Zulüm zirve yaptı; ziya yakındır!
Mısırda Mursi aleyhine dönen tertipler ve köpürtülen firavun evhamı üzerine Zaman geriye akmaz! diyen Gannuşi haklı; ancak, şimdilerde yaşanan uzun ânı idare etme iradesi ve şeş cihetten İslam dünyasına savrulan meydan okumalara cevap verme kudreti diyebileceğimiz esaslı bir mekanizma henüz teşekkül etmedi. Kimi bölgelerde İstikrar adaları tesis etsek de tel tel döküldüğümüz sahalar, kenetlendiğimiz zeminlere nispetle daha fazla bugün.
Allahın rahmetinden ümit kesmek haram bize! Lakin rahmet ve inayeti geciktirecek ittifaksızlık ateşine odun taşımak da katiyen helal değil!
Bu hakikatin farkında mıyız?
Farkındayız!
¥
Birkaç yakın örnekle tahlili derinleştirelim:
1947de bağımsız olan Pakistan, 1971de Hindistanla savaşıp şimdiki Bangladeşi (Önceki adıyla Doğu Pakistanı) bırakmak zorunda kaldı.
Ölü doğan devlet Bangladeş, bugünlerde eski defterleri yeniden açtı ve Cemaat-i İslami liderlerini 40 sene önceki savaştaki tavırları sebebiyle savaş suçu ithamıyla, idamla yargılıyor. Hem de ne yargılama! Daha birkaç gün önce savunma avukatlarından birisini (Cevat Mahmut) bir apartmanın dördüncü katından atıp öldürdüler. Yargılamaları protesto eden 5500 kişi son bir ayda tutuklandı. 8 liderin idam hükümleri Aralık ayı içinde kuvvetle muhtemel kesinleşecek. Ortada derin Hindistan tertibiyle bir hukuk ve insanlık fecaati olduğu çok açık!
Konu, İslam dünyasının gündeminde bile değil. Araştırdığım kadarıyla Türkiye konuya en üst seviyede, bir şekilde müdahale etti, ancak, olumlu sonuç alınabileceğini gösteren bir alamet yok henüz!
¥
Gelelim sıcak gündem Suriyeye.
1946da bağımsız olan Suriye, 1963ten beri Baas Partisi tarafından yönetiliyor. 1970den itibaren devam eden Esed ailesi sultası da ömrünün son demlerinde, yedi düvelle ittifak içinde, İslam dünyasına tarihindeki en acı katliamı ve çaresizliği yaşatıyor! İsrailin Filistinde yaptığı zulümden daha şiddetli bir zulümle hem de. Buna rağmen, yan evde kardeşi, komşusu, yoldaşı boğazlanan, aç kalan, evsiz kalan birisinin şaşkınlık ve kahrı yok İslam ülkelerinde! Kimliğini yitirmiş, hafızasını kaybetmiş, mankurtlaşmış gibi tepkiler bile var! Hâsılı: Girift ve çetrefil ilişkiler ağı içerisinde Suriye laboratuvarında test edilen imkân ve kabiliyetler alınacak daha çok yolun olduğunun habercisi.
¥
Ve Gazze, Kudüs, Filistin!
Ümmet-i merhumenin ön cephesi, göz bebeği Filistin
Mukadder yok oluşunu geciktirmek için her türlü şeytanlığı irtikâp eden İsrail, Gazzeyi vururken Kudüsü yağmalıyor, Sudanı bombalıyor; Mescid-i Aksanın altını kazarken Batı Yakaya yeni yerleşim yerleri inşa ediyor! Birleşmiş Milletlerde mağlup ve mağdur pozları verirken bölgedeki istikrar adası Türkiyenin ayağındaki terör prangasını daha da sıkıyor!
Herhangi bir cevap var mı İslam âleminden?
Yok!
¥
Mısır, Türkiye, Suudi Arabistan da ayrı ayrı benzer bir tahlile tabi tutulabilir.
Sonuçta şu çıkıyor ortaya: Bediüzzamanın 101 sene evvel Tiflisin Şeyh Sanan tepesinde verdiği İslamın evlatlarının şehadetnamelerini alacağı müjdesinin henüz tam tahakkuk etmediği anlaşılıyor. Bu durum iktidar olup muktedir olamamaya benziyor.
İslam ülkelerinin kime karşı bağımsız, kiminle bağımlı olduğuna bakarak şehadetname testi yapılabilir.
Zulmün zirve yaptığı bir zaman aralığında ziyayı celp edecek bir akl-ı selim ve kalb-i selimle bu testi yapma vakti şimdi. Topyekûn hem de!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.