Kimse Yok mu Dedirtmeden
Kimse Yok mu Derneği’nin daveti üzerine; “bir ekmek bir battaniye” kampanyası çerçevesinde Urfa ve Akçakale’deydik.
Yurtlarından kovulmuş, kocaları öldürülmüş, çocukları katledilmiş, evleri yakılmış, yıkılmış, dükkanları kapatılmış, ocakları söndürülmüş ve parçalanmış yüzbinlerce ailenin çilesine şahitlik ettik.
İnsan olan insanın, bu manzarayı görünce hem dua hem de beddua etmemesi mümkün değildi. Yeri geldi dua ettik, yeri geldi buddua ettik.
Kimse Yok mu Derneği’nin Kilis ve Akçakale bölgesine sığınmış Suriyelilere aralıksız yardımlarını sürdürdüğünü gördük.
Mülteciler için kurulan çadırlara sığmayıp veya bir şekilde çadır kentlere yerleşemeyen ve evlerde kalan sığınmacıların durumu, çadır kentlerdekilerden çok farklıydı.
Tabiri caizse yok yoksulu evlere sığınmış yüzlerce ihtiyar kadınlar, genç kızlar, çocuklar, bir dilim ekmek, bir kilim ve battaniye için kapılarının vurulmasını bekliyorlardı.
İşte Kimse Yok mu Derneği; hem Kilis hem de Akçakale’deki sığınmacıların sadece battaniye ve un ihtiyaçlarını değil, diğer ihtiyaçlarını da karşılamaktaydı.
......................
Eski bir evin, eski bir kapısından içeri giren soba borusunun, nasıl kucaklandığını görüp de titremeyecek vicdan, ürpermeyecek yürek olamazdı.
Eğer titremez ve ürpermezse, o kişi sadece insana benzeyen başka bir varlık demektir. Ve işte Esed ve Esed’i destekleyenler böyle varlıklardır.
Akçakale’nin Suriye sınırına yakın mahallelerinde dolaşırken, Kimse Yok mu Derneği’nin yardım ettiği evlerden birine girdik.
Ev sahibesi hanım karşıladı bizi. Ev sahibesi Suriyelilerden bile yoksuldu.
-“Peki bu halde insanları evinize niye davet ettiniz, siz de yoksulsunuz” diye sorduk. Cevabı o kadar yürektendi ki:
-“Sokaktan gürültü gelince dışarı baktım. Gördüm ki, çok kalabalık bir insan grubu çaresiz ve gözyaşları içerisinde yürüyorlar. Ne istediklerini sordum, ‘başımızı sokacak bir yer’ dediler. Ben de;
-Eğer kabul ederseniz buyurun ama altınıza serecek ne kilimim, üstünüze örtecek ne yorganım ne de karnınızı doyuracak aşım var dedim.
Sanki bunları hiç duymadılar, hemen geldiler, içi bomboş iki göz odaya 51 kişi sığındılar.
İlk yardıma koşan komşularımız oldu. Kimin elinde ne varsa yarısını verdi. Ardından Kimse Yok mu Derneği günlerdir bütün ihtiyaçlarımızı karşılamakta.”
.....................
Esed’in ve onu destekleyenlerin ne kadar büyük bir insanlık ve Müslümanlık düşmanı olduğunu anlamak için sadece Akçakale’deki manzara yeterliydi.
Mesela 25 kişinin bir odada kaldığı eve gelen küçük soba, mültecilerin yüzünü öyle güldürmüştü ki, sanırsınız tüm ihtiyaçları giderilmişti.
.........................
Türkiye’de tek parti döneminin sebep olduğu kıtlık yıllarının insanları; “Buğday ekmeği katık istemez” derlerdi.
Bunun ne demek olduğunu, Akçakale sokaklarında çok daha iyi anladım. Hakikaten de buğday ekmeği katık istemezmiş.
• Yarına devam..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.