Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

MHP “sorunsalı”

MHP “sorunsalı”

Hani bugün Kurultay yapıyorlar ya; MHP’de ortalık toz-duman!... 10 kadar Genel Başkan adayı var. Çok adaylı Kurultay, MHP’nin demokrasiyi sindirmesi açısından önemli. Bakalım “lider-teşkilat-doktrin” üçlemesi nasıl işliyor? Veya şu meşhur “fikirde hür, emirde robot” cenderesi hâlâ çalışıyor mu? Bugün bunları göreceğiz.


Bu fikrî yapısıyla, MHP’nin başına en dürüst, en güvenilir, en aktif, en karizmatik birini geçirseniz bile, siyasi sınırı yüzde 14-15’i geçmez. Çünkü MHP’nin sorunu, liderlik sorunu değil; fikrî tutarsızlık sorunudur.

Bir kere MHP 1980’lere kadar savunduğu pek çok fikirden vazgeçip ulusalcı ve devletçi çizgiye yaklaşmıştır. Hatta bazı fikirleriyle devletten ve CHP’den daha fazla devletçi olmuştur. (Bu cümlemde espri yoktur.)

Her şeyden önce MHP kendisiyle, Kemalizm ve Cumhuriyet ile yüzleşmek zorundadır.

1960 ve 70’lerdeki MHP’nin çizgisi, hem toplumdan hem de bugünkü MHP çizgisinden çok ilerdeydi. O günlerin fikrî ortamında MHP baya ilerici bir parti imiş. Toplumsal projeleri olan; iç ve dış politikada, kimsenin söz etmeye cesaret edemediği konuları dile getiren, sosyal yapı bütünlüğü hususunu ilk defa telaffuz eden ve bölücülüğe ilk dikkat çeken; komünizmin mutlaka yıkılacağını söyleyen; milliyetçiliği gereği Amerikan emperyalizmine karşı bilinç geliştiren; “cumhuriyet kurumları” diye yutturulmaya çalışılan bazı kurumların hegemonyasına dikkat çeken; İslamiyet ve Türklüğün imtizacına ve buna bağlı olarak “medeniyet milliyetçiliği”ne vurgu yapan bir MHP nerde; bugünkü MHP nerde?

Bugünkü MHP, “medeniyet milliyetçiliği”ni, “etnisite”ye indirgemiş; dünyadan kopuk ve içe kapalı, ürkek bir politika takip eden ve hâlâ kuru hamaseti geçer akçe zanneden bir zihniyet!...

Benim kuşağım, kuru hamasetle siyaset yapmadı ve MHP’ye gönül verme sebebi de hamaset değildi. MHP’de bir medeniyet zihniyeti görmüştü benim kuşağım. Ve cumhuriyet döneminde, dünyadan ve tarihinden kopuk, içine kapalı, ürkek, imperyal vizyonunun kaybetmiş (“Nizam-ı Âlem davası”ndan ve “cihan-şümûl” idealden vazgeçmek demekti bu.) “partizan cumhuriyet” ile hesaplaşmak idi temel düşüncemiz.

Lozan’ın Misak-ı Milli karşısında, Batı’nın dayatması olduğunu biz MHP’den öğrenmiştik. Heyhat!... Şimdiki MHP’lilerin çoğunluğu Lozancı olup çıkmış.

Dil inkılâbının yol açtığı felaketleri okumak ve konuşmakla geçti gençliğimiz. Şimdinin MHP’lileri, maşallah eski Türk Dil Kurumu’ndan daha sıkı inkılâpçı olmuş.

Biz müzik konusunda yapılan yanlışlıkları Ülkü Ocakları’nda öğrenmiştik; şimdinin yeni moda Ülkücüleri, bu konudan bîhaber.

Biz Anayasa referandumunda değiştirilen maddelerle o kurumların “partizan cumhuriyetçi” zihniyetten arınıp “millî menfaatler”e uygun olarak tesisini istiyorduk; (İnanmayan 1978 Baskı 9 Işık’ın 260. sayfasına baksın.) Bunları değiştirmeye kalktık, MHP desteklemedi.

Dünya 1990’lardan itibâren yeni bir trende girdi. SSCB yıkıldı. Komünizm çöktü. Tek kutuplu bir dünya kuruldu. Tarihin gelip dayanacağı noktanın “liberal demokrasi” olduğu iddia edildi. Dünya küçük bir köy hâline geldi ama MHP 1920’lere 30’lara döndü. Hesaplaşacağı kavramlara sarıldı. Tabii böyle yapınca da tarih dışılık (anakronizm) hastalığına duçar oldu.

*

Adaylara baktım... Bağımsız ve entelektüel Ülkücülere hakaretler etmiş olsa da, MHP’de değişimi sağlayacak ve hareketi darmadağın etmeyecek isim olarak Devlet Bahçeli görünüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi