Faruk Çakır

Faruk Çakır

Pişmanlık için son çağrı

Pişmanlık için son çağrı

Garip bir haber duyulduğunda “Tam da Karadeniz fıkrası” gibi diyenler çoktur. Fıkra gibi görülen, ama esasında Türkiye’nin de örnek alabileceği bir adım atılmış “İslâmın zeki mahdumu” Mısır’da.
Haberlere göre, Mısır’da yolsuzluk ve rüşvetle zengin olup pişman olanlar için, [Mısır] Merkez Bankası’nda, “Mısır’ın Dirilişi” adı altında özel bir hesap açılmış. Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursî, yolsuzluk yapıp pişman olanların, ‘gasp ettiği hakları’ iâde etmeleri için böyle bir banka hesabı açtıklarını söylemiş. (AA, 3 Kasım 2012)
Bilebildiğimiz kadarıyla böyle bir hesap, hele hele bir İslâm ülkesinde ilk defa açılıyor. Hesabın açılmasının ardında Mısır’ı ve belki de bütün İslâm dünyasını ve insanlığı ilgilendiren bir hastalık var: Yolsuzluk, usûlsüzlük, rüşvet, adam kayırma vs.
Adil bir yargı ve hesap sormanın olmadığı, milletten ziyade kişilerin dediklerinin olduğu yerlerde bu hastalık çok daha hızlı yayılır ve bütün bir cemiyeti istilâ eder. Mısır’da böyle bir hesap açıldığına göre demek ki ‘tek adam’ yönetimi zamanında haddinden fazla yolsuzluk, usûlsüzlük ve rüşvet hadiseleri yaşanmıştır. Bir İslâm ülkesinde yolsuzluk ve rüşvetin kök salabilmesi ciddî bir zaaf. Maalesef bu hastalık, bu dert, bu problem sadece Mısır’ın problemi değil. Ülkemiz de aynı hastalıktan şikâyetçi değil mi? Yolsuzluklara bulaşmış, ancak sonradan pişman olanların hesaba para yatırıp yatırmayacağını bilemiyoruz, ama benzer bir yaklaşımın ülkemiz için de sözkonusu olması gerektiği söylenebilir.
Hangi devlet olursa olsun; yolsuzluğu, usûlsüzlüğü ve rüşveti engelleyebildiği ölçüde kalkınma ve büyüme yolunda mesafe alabilir. Yüz yıllık hedefler koyanların öncelikle bu meselelerle meşgul olmasında fayda var. Meselâ, büyük olmak isteyen bir ülke için kişi başına düşen millî gelirin artması, ama yolsuzluğun azalmaması fayda verir mi?
Elbette asıl çözüm, böyle ‘pişmanlık hesapları’nın açılmasına ihtiyaç kalmayacak bir sistemi kurabilmektir. Sistem sağlam olsa, işini doğru yapmak isteyenlere engel çıkarılmasa belki de yolsuzluklar da azalacak ve neticede ‘pişmanlık hesabı’na ihtiyaç duyulmayacak. Özellilke 1980 darbesi sonrasında bozulan ahlâkî yapı, rüşvet ve yolsuzlukların artmasına sebep oldu. Darbe dönemlerinde görev alan bazı yüksek bürokratların yolsuzluk yaptığı iddiâsı hiç bitmedi. Konu sadece iddia seviyesinde de kalmadı, ‘bakan’ seviyesinde görev alan, yargılanan ve mahkûm olanlar da oldu. O halde bu mesele hafife alınabilecek bir mesele değil. Ciddiyetle üzerinde durulmaya ve çözüm bulmaya mecburuz.
Türkiye; yolsuzluk, usûlsüzlük, israf ve rüşveti ne ölçüde sona erdirebilirse işte o ölçüde de kalkınabilir, büyüyebilir. Tabiî bu listeye israf hastalığını da ilâve etmek lâzım. Bir bakıma israf da yolsuzluktur, usûlsüzlüktür ve rüşvettir. Sadece yaya yolları ve kaldırım taşlarının ihtiyaç yokken değiştirilmesine harcanan parayı, israfı ve ‘rüşvet’i önleyebilsek çok şey elde ederiz.
Mısır’da rüşvet ve yolsuzlukla mücadelede ‘pişmanlık’ imkânının tanınması bu hastalığın belki de dünyanın gündemine gelmesine vesile olacak.
Temennimiz, başta bütün İslâm ülkeleri olmak üzere her ülkenin bu hastalıkla mücadele etmesi ve tüyü bitmedik yetimlerin hakkının zalimlerce gasbının önlenmesidir.
Bakalım, Mısır’ın attığı bu örnek adımın devamını hangi ülke getirecek?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Faruk Çakır Arşivi