Mevlânâ çalıştayı ve yeni ümitler
Bundan 739 yıl önce, 17 Aralık günü, Anadolu toprağını mayalayan gönül erlerinin en büyüklerinden biri olan Hz. Mevlana ilâhî vuslata ermişti. Aradan geçen bunca sene, o mayanın etkisini hiç azaltmadı.
Allah kelâmını insan kalbine mülâyemetle yerleştirme başarısı gösteren o büyük velî, Hz. Muhammedden sonra gelmiş geçmiş en büyük halk eğitimcilerinden biridir. İlâhî bilgiyi, en basit insan zihnine bile yerleştirmeyi başaran bu büyük velî, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet devirlerinin temel irfan ocaklarından biridir ve şehir kültürünün oluşmasında büyük roller üstlenmiştir.
Bugün pek çok gelenek ve göreneğin üzeri hafifçe kazınırsa, altından tasavvuf çıkar ve bunun bir kısmı da Mevleviliğin yerleştirdiği gelenek-göreneklerdir. Maalesef, Cumhuriyet döneminde, insanımız, bu irfan ocağından mahrum bırakılmış; Mevlevilik ve Mevlânâ sekülerize edilerek yeniden yorumlanmaya çalışılmıştır.
Oysa Hz. Mevlana bu toprağı, temel yapı ve silsile olan şeriat-tarikat-hakikat-marifet kapılarının yoğurduğu bir velî olarak mayalamıştır. Ondan basit bir hümanizm çıkarmak, bizim sömürge aydınlarının başarısı olmuştur. Tabii Türkiyede her şeyin değişmesi gibi Mevlânâ çalışmaları da yavaş yavaş yörüngesine oturmaya başlıyor. Sistemle nispeten barışık olan ve sistem müsaade ettiği ölçüde yapılan Mevlânâ çalışmaları, bundan sonra daha bilinçli ve hedefi daha belirgin bir şekilde yapılma imkânına kavuşuyor ve münferit çalışmalar olmaktan kurtuluyor.
5 yıldan beri bir araştırma merkezi olarak çalışan Selçuk Üniversitesi Mevlânâ Araştırma Merkezi, nihayet enstitü hâline geldi ve lisans üstü çalışmalar yaptıracak şekilde yapılandı. Genç bilim adamlarımızdan Doç. Dr. Nuri Şimşekler ve ekibinin ısrarlı gayretleri sonucu, enstitü gelecek yarıyıldan itibaren Yüksek Lisans öğrencisi almaya başlayacak.
Doç. Dr. Nuri Şimşekler, meşveretin hikmetini bilen bir aydın olarak, geçtiğimiz günlerde Mevlânâ Araştırma Merkezinde bir Mevlânâ Araştırmacıları Çalıştayı düzenledi. Edebiyat, tarih, ilahiyat ve güzel sanatlar alanlarından 50 kadar bilim adamının katıldığı çalıştay, 1 gün sürdü.
İlk oturumda bireysel görüşlerin dile getirildiği çalıştayda, öğleden sonra 5 komisyon çalıştı. Toplantının kapanış oturumunda, her komisyon hazırladığı raporu sunarak enstitüye hem lisansüstü öğrenim, hem de Mevlânâ çalışmalarında enstitünün fonksiyonu konusunda bir yol haritası sundu.
Başarının sırrı ortak akıldır. Enstitü bu ortak aklı kullanarak, tam da zamanında, başarının ilk adımını atmıştır. Mevlevilik, bir yandan sekülerleştirme gayretlerine kurban edilir, bir yandan da halk dansları ekibi hüviyetine büründürülen semazen gösterileriyle popülerlik batağına saplanırken, böyle bir bilimsel çıkış, son derece isabetli olmuştur.
Enstitünün gayretleriyle, Mevlânâ ve Mevlevilik, dejenere olmaktan kurtulacak, yapılan çalışmalar da mevzii ve keyfî olmaktan çıkacaktır. Ümidimiz, Enstitünün uluslararası cazibe ve bilgi toplanma merkezi olması ve yeni bin yılın düşüncesinde Mevlevî etkisinin arttırılmasına katkıda bulunmasıdır.
Bence yapılması gereken ilk işlerden birisi, bu Enstitünün, Mevlevilik konusunda bir atıf indeksi belirleme merkezi olmasının sağlanmasıdır. Enstitünün kurulmasına katkıda bulunanlar ve çalıştayın gerçekleşmesi için Selçuk Üniversitesinin imkânlarını seferber eden sayın rektör Prof. Dr. Hakkı Gökbel, Enstitü Müdürü Doç. Dr. Nuri Şimşekler ve ekibi, Hz. Mevlânâ inancıyla dopdolu bir teşekkürü hak ediyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.