Aile içi sıkıntıların bazıları sıla-i rahim hakkına riâyet etmemekten doğar. Bazıları, eşlerinden öyle isteklerde bulunurlar ki, akıl almaz, sır erdirilmez.
Meselâ bazı kocalar, evlendikten hemen sonra eşlerini anne babalarına gönderip görüştürmek istemez. Onun da bir ailesi olduğunu, ailesinin onu ne zahmetler vererek yetiştirdiğini, okuttuğunu nazara almaz.
Bir kadının annesi-babası, akrabalarından koparılması kadar zalimce bir şey olabilir mi? Bir eşin en tabiî hakkıdır sıla-i rahim. Anne-babayla görüşmek, onlara hizmet etmek... Bu hakkı çiğneyenler elbet kul (insan) hakkını ihlâl ettikleri için Allah katında hesaba çekilir.
Ayrıca, sıla-i rahim, Allah’ın emri olduğundan, sıla-i rahmi kesmekle Allah hakkı da ihlâl edilmiş olur.
Öte yandan, bazen hanımlar da kocalarına el koyar, anne-babasıyla ilgilenmesine müsaade etmeyebilir.
Bazıları eşlerinin annesiyle, babasıyla yahut kız kardeşiyle görüşmesini istemez. Hatta daha da ileri giderek baskı yapar. Onu boşamak ile tehdit eder.
Eşinin kendisiyle evlenmeden evvel o aile tarafından dünyaya getirildiğini, Allah’ın onun için o anne, baba ve kardeşleri seçtiğini, yine o ailede yetiştirilip büyütüldüğü gerçeğini nasıl unutur?
Anne-babaya iyilik, sıla-i rahim gibi onlarca âyet ve hadisle desteklenen emirlere karşı nasıl yasakçı bir tutum geliştirebilir?
Ne büyük cesaret değil mi? Cahil cesareti dedikleri bu olsa gerek.
Oysa bilmeliyiz ki;
Anne, baba ve akraba ile ilişkiyi kesmek yasaklanmıştır. Dinî nass ve hükümler bunu açıkça söyler.
Eşiniz, kiminle görüşüp görüşemeyeceğine karar verecek akla ve mantığa sahiptir.
Eşiniz, sizinle evlenmeden önce kimden zarar, kimden fayda geleceğini bilen biriydi. Sizin varlığınız bu durumu değiştirmez.
İsteklerinizin gerçekleşebilir olmasına ve aile hayatına zarar vermemesine dikkat etmelisiniz. Keyfî arzular huzursuzluğun en etkili sebeplerinden biridir. Kendi yuvanızı kendi ellerinizle kirletmeyin.