görüyor ve duygularını törpülüyor. Yâni, insanlara karşı şiddet ve hiddet göstermenin mânâsızlığını, haksızlığını anlıyor.
Kurban kesmeyen milletlerin hayatları şiddetlerle doludur. Patlama derecesine gelen şiddet duygularını bastırmak için, şiddete dayalı sporlar icâd etmişlerdir. Düello, boks, gladyatörlerin arenada çarpışması, matadorların boğalarla boğuşması; öldürmeler ve kan akıtmalar; bu duyguların patlamasının bir sonucudur.
Kurban kesen topluluklar ile, kesmeyen milletlerin tarihleri ve sosyal hayatları incelenip kıyaslandığında, Müslümanların savaşlarda bile en asgarî seviyede kan akıttıkları görülür. Çünkü, kan akıtmanın ne demek olduğunun izlerini kurban keserek veya seyrederek veya en azından kültür olarak almaktadırlar.
NOT: Mübarek Kurban Bayramınızı tebrik eder; ülkemiz, İslâm âlemi; özellikle muztar ve mağdur Müslümanlar, mazlûmlar ve insanlık âlemi için hayırlara vesîle olmasını Cenâb-ı Haktan niyaz ederim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.