MHP Kurultayı, dindarlar ve sağ Kemalizm!..
MHP Kurultayının hemen ertesi günü... Yani dün, MHP önde gelenlerinden biriyle buluştuk.
Bir konu ile gelmiş: Dindar kesimlerle münasebetimizi nasıl geliştirebiliriz, bazı kırıklıkları nasıl tamir edebiliriz?..
İlk bakışta; Eeee, seçim göründü! yollu bir yaklaşım sergilemek tabii...
Yorumda bulunmadım.
Daha çok dinlemeyi tercih ettim...
Dedi ki arkadaş:
Sayın Bahçeli aslında farklı tanıtılan bir lider. Kendisi, Dindar çevrelerin hak taleplerinin bu dönemde de yeterince karşılanmadığını görüyor. Birtakım geçici rahatlamalar oldu ama hakları garanti altına alacak düzenlemeler gerçekleştirilmedi. Hükümet, daha çok palyatif çözümlere yöneldi.
O konuşurken, Kurultaydan 735 oyla çıkarak Genel Başkanlığını sürdüren Sayın Devlet Bahçeli ve hatırı sayılır destek bularak Olağanüstü Kurultay imkanını ele geçiren Sayın Koray Aydının konuşmalarına kaydı dikkatim. Her ikisinde de bolca Din-Diyanet vurgusu öne çıkıyordu.
Neyse dedim... Dinlemeye devam ettim...
Soru geldi arkadaştan: Siz, AKPnin, mesela azınlık vakıfları, mesela ruhban okulu, mesela medeniyetler ittifakı, mesela Arap baharı gibi konulardaki tutumuna baktığınızda, ortada samimiyet görüyor musunuz?..
Cevap verdim: Şunu hemen ifade edeyim: Ben Sayın Erdoğanın samimiyetinden şüphe duymuyorum. Bununla birlikte, reel politik denilen yaklaşıma sıkı sıkıya bağlı olan kimi AK Partililer, kimi çevreler zaman zaman yanlış telkinlerde bulunuyor olabilirler. Ancak, öyle bir durum var ki, Sayın Başbakan yanlış yapmaya yöneltilse bile bazı sebepler ortaya çıkıyor ve o yanlış adımı engelliyor. Böyle bir durum var. Ancak, Sayın Bahçeli koalisyon döneminde birçok yanlışa imza attı. Bu yanlışlar, inanıyorum ki sizleri de derinden yaraladı. Bunlar sonuca ulaşmış yanlışlardı ve MHP camiası hâlâ o yanlışların bedelini ödüyor. Türkiye de o yanlışların bedelini ödüyor.
Cevabım tatmin etti veya etmedi...
O konuda tartışma açılmadı.
Bana yönelen ikinci soru...
Sizce MHPnin dindar kesimlerle arasındaki soğukluğu aşmasının yolu nedir? şeklindeydi...
Dedim ki;
Oğul Haberal seçimi kötü oldu. Engin Alan seçimi de öyle. MHP, Sağ Kemalist görüntüsünden uzaklaşmadıkça sonuç alamaz. Balyoz, Ergenekon bağlamından kendisini iyice sıyırmadıkça sonuç alamaz. Engin Alan tercihi belki toplamda beş bin oy getirir MHPye, ama bununla kıyaslanamayacak ölçüde oy götürdüğüne inanıyorum ... İkincisi, MHPnin reel alanlara yönelmemesi çok büyük hata; pahalılık, enflasyon, dış borçlar, sosyal hak kayıpları gibi konular sanki ilgi alanında değil... Şöyle üstün körü bir geçiliyor...
Dikkatle dinledi. Sağ Kemalist yaklaşımının Haksızlık olduğunu söyledi.
Engin Alan konusunda yorumda bulunmadı.
Oğul Haberal konusunda da öyle.
Günlük hayata bakan konulara vurgudaki yetersizliği bir ölçüde kabul etti.
Referandumda CHP ve BDPyle birlikte hayıra oynamanız da büyük hataydı! dedim.
Birkaç sorum oldu. Mesela...
İddia o ki, kasedi çıkanlar hâlâ Genel Merkezde, birçok politikanın belirlenmesinde rol oynuyorlar. Görünüşte yöneten değiller ama yönetimde rolleri devam ediyor, bu doğru mu? dedim.
Bu Kaset meselelerinin başından sonuna çirkin olduğunu ve bu konuda konuşmayı, değerlendirmede bulunmayı uygun görmediğini belirtti.
Sayın MHPlinin bir iddiası vardı:
Göreceksiniz, yerel seçimlerden sizin çevrelerden hiç kimsenin tahmin edemeyeceği kadar başarılı çıkacağız.
Olabilir dedim. Yerel seçimlerin kendisine has özellikleri var. CHP tabanı, iddialı olmadığı yerlerde sizi destekleyebilir. Bu sayede, geçen yerel seçimlerde olduğu gibi ummadığınız yerlerde seçim alabilirsiniz... Ama, bu MHPyi bir yere taşımaz. CHPnin desteği bir yere kadar... Sağ Kemalizm dedim ya...
Bu kavram üzerinde uzun uzun tefekkür etmeniz lazım. Vatandaş, genel seçimde başarılı olursunuz da, CHP ile koalisyon kurarsınız diye çok korkuyor!..
Faydalı bir görüşme oldu.
Ayrılırken kafa tokuşturduk.