İlke ve inkılâplar niçin tutmadı?
Kurân-ı Kerim ve Hz. Peygamberin Hayatı gibi konuların okullarda seçmeli ders olarak okutulmaya başlanması millet ekseriyetini sevindirmekle beraber bir kısım endişeli laikleri de üzdü. Endişeli laikler tepkilerini Bu yaştaki çocuklara din dersi / Kurân dersi verilir mi? diyerek ortaya koyuyorlar.
Tabiî ki bu endişeye, yanlış bir kabulden yola çıkılarak varılıyor. O kabule göre dindarlık namaz kılmak, hacca gitmek; ancak ilerleyen yaşlarda, ihtiyar olunca yapılacak işlerdir. Hatırlamak lâzım ki genç yaşta hacca gitmek isteyen ya da gidenlere Daha gençsin, ne işin var bu yaşta hacda? denilen bir Türkiyeden bu günlere geldik. Aynı şekilde bu kabule göre Kurân öğrenmek, din dersi almak, namaz kılmak gibi vecibeler ancak ihtiyarlayınca, emekli olunca ve başka yapacak bir iş kalmayınca yapılır. Yine bu anlayışa göre genç yaşta, çocuk yaşta spora gidilir, maç oynanır, bale ve benzeri kurslara da gidilir; ama Kurân kursuna gidilmez, Kurân okunması öğrenilmez, okullarda din dersi okutulmaz!
Elbette bu anlayış hem Türkiye hem de dünya gerçekleriyle örtüşmeyen, fıtrata da aykırı bir anlayıştır. Böyle olduğu için de millet ekseriyeti tarafından reddedilmiş, kabul görmemiştir. Aksine milletimiz, yasak olduğu halde Kurân öğrenmiş, okullarda okutulmadığı yıllarda da Hz. Peygamberin Hayatını öğrenmiş, din dersini okumuş ve okutanlara da sahip çıkmıştır. Türkiyedeki sosyal gelişmeleri inceleyenlerin de izah edemediği nokta buradadır: Bunca tazyike, bunca yasağa, bunca haksızlığa rağmen nasıl olmuş da Türkiyede din öldürülememiştir?
Uzmanlar farklı kelimelerle izah etmiş olsa da işin özünde ve esasında fıtrata uygun olmak ya da olmamak var. Gerilemesi umulduğu halde muhafazakâr anlayışın artması endişeli laiklerin her zaman gündemini meşgul ediyor. Hemen ifade etmek lâzım, muhafazakârlığı, İslâm dinini daha iyi öğrenme ve yaşama anlamında kullanıyoruz. Başkaları başka anlamlar vermiş olsa bile.
Endişeli laiklerin bir merakı da, okullarda okutulan Kurân ve benzeri dinî muhtevalı derslerin toplumu dönüştürüp dönüştürmeyeceği. Yıllardan beri okullarda okutulan yanlış derslere bel bağlayanların böyle bir endişe duymaları normaldir. Ama Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Hakan Yılmaz, böyle düşünenlerin gönlüne su serpmiş. Özetle şöyle demiş: Eğer okuldaki eğitim çok etkili olsaydı, cumhuriyetçilik ve laiklik değerleri, Atatürk ilke ve inkılapları toplumda çok daha yüksek oranlarda yayılmış olurdu! (Konuşan: Mine Şenocaklı, Vatan g., 20 Kasım 2012)
4+4+4 sistemiyle okullaşma yaşının 5.5a inmesinin toplumun dindarlaşması ile bir ilgisinin olup olmayacağı sorusu da şöyle cevap bulmuş: Bu eğitim keşke devlet okulları dışında, daha özerk kurumlarda, meselâ camilerdeki Kurân kurslarıyla yapılabilseydi. Ama madem ki okullarda veriliyor, ben şöyle düşünmekten yanayım, ailesi tarafından dindarlaştırılmamış bir çocuğu okulda öğretmenin dersle dindarlaştırması hiç kolay bir şey değildir. Hele haftada 2-3 saatlik bir dersle... Dini öğrenebilir çocuk. Duâları öğrenir, ibadetleri öğrenir, Peygamberin (asm) hayatını öğrenir. Bunu bilmek başkadır. Ama bununla ailesinin ona verdiği dindarlık seviyesinin de üstünde dindarlaşıp, ailesine kafa tutacak ve Siz niye dindarlaşmıyorsunuz? diyecek bir çocuk doğrusu ben çok tasavvur edemiyorum. Tabiî ki bilemem 20 yıl sonra bu eğitimin sonuçlarının ne olacağını, ama yıllardır Cumhuriyet değerleri ve laiklik öğretiliyor okullarda. Hangimiz bunları 7-8 yaşında içselleştiriyoruz ve ona göre yaşıyoruz? Onlar öğretiliyor, ama ailemiz de başka bir şey öğretiyor. Arkadaşlarımızdan başka şeyler öğreniyoruz ve sonuçta bugün Türkiye toplumuna baktığımızda cumhuriyetçi ve laik değerleri tamamen içselleştirmiş, kendisini bu değerlerle tanımlayan kesimlerin yüzde 20-25 olduğunu görüyoruz. (...) Eğer okuldaki eğitim çok etkili olsaydı, cumhuriyetçilik ve laiklik değerleri, Atatürk ilke ve inkılapları şimdi çok daha yüksek oranlarda yayılmış olurdu. Üstelik haftada 3-4 saat de değil, 40 saat bu anlatılıyor. Çünkü her şeyiyle anlatılıyor. Andımızla anlatılıyor, törenlerle, bayramlarla anlatılıyor. Bütün millî eğitim sistemimiz bunun üzerine oturmuş durumda, ona rağmen olmadı...
Demek ki okullarda anlatılanlardan ziyade ailedeki eğitim önemli. Aileye sahip çıkalım diyenler haklı. Bunca eğitime rağmen ilke ve inkılâpların tutmadığı da ayrı bir gerçek...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.