Çektirme sen de çekersin
On beş yaşında ailesi tarafından zorla evlendirilmiş. Otuz yaşında eşini kaybetmiş ve iki çocuğuyla birlikte mücadeleye devam etmiş. Yakınları ikinci bir evlilik için ısrar etseler de o "çocuklarıma üvey baba istemem" demiş ve hayatını onlara adamış. Oğullarını binbir zorluk içinde, büyütmüş, iş güç sahibi yapmış ve evlendirmiş. Elden ayaktan düşünceye kadar da torunlarına bakmış, gelinlerine yardımcı olmuş. Beş sene önce elleri ayakları tutmaz olmuş, bakıma ihtiyaçlı hale gelince oğulları yaşlı annelerini terk etmeye karar vermişler. İki oğul kendi aralarında konuşup onu kiraladıkları küçük bir eve bırakmışlar. Ancak bir süre sonra ne kirayı vermişler ne de annelerini ziyaret etmişler. Kirayı ödeyemeyince, evden atılan yaşlı kadın ilerlemiş yaşına rağmen bir süre sokaklarda açlık ve sefalet içinde yaşamış.
Eskiler, "bir anne dokuz çocuğa bakar da dokuz çocuk bir anaya bakamaz" derler. Tıpkı bunun gibi, bütün varını yoğunu seferber ettiği iki oğulun anneye reva gördüğü yer sokaklar olmuş. Nihayet kadıncağızın çaresizliği mahalle sakinlerinin dikkatini çekmiş, muhtarın da yardımı ile ona küçük bir baraka yapmışlar. Artık bu küçük barakada, komşular, yiyecek bir şeyler getiriyor ve ona yardımcı olmaya çalışıyorlar. Ancak o, eski ve metruk barakasının önünde akşama kadar yolları gözlüyor ve "belki gelirler, olur ya oğullarımdan birinin yolu buraya düşer, şöyle tarafıma bir bakıverirler " diyor ve bekliyor. Yaşadığı sıkıntıları bir tarafa bırakarak, "bana yemek, ekmek, para hiçbir şey vermesinler, bakmasınlar da ama yeter ki ziyaretime gelsinler, konuşsunlar halimi hatırımı sorsunlar, bu bana yeter" diyor. Yaşlı kadının kendisini sokağa terk eden oğulların tek bir isteği var, o da halini hatırını sormaları... İnsanın aklı hafsalası almıyor. Ömrünüzü vaktinizi ve bütün varlığınızı seferber edin ve iki çocuğunuzu hayata hazırlayın. Ama yaşlılığınızda size bir hal hatır sormayı dahi çok görsünler. Büyüklerimizin "çektirme, sana da çektirirler" diye bir sözü vardır. Bazen bu sözün ne kadar yerinde ve doğru bir söz olduğunu düşünüyorum. Analarını babalarını bir somun ekmeğe, bir lahza sevgiye, bir tebessüme hasret bırakan bu evlatlar aslında kendi yalnızlıklarını, kendi geleceklerini hazırlıyorlar. Zira bu, insanlıktan, şefkat ve merhametten yoksun tutumlarını farkında olmadan kendi çocuklarına da aktarıyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.