Arakandaki kanı kim durduracak?
Pek çok İslâm beldesinden müjdeli ve sevindirici haberler gelirken, başta Arakan olmak üzere bazı İslâm beldelerinden de maalesef üzücü, bayram sevincini gölgeleyen haberler geliyor.
Gözden uzak olanların gönülden de uzak olmasına misal olacak şekilde Arakan Müslümanlarıyla yeni yeni tanışıyoruz. Pek çok kişi, Myanmar, Burma, Arakan, Rohingya Müslümanları gibi tabirleri yeni yeni duyuyor. Bu noktada en büyük vebal, Türkiyeyi idare edenlerle birlikte Müslüman medyanındır. Çünkü dış haberler dediğimizde öncelikli olarak Amerika ve Avrupadan haber vermeyi anlıyoruz. Bu noktada o kadar ileri gidiliyor ki, dış haberler yerine Amerikadan haberler denilse hiç kimse garip karşılamayacak. Düşünün, bunca İslâm ülkesi var ve bu ülkelerdeki gelişmelerden haberdar olamıyoruz. Olsak da maalesef çoğu zaman bu haberler Batının süzgecinden geçmiş haberler oluyor.
Tam da bayram günlerinde Budist yönetimi altındaki Arakandan üzücü haberler geldi. Geçen aylarda da aynı bölgede çatışmalar çıkmış, BMnin de devreye girmesiyle kısmî bir çözüm bulunmuştu. Ancak çatışmalar devam ettiğine göre kalıcı çare için daha çok çalışmak gerektiği anlaşılıyor.
Arakanda yaşananları çatışma olarak isimlendirmek de doğru olmayabilir. Çünkü bir yanda çoğunluğun zulmü, öte yanda azınlığın çaresizliği var. Bir defa bu bölgede yaşayan Müslümanlar en temel insanî haklardan mahrum. Arakandaki Rohingya Müslümanları, BM tarafından Myanmarın batısında eziyet gören dinî azınlık olarak kabul edilirken, Myanmar hükümetince (Arakan, Myanmar sınırları içerisinde) Hindistandan gelen göçmenler olarak görülüyor. Böyle olunca hak da verilmiyor.
Evleri yakılan, göçe zorlanan bu Müslüman halk Bagladeşe sığınmak istiyor. Bilindiği gibi Bangladeş de fakir bırakılmış Müslüman bir ülke. Bunca mülteciyi insan gibi ağırlaması kolay değil. Bu defa da Bangladeş niçin bu Müslüman kardeşlerini kabul etmiyor? diye ona kızanlar oluyor. Bangladeşe kızmak yerine, hiç değilse bu maddî külfet karşılanma yoluna gidilse daha faydalı olmaz mı? Türkiye bile sınırına dayanan ve 100 bini aşan Suriyeli dolayısıyla sıkıntıya girebiliyor. Bangladeş yüz binleri aşan mülteci ile tek başına nasıl başa çıkabilsin?
2008 yılında bir yardım kuruluşumuzun çalışmalarını yerinde görmek için Myanmara gitmiştik. Her ne kadar Arakanı görmediysek de, fakirlik bakımından orayı hatırlatan bölgeleri ve köyleri gördük. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, İslâm âleminde böyle yerler, böyle bölgeler ve köyler varken hiç kimse Biz bir numarayız demesin! Komşusu açken tok yatan bizden değildir ikazını duyan ve buna rağmen bu bölgelerdeki sıkıntılara çare aramayan bir Müslüman varsa Allah onlara iyilik versin! İslâm dünyası bu meselelerini halletmek için mutlak surette işbirliği yapmak durumunda.
Myanmarda yaşananlar karşısında insanlık da duyarsız kalmıyor. İnsan Hakları İzleme (HRW) örgütü, konu ile ilgili gelişmeleri açıklayıp dünyanın ilgisini bu noktaya çekme peşinde. Çatışmalarda kaç kişinin öldüğü, kaç kişinin göç etmek zorunda kaldığı ile ilgili bilgiler çelişkili. Myanmar hükümeti, son bir hafta içinde 2800den fazla evin ateşe verildiğini ve 112 kişinin öldüğünü açıklamış, daha sonra ölü sayısını 67ye düşürmüştü. (AA, 27 Ekim 2012)
Bu rakamların doğru olduğu varsayılsa bile hadisenin büyüklüğü her halde anlaşılır. Orada ev denilen yerlere başka yerde çadır bile denmez. Türkiyeden giden yardım kuruluşlarının yardım dağıtması da engellendiğine göre bu insanlar hayatlarını nasıl devam ettirebilecek? Türkiye, insanlığı harekete geçirmeye çalışmalı ve bu zulüm, bu dram, bu kıyım bir an önce durdurulmalı. Myanmardaki Müslümanlar kan ağlarken sırça köşklerde yaşamak hiç kimseye bir şey kazandırmaz.
Hem duâ edelim, hem de insanlığın vicdanına seslenen çalışmalar yapalım ki bu zulüm dursun inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.