Tarihimizi ve Büyüklerimizi Koruyamıyoruz
O kadar azıttılar ve ileriye gittiler ki padişahlarımıza veledi-i zina yani piç diyecek kadar edepsizleştiler. Hem de bunu kim yaptı, bir üniversite profesörü. Bu profesörün kültürü egemen azınlık kültürüdür. Çoğunluğun sevdiği saygı duyduğu 600 sene bu ülkeye hizmet etmiş bir hanedan hakkında bu şekilde konuşması şimdiye kadar görülmemiş bir seviyesizlik ve densizliktir.
Padişahları, Osmanlı'yı sever veya sevmez, onların aleyhinde de bulunabilir; lakin adalet, insaf, terbiye, edep, efendilik sınırları içinde kalmalıdır."Ben profesörüm, her haltı yerim...", böyle hürriyet olmaz. Mutlak hürriyet yoktur.
Bir milletvekili (kendisini tebrik ediyorum) mazideki, tarihteki büyüklerimize saldırılmasını, iftira edilmesini, çamur atılmasını cezalandıran bir kanun teklifi hazırlamış. Çok isabetli yapmış.
Bir takım Sabataycılar, Kemalistler, çağdaşlar hop oturup hop kalkıyorlar. Böyle bir kanun düşünce ve ifade özgürlüğüne kelepçe vurmak olabilirmiş... Hiç de olmaz.
Ülkemizde Atatürk'ü koruma kanunu yok mu, var... Bırakın Atatürk'e hakaret etmeyi onun hakkında doğruları bile söylemeyi yasaklayan bir kanun.
Atatürk'ü koruma kanunu varsa elbette Fatih Sultan Mehmet'i, Kanuni Sultan Süleyman'ı ve diğer büyüklerimizi koruyan kanunlar da olmalıdır.
Televizyondaki bazı diziler tarihi saptırıyor, ecdadımıza hakaret ediyor. İnsaflı ve adil tarihçilerden bir heyet toplansın, bir rapor hazırlasınlar, tarihin çarpıtıldığını ortaya koyacaklardır.
Bu konuda maalesef İslami kesim üzerine düşen vazifeyi hakkıyla yapamamıştır.
Hem en büyük padişahımıza hakaretler savuruyor, hem de milyonlarca Müslüman diziyi seyrediyor. Olacak şey değil.
Bütün cemaatleri kastetmiyorum ama bazı cemaatlerin başındaki zatlara toz kondurulsa cemaat holiganları küplere biniyor, ortalığı velveleye veriyor, kızılca kıyamet kopartıyor. Lakin bu devlete bu halka bunca hizmet etmiş bir halifeye en ağır hakaretler yapılıyor, bizim holiganların kılı kıpırdamıyor, rezalet!
Tarihimize, mukaddesatımıza büyüklerimize dinimize imanımıza yapılan saldırıları sadece kanunlarla önlemek mümkün değildir. Müslüman halkın Ümmetleşmesi teşkilatlanması ve medenileşmesi gerekir
Hindistan'da yaşayan Mecusilerin katında inekler kutsaldır. İneklere yapılan hiçbir saygısızlığı affetmezler. Resimlerini gördüm, ineğin biri kaldırıma çökmüş geviş getiriyor... Etrafından akın akın insanlar gelip geçiyor, bir tanesi bile boynuzluya kışt diyemiyor. Biri yanılıp ineğe, çekilmesi için ayağıyla hafifçe vursa adamı linç ederler.
Yazık ki biz Türkiye Müslümanları din büyüklerimizin, sultanlarımızın, halifelerimizin hatıralarını, Hinduların ineklerini korudukları kadar koruyamıyoruz.
Bendeniz şiddet taraflısı değilim ama hiçbir Osmanlı düşmanı, padişahlarımıza piç demeye cesaret edememelidir.
Tekrar ediyorum: Bir üniversite profesörü veya okumuş başka bir çağdaş Kemalist olabilir, laik olabilir, ateist olabilir, Osmanlı karşıtı olabilir, lakin padişahlara piç diyecek kadar bayağı ve seviyesiz olamaz, çünkü bu kadar aşağıya inmeye hakkı yoktur.
Son söz: İslam'da ahirete, Mahkeme-i Kübra'ya, hesaba kitaba inanmak vardır. Kanuni Sultan Süleyman biz torunlarından davacı olacaktır.
Mukaddesatımızı, tarihimizi, büyüklerimizi sadece devlet, kanunlar, yargı koruyamaz, Şiddete baş vurmamak şartıyla yasal sınırlar içinde onları Müslüman halkın koruması gerekir.
Türkiye Müslümanlarının reaksiyon müddetleri ne kadar uzun!.. Aradan aylar yıllar geçtikten sonra, dizinin tarihimize ve büyüklerimize hakaret ettiğini anladılar... Daha ilk kısmında diziye karşı reaksiyon ve tepki başlamalı ve durdurulmasına çalışılmalıydı.
İslam'da halk hareketlerinin merkezi camilerdir. Bizde camiler, Kemalist rejim tarafından pasif hale getirilmiştir. İmamların büyük kısmı namaz kıldırma memuru durumundadır. Tekrar ediyorum, yasal sınırlar içinde kalmak şartıyla cami cemaati uyandırılmalı, aydınlatılmalı, bilgilendirilmeli ve harekete geçirilmelidir.
Düşünebiliyor musunuz?.. Bir Cuma hutbesinde Türkiye'nin yüz bine yakın camiinin minberlerinde, tarihimize ve büyüklerimize hakaret edenler kınanıyor. Halk bunun üzerine bilgisayarların başına geçip devlet ve hükümet başkanına, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarına, Başsavcılığa ve savcılıklara ve diğer ilgili ve sorumlu kurumlara milyonlarca dilekçe ve protesto mektubu gönderiyor. Milyonlarca vatandaş "Bu edepsizlikleri durdurtmazsanız biz de gelecek seçimlerde ne yapacağımızı iyi biliriz..." diyorlar.
Böyle bir protesto kasırgası karşısında ilgililer ve sorumlular elbette vazifelerini yapacaklardır.
Türkiye Müslümanları, içteki ve dıştaki İslam düşmanları tarafından planlı ve kasıtlı olarak bölünmüş, irili ufaklı birbirinden kopuk binlerce hizbe, fırkaya, sekte, İslamcılığa ayrılmıştır. Böylesine bölünmüş bir Müslüman kesimin, benim yukarıda anlattığım güçlü tepkiyi göstermesi realitede mümkün değildir.
Tekrar ediyorum: Yazık ki yazık... Milyon kere yazık, milyar kere yazık... Biz Müslümanlar tarihimizi, büyüklerimizi, mukaddesatımızı; Mecusilerin kutsal ineklerini korudukları kadar koruyamıyoruz.
Türkiye'nin egemen azınlıklarının, Kriptolarının kutsal inekleri vardır. O ineklerin hatırasına, tarihî gerçekler sizle ve yazıyla "saygısızlık" edilince hiç affetmezler, dehşetli bir reaksiyon gösterirler. Müslümanlar bir onlara baksınlar, bir de aynaya ve bugünkü gayretsizlik ve himmetsizliklerinden utansınlar.