Faruk Çakır

Faruk Çakır

kitapları ne zaman düzelir?

kitapları ne zaman düzelir?

Okul, eğitim sistemi ve ders kitapları konularında ne kadar konuşulsa yeridir. Çünkü çocuklarımız bir bakıma geleceğimizdir. Tabiî ki bahsedilen gelecek ‘ülke’ ile sınırlı değildir. Cemiyetin manevî değerlerinin emanet alınarak sonraki nesillere aktarılması da yine çocuklarımızın iyi eğitilmesi ile mümkündür. Bunun ilk adımı da ayrıca ifade etmeye ihtiyaç olmadığı üzere ders kitaplarının ‘iyi’ hazırlanmasıyla ilgilidir.
Ders kitapları konusundaki şikâyetler bu günün meselesi değildir. Biz de ‘yalan-yanlış’ bilgilerle hazırlanan ders kitaplarını okuyarak büyüdük. Herhangi bir tartışmada okul ders kitaplarından öğrenilen bilgilerle katılmak mümkün mü? Mümkün değil, çünkü ekseriyetle ders kitaplarındaki bilgiler Türkiye ve dünya gerçeklerine aykırı bilgiler içeriyor. Tabiî ki bahsettiğimiz kitaplar, matematik ya da fizik kitapları değil, daha çok tarih ve sosyal meselelerle ilgili olan kitaplardır. Lise yıllarımızda tarih dersi öğretmenlerimizle mecburen tartışmak durumunda kalırdık. Nasıl tartışmasaydık ki? Her fırsatta ecdadımız kötülenirdi. Sanki dünyanın bütün kötülüklerini padişahlar yapmış gibi... Elbette onlar da insandı ve onların da hataları olurdu, ama yalan yanlış bilgileri ‘not’ uğruna kabullenmek mümkün müydü? Meselâ, her yıl “31 Mart Hadisesi” anlatılırken “Said Nursî’nin de isyancı olduğu” iddia edilirdi. İtiraz edip, konu hakkındaki kitapları gösterince de “Seni mi dinleyeceğiz, yoksa ‘ders kitabını’ mı?” derlerdi. Sanki ‘ders kitapları’ tamamen doğru bilgilerle yazılırmış gibi... Meselâ İsmet İnönü’nün kâğıt paralar üzerinde kendi resmini bastırdığını hiçbir lise öğrencisi ‘ders kitaplarını’ okuyarak öğrenemezdi. Ya da 18 yıl boyunca (1932-1950 yılları arasında) Ezan-ı Muhammedi’nin (“Allah-u Ekber” şeklinde) okunmasının yasaklandığını öğrenemezdi. Peki, neticede ne oluyor? Kocaman ‘adam’lar bir şekilde bu bilgilerle karşılaşınca şok oluyor. Bir defasında bir TV muhabir/ kameramanı ile sohbet ederken “1950 öncesi 18 yıl boyunca bu ülkede ezan okunması bile yasaklanmış” dedik. Tabiî ki sadece ‘ders kitapları’ okuyarak ‘aydın bir genç’ olduğunu düşünen bu medya mensubu biraz da ‘sol’culuğun verdiği “güven”le, “Bu kadar da yalan olur mu? Niçin bu kadar çarpıtıyorsunuz?” diye itiraz etmişti. Eskiden olsa ‘belge’ bulmak biraz zaman alırdı. Ama şimdi “google”a sorduğunuzda anında cevaba ulaşmak mümkün. Böyle bir değil, binlerce örnek sıralamak mümkün.
Son yıllarda ders kitaplarının düzeltildiği düşünülüyor. Ama gerçek öyle mi? Bir eğitimcinin şu tesbitleri aksini gösteriyor: “Sayın Başbakan bazı konuşmalarında haklı olarak tek parti dönemini eleştirmektedir. Ne var ki bu yıl çocuklara okutulan demokrasi dersinde tek parti döneminin gerekli olduğu vurgulanmaktadır. (...) Demokrasi ve İnsan Hakları ders kitabının 55. sayfasında ‘Ülkemizin çağdaş, demokratik bir devlet olması için gerekli bütün atılımlar, tek parti düzeni içinde gerçekleşti’ denilmektedir. (...) Kitabın 56. sayfasında ise ‘15 yıl süren çok partili dönem, Türkiye’de köklü bir demokrasinin kurulması için yeterli olmadı. Bu dönemde hükümetin bazı icraatları Türk Silâhlı Kuvvetleri tarafından şiddetle eleştirildi. 27 Mayıs 1960’ta Türk Silâhlı Kuvvetleri, bir darbeyle yönetime el koydu. 1961 yılında ise çağdaş ve güçlü bir demokratik düzenin kurulabilmesi için yeni bir anayasa hazırlandı’ denmektedir.” (Ufuk Coşkun, 16 Aralık 2012)
2012 yılında çocuklarımıza okutulan ders kitabında “Tek parti döneminin gerekli olduğu”nun söylenmesi kabul edilebilir mi? Elbette bu düşüncede olan bir azınlık vardır, ama bu azınlığın görüşünün kitaplarda “doğru bilgi” olarak çocuklarımıza sunulması nasıl mümkün oluyor?
Başka bir bahiste, “1961 yılında ise çağdaş ve güçlü bir demokratik düzenin kurulabilmesi için yeni bir anayasa hazırlandı” denilmek suretiyle darbecilere gizli ya da açık destek vermek nasıl bir anlayış?
Aradan bunca yıl geçti, darbelerin ve darbecilerin bu memlekete bir fayda vermediği, aksine Türkiye’nin önünü tıkadığı ve ufkunu kapattığı ortaya çıktığı halde nasıl olup da “darbeci anlayış” hâlâ ders kitaplarında yer alabiliyor? Her işi düzelttiğini, her meseleyi hal yoluna koyduğunu ifade edenler bu ders kitaplarını okumuyor mu? Böyle meseleleri “zamanla düzelir” diyerek hafife alamayız. En önemli ve acil meselelerden biri de bu ders kitapları meselesidir. Türkiye ve dünya gerçekleriyle örtüşmeyen, tarihi yanlış tanıtan, darbecilere gizli kapaklı övgüler gönderen ders kitapları istemiyoruz. Gerçekleri, apaçık çocuklarımızın öğrenmesini istiyoruz. Acaba çok şey mi istiyoruz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Faruk Çakır Arşivi