Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

İnce’si de kalını da kalas

İnce’si de kalını da kalas

Milli Savunma Bakanı sayın İsmet Yılmaz, nezih bir kişiliğe sahip.Bütçe görüşmeleri esnasında “Yarın kıyamet gününde ak ile kara hepsi ortaya dökülecektir” deyince, sanki CHP’nin nasırına bastı.Sen nasıl bizim tarihi hasmımız olan kıyametten konuşursun!


CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem İnce kürsüde:

“Dünyadaki yargıyı hallettiniz, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, HSYK, Yargıtay hepsini hallettiniz, Silivri’de gördük adaletinizi. Dünyadaki adaleti hallettikten sonra Allah’ın mahkemesine de mi el attınız, bunun da mı kararını veriyorsunuz.”

Bu soru biraz da dam üstünde saksağan oldu. Kıyamet gününde her zerrenin hesap konusu olacağını hatırlatmak bir Müslüman için en doğal hak olduğunu CHP tabyaları anlayamayınca iktidar olta, CHP av, hem de bol mevsim balık avı...

Buradan Silivri’ye uzandığımızda rezaletin biri bin para... Sözde bu adamlar aydın, hem de çağdaş, Kemalist, ulusalcı. Ama mahkeme salonunda lahmacun yemenin, bağırıp çağırmanın, mahkemeye baskı yapmanın suç olduğunu bilmeyecek kadar çağdaş!

Ben o mahkeme başkanının yerinde olsam bu tip densizlik yapanları kuyruğundan tutar salonun dışına attırırdım. Bir daha da salona sokmazdım.

Arkasından da eklerdim, “ulan burası hergele meydanı mı?”

Meclis’teki kırılmalar Silivri’nin bir başka benzeri...

Kürtaj mecliste konuşulduğu esnada CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın ulu orta “Başbakan vajina bekçiliğini bıraksın” şeklindeki sansürsüz sözleri tabi ki kalite meselesi.

Ayak takımı kültüründe bile, bu vajina işi, öyle kolayına ağızlara alınmaz.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç...

“Evli bir bayan milletvekili, çocuğu olan milletvekili organını nasıl böyle açıkça konuşabilir, nasıl bundan yüzü kızarmaz” deyince, saldırılar yoğunlaştı.

Bülent Arınç, bu söylemi ile güya kadın haklarına dil uzatıyormuş.

Şirretin şerrinden her an Allah’a(cc) sığınmak lazım.

Hangisinden sığınalım? ..

BDP, PKK’nın yan kuruluşu değil mi?

İşte onun sözcüsü olarak kürsü dokunulmazlığına sığınan zattan bir başka sokak kültürüne eş nağmeler dinliyoruz. Bu kişi Güneydoğu’da görev yapanlara “Ağzından yellenen valiler” diyor.

Al birini vur öbürüne...

Bu çirkin cümleyi o kişinin neden kurduğunu akşam televizyon haberlerini izlediğimde daha iyi anladım. Diyarbakır’da güvenlik güçlerinin ele geçirdiği şu yedi kamyon uyuşturucu meselesi.

Terörün ekmek teknesi, teröre bağlı siyasetin can simidi, umudu...

Değilse valiler ağızlarından neden yellensinler?

Yellenirler çünkü giderek taht sallanıyor.

Güneydoğu göçlerle, işsizlikle, terörün kestiği haraç makbuzlarıyla kan ağlarken oturup kuzu çevirmesi ziyafeti yapanların tuzu kuru... Hiçbirisinin çocuğu dağda değil.

Konuştuğum Diyarbakırlılar “belli yerlere gidemiyoruz” diyorlar, ya teröristler yolumuzu kesiyor, veya jandarma. İki derde bir arada kaldık...

Her gün haraç, her gün tehdit...

Bir diğer BDP’li de meclis kürsüsünden bağırıyor...

“Yürekli şerefli bir asker arıyorum orduda. Roboski katliamının emrini hangi siyasi verdi?'' Genel kurulda tepkiye neden olan bu sorunun aslında bir başka gerçeği çağrıştırması bakımından oldukça önemli.

Bu ülkede asırlardır her kavimden insanlar kardeşçe yaşıyor...

Ülke cennet, ama bazıları kör kütük nankör, kalın kafalı, bencil, kereste...

Bölücü, yıkıcı, kavmiyetçi, ittihatçı bozuntusu...

30 yıldır Kürt halkı çoluk çocuk demeden kurşunladı, haraca bağlandı, göçe zorlandı, Başbağlar’da asrın en acımasız cinayeti işlendi, günahsız polisler, askerler katledildi...

Neticede terör kırk bin insanın canına kıydı...

O halde benzer soruyu onlara soralım.

BDP içerisinde bu eli kanlı terörü kınayacak yürekli, şerefli bir milletvekili yok mu?

Ha var mı yok mu? Ben de onu merak ediyorum....

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi