Dindarlar ezilmemiş!
Türkiyede devletten, sistemden yana şikâyetçi olmayan çok az kişi vardır. Sağcısı da, solcusu da, orta yolcusu da çeşitli dönemlerde eziyet görmüş, mağdur olmuş ve haksızlığa uğramıştır. Haksızlıkların ve adaletsizliklerin ayyuka çıktığı dönemlerin de; darbeler ve muhtıralar gibi ara dönemler olduğunu her halde ayrıca ifade etmeye gerek yok.
Ancak bu haksızlık ve adaletsizlikler bir çizgi altında toplandığında, en fazla mağdur olanların mütedeyyin insanlar olduğu her halde inkâr edilemez. Elbette başka dünya görüşlerine mensup kişi ve gruplar da mağdur olmuştur; ama mütedeyyin insanların mağduriyeti yıllarca sürmüş ve hâlen de sürmektedir.
Bazı solcular, Sağcılar iktidarda, daha ne mağduriyetinden bahsediyorsunuz? diyebilir. İşin can alıcı sorusu da budur zaten. Sağ iktidarlar bile Türkiyeyi yönetse, mütedeyyin olanların mağduriyeti sona ermiyor. Derin bir çelişki, ama hakikat bu
Niçin böyle oluyor? Başka pek çok sebebi olabilir, ama biri de şu olsa gerek: Sağ iktidarlar ekseriyetle muktedir olamıyorlar. Ya cesaretleri, ya ferasetleri ya da kararlılıkları olmuyor. Bedel ödemeyi göze almayan bir iktidarın da, mütedeyyin insanları zincire vuran engelleri aşması, kırması, çözmesi mümkün değil. Bir yanlış da, tedbir ve sabrın yanlış yorumlanmasından kaynaklanıyor. Tam işleri düzelteceğiz derken, bir de bakıyorlar ki yıllar bitmiş, iktidar ellerinden uçuvermiş
Herhangi bir etiketle anılmayı reddediyorum. Bana yakıştırılan ve yakıştırılacak şeyler ise beni aşıyor diyen ve Kendimi Kemalist olarak tanımlayan biri değilim. Ama Kemalizmin o dönemdeki [kuruluş yılları kastediliyor/FÇ] gerekliliğinin de bilincinde olan biriyim demeyi de ihmal etmeyen sanatçı, oyuncu Serra Yılmaz, Ben bu ülkede dindarların ezildiğini düşünmüyorum ki. Tepeden inmeci ve Kemalist tavrı dindar gözüyle değerlendirip Atatürkü bir din düşmanı ilân edenler olduğunun farkındayım. Fakat ben Atatürkün yeterince din düşmanı olmadığını düşünüyorum demiş. (Konuşan: Ezgi Başaran, Radikal, 17 Eylül 2012)
İyi güzel de, bu kadar yanlış teşhis olur mu? Yani Türkiyenin tarihini bilip de Ben bu ülkede dindarların ezildiğini düşünmüyorum ki diyebilmek hakikaten üzücü. Şöyle dese belki daha anlaşılır olurdu: Dindarlara baskı oldu, onlar ezildi, ama hak ettiler! Böyle demeyip de haksızlıkları, baskıyı, eziyeti inkâr etmek hiç kimseye, hele hele Türkiyenin dertleriyle meşgul olduğunu ilân edenlere yakışmıyor.
Sanatçıyla konuşan gazeteci de bu cevap karşısında şaşırıyor ve Nasıl yani? diye üsteliyor. Serra Yılmaz bu Nasıl yani?ye de şöyle cevap vermiş: Dinin uygulanması ve yaşanması bu ülkede hiç sekteye uğramamıştır. Türkiyedeki laikliğin de gerçek laiklik olmadığını eminim herkes biliyordur. O yüzden ne din ne de dindarlar bu ülkede baskı altına girmiştir. (Agg.)
Genç kızların başörtüsü takıyor diye yıllarca üniversiteye gidememesine ne demeli? Bu, dindarların ezildiğini göstermiyor mu? sorusu bile Serra Yılmazı insafa getirmemiş: Benim için göstermiyor. Bir ezilmenin tek ölçüsü bu olmaz çünkü.
Gerçi, başörtüsü yasağına karşı olduğunu da ilâve etmiş, ama dindarların ezilmediği görüşünde ısrarlı
Elbette Türkiyedeki laiklik gerçek laiklik değil, ama bu Laiklikte dindarlara hürriyet olmaz anlamında anlaşılmamalı. Aksine laiklik, dindarlara ilişmediği ölçüde gerçek laiklik olur.
Tamam, başörtüsü yasağı dindarlara baskının ölçüsü olmasın, ama problem sadece bu değil ki. Bilhassa 1950 öncesi tek parti/CHP döneminde yaşananlar baskının katmerlisi değil mi? Kurân öğrenmek yasak, camiler depo, ezan-ı Muhammediyi aslına uygun şekilde okumak yasak, o yasak, bu yasak
Buna rağmen dindarlara baskı yok diyene El insaf! demekten başka bir şey bulamıyoruz vesselâm...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.