Arkadaşımın dükkanında oturuyorum…

Bir ara telefon çalıyor, çalan telefona mecburen bakıyorum…

Ahizenin ucundaki bayan, bir şey söylememe fırsat bırakmadan Türk
Telekom’dan aradığını söyleyip, “konuşmalarımız müşteri memnuniyeti için
kayıt altına alınmaktadır” uyarısı bile yapmadan “TT Net memnuniyet
araştırması yapıyoruz” deyiverdi.

İnsan gaflet anında yakalanınca bazı şeylere sazan gibi atlayıveriyor.
Bendeki durum da aynen böyle oldu.

Faturalardan girdim, TT Net bayilerinin yaptıkları anlamsız tekliflerden
çıktım.

Bunları anlatınca, karşı taraf, büyük bir ihtimalle de aklından “işte oltaya
düşen bir sazan daha” geçirip atağa kalktı.

“Hangi telefon numarasına bağlı internet hattınız?” sorusuna cevap
aldıktan sonra bir falcı edasıyla “bu hattınızdan kaynaklı olarak zaman
zaman kesintiler yaşıyorsunuz ve internet hızınız yavaş” diyerek ön
hazırlığını yaptı.

Ardından altın vuruşa geçti… “İnternetinizi konuştuğumuz hat üzerinden
alırsanız kesinti yaşamazsınız, daha hızlı olur. Yeni tarifemiz…” demeye
başlayınca ayıldım, bu sefer ben atağa geçtim.

“Hat aynı, santral aynı… Nasıl hızlanacak internet?” soruma “kullandığınız
hat eski, bu hat yeni” cevabı verdi.

Soruyu tekrarlayınca bu sefer, sorudaki santrali işyerlerindeki santral
olarak anladığı için, “hattınız santrale bağlıysa olmaz” dedi.

Israrla aynı soruyu sormama karşılık bu sefer “interneti kablosuz kullanan
var,”, “yalın internet de var” cevaplarını almaya başlayınca iş çığırından çıktı.

Sinir katsayım arttı, telefonun ucundaki bayana derdimi anlatmak için
örnek verdim ama gelen tepki “ben sizi anlıyorum… telefonunuz santrale
bağlıysa olmaz” oldu.

Bu ve buna benzer diyalogların yaşanmasına TT Net’in pazarlama
sistemindeki yanlışlıklar sebep oluyor. TT Net bayileri, yeni abone üzerinden
para kazanmak için laf kalabalığı ile mevcut müşteriyi kandırıyor.

Bayiinin kurumu kazıklaması beni ilgilendirmez ancak bu işi yaparken
beni kullanmaya kalkınca, salak yerine koyulunca, zekamla dalga geçilince
mecburen taraf oluyorum.

TT Net’in parası çok ki bu tip olaylar hala çözülmemiş.

TT ve TT Net, bu kafayla giderse daha çok abone kaybeder.

DEKLANŞÖRE KİM BASTI?

AA’nın emekli foto muhabiri Selahattin Yılmaz, Ahmet Özal’ın “ babam
Hacettepe Hastanesi’ne yürüyerek girdi” iddiasına delil olarak gösterdiği
fotoğrafı hem kendisinin çekmediği söylüyor hem de olay yerinde tek
olduğunu belirtiyor.

Bu durumda o fotoğrafı kim çekti?

AA’nın muhabiri çekmediyse, Ajans o fotoğrafı nasıl ve neden bütün
gazetelere geçti?

Tartışmalı fotoğrafı çeken her kimse, onda mutlaka başka kareler de
vardır.Hatta bu fotoğrafı AA geçtiğine göre tartışmaya son verecek kareler
arşivden çıkar mı?

Kamuoyu, başta AA olmak üzere, hükümetten özellikle de Bülent Arınç’tan
cevap bekliyor.