Medyadan güvenilmezi yoksa
Son kamuoyu yoklamalarından birinde en güvenilmez sektörün medya olduğuna dün değinmiştim.
Ergenekon soruşturmasından parti kapatma bahsine kadar gündemimizdeki birçok konuya dair bulgular da ortaya koyan GENAR araştırması 2 bini aşkın denekle gerçekleştirilmiş bir çalışma. Bu bulgulardan hangisinin kime ne açıdan ilginç geleceği pek tabiidir ki, kişiye göre değişiklik arz eder. Şahsen medya hakkındaki acıklı güvenilmezlik verisini değil, bu sektörü güvenilir sayan sınırlı sayıda insanı ilginç buluyorum.
O müstesna azınlığın gerekçelerinin ne olduğu ve hangi yayın organlarına itimat besledikleri meraka değmez mi? Herhalde bu müstesna azınlık, istisnasız bütün medya kuruluşlarını güvenilir buluyor değildir. Burada bir cilve ile karşı karşıyayız.
Hatta fitne ile! Böyle müstesna bir azınlık, istisnasız bütün medya kuruluşlarında 'o güvendikleri adres benim' kuruntusunu yol açar. Esasen bir kesimi ve hatta bir toplumu şahsiyet duyarlılığı açısından ölçmek için bundan iyi imtihan olamaz! Ortaya haykırıyorum meselâ:
'Baylar, bayanlar; burada bulunanların tamamı namuslu insanlardır ama içlerinde bir tek namussuz kişi var.' Muhataplarımızdan kaçta kaçı yakamıza yapışarak 'Kimseyi töhmet altında bırakma, çabuk namussuz dediğin kişiyi açıkla' diye ölümüne ısrar ederse o oran, topluluğun şahsiyet ve haysiyet ölçüsünü ortaya koyar. Yüzde on isyan etmişse haysiyet yüzde on, yüzde yüz ise haysiyet de yüzde yüz! Şöyle de haykırabilirsiniz: 'Baylar bayanlar, burada bulunanların tamamı namussuz kişilerdir ama içlerinde bir tek namuslu adam var.'
Eğer orada şahsiyet ve haysiyet duyarlılığı kökten yitmeye yüz tutmuş ise bu genellemenize herhangi bir tepki almazsınız. Herkes nasılsa ortamdaki biricik namuslu adamın kendisi olduğunu düşünmekte ve avunmaktadır. Böyle toplulukları sürü gibi gütmekten daha kolay bir iş yok! Bu yüzden; tıpkı siyasetin aşağılanması durumunda bütün partilerin ortak tepki koyması gerektiği gibi, medya da yoğun güvenilmezlik iddiaları karşısında topluca alınganlık sergilemek zorundadır. Onca güvenilmezlik iddia ve göstergelerine rağmen medya mensuplarının topluca harekete geçip kendi kendilerini sorgulamamaları yeterle fecaattir!
Hemen herkes 'Nasılsa beni kastetmiyorlar, ben güvenilmez değilim' diye vehminin gölgesine saklanmaya çalışıyor. Yani açıkçası kimse vehmiyle tatmin oluyor da değildir; sadece bu vehmin gölgesine saklanabildiğini sanıyordur. Korkunç bir kandırmaca yaşıyoruz.
Evrensel gazetecilik ilkelerine samimiyetle inanan bir medya insanı, en azından karşıt görüştekiler tarafından güvenilmez bulunduğunu bildiği halde sektörle ilgili vahim ölçekteki güvenilmezlik göstergelerinden kendisinin zarara uğramadığını düşünebilir mi? Ne yazık ki, karşıt-karşıt bu vehim gölgelerinde yaşıyoruz: 'Filanca grup güvenilmez gerçekten...'
Oysa bunu söylerken biliriz ki bir grubun güvenilmezliği, bütün bir medyanın ve bu arada da bizimkinin de en azından güvenilirlik katsayısını düşürmektedir. Tıpkı radyasyon gibi; güvenilmezlik dalgası, farkına varsak da, varmasak da aslında hepimizi haber ve yorum kanseri yapıyor...