Dünya çapında kongre olan haccın kazandırdıkları (3)
Hac, şan, şöhret, mal-mülk, servet, makam, mevki etrafında dönmeyi terk etmektir. Bir hacı düşününüz. Dünyevî bütün maddî şeylerden, yani makam ve mevkilerden, hattâ elbiselerden sıyrılmış, uhrevî bir elbise olan, kefene benzer dikişsiz, gösterişsiz ihrama bürünmüştür. Yalnızca Allah rızası etrafında tavaf etmekte, dönmektedir.
Etrafında döndüğü Kâbeye de dikkat ediniz: O da, maddî ihtişam ve şekillerden sıyrılmıştır. Evet Kâbenin maddî hiçbir ihtişamı yoktur, bir san'at değeri yoktur, göz kamaştıran mücevheratlarla kaplanmamıştır. Kara taşlarla yükselmiş, kara bir bezle örtülmüş bir mâbeddir.
Ama, o mânâ âleminin bütün ihtişamıyla, bütün incelikleriyle, bütün san'at ve nakışlarıyla, bütün heybet ve güzellikleriyle süslenmiştir. Şu halde, istenen, beklenen, talep edilen ve etrafında dönülen yalnızca Allah rızasıdır. Her namazda mânen hacca gideriz. Hacda Kâbeye müteveccih oluruz. Oysa Allah, her yerde hazır ve nazır olduğunu şu âyet-i kerimesiyle bildiriyor:
Nereye yönelirseniz yönelin, Allahın vechi oradadır. (Bakara Sûresi: 115, 117.)
Şu halde neden Kâbeye dönüyoruz, neden kara taşlardan meydana gelen binâyı tavaf ediyoruz? Evet, bu ferdî ve içtimâî şuurun bir merkez etrafında odaklanması demektir. Kalbin kesretten, eşyadan, maddeden sıyrılıp bir noktada toplanması ve zirveleşmesi demektir.
Hac, zamanı kullanma san'atıdır. Yâni, zamanın kıymetini anlama, bunu duygularına yerleştirme ve bir meleke hâline getirme demektir. Zaman deyip geçilmemeli. Zamanı kayıt altına alabilenler, daha doğrusu, zamanını çok iyi kullanabilenler, gelişmiş, terakkî etmiş topluluklardır. Bir insan için en kıymetli nimet zamandır. Vakit nakittir demişler. Çok, çok eksik bir söz bu. Sadece nakit değil. Zaman, nakitlerle ölçülemez. Çünkü, zamanla nakit kazanabilirsiniz. Başka şeyler de kazanabilirsiniz. Ama, trilyonlarca nakit ile, bir dakika zaman kazanamazsınız!
Şimdi, zamanın değeri ile hac arasındaki irtibatı kurmaya çalışalım. Hac bir yolculuktur. İster teknik, ister demode kervanla olsun, her ikisine ayak uydurmak zorundasınız. Yolculuk, meşakkatli ve tehlikelerle dolu bir yolculuktur. İbâdetlerinizi zamanında yapmalısınız. Bunlar zamana bağlıdır. Öyle ise, zamanı çok iyi kullanmalısınız.
Evet, hac, zamanla yarışmaktır. Yola çıkan insanın, her türlü engeli aşarak, tehlikeyi atlatarak, her ne pahasına olursa olsun, belli bir zamanda, belli bir mekânda bulunması şarttır. İşte bu yarış arasında, eğitim ve terbiye başlamış olmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.