Böcek Rahatsızlığı!
Böcek ilacı isteyen müşteriye eczacı garip bir şekilde yaklaşarak sormuş.
Oy hemşerum, geçmiş olsun, boceğunuzun nesi var?!.
Şimdi ben de devlete soruyorum, ülkenin başbakanının odasında böceğin ne işi var?
Sayın Başbakan, derin devlet diyor.
Hâlâ mı?!.
Derin devlet demek bir şeyi ifade etmez, çünkü birileri Başbakanın en yakınına kadar sokulabiliyorsa bu demek oluyor ki bu devletin istihbarat zaafı var.
Dahası, kadrolar yeterli değil.
Osmanlı son dönemlerinde aynı sıkıntıları yaşadı.
DP halkın büyük bir çoğunluğuna dayansa da, iktidar koltuklarında Rahmetli Adnan Menderese candan destek olacak doğru dürüst adam yoktu.
İşte Ahmet Emin Yalman, Menderesin en yakınındaki kişi...
Yalmanın başında bulunduğu Vatan Gazetesi iktidarın yanında...
Hüseyin Üzmezin kurşun sıkıp da öldüremediği Ahmet Emin Yalman hadisesinde Menderes, Malatyaya giderek soruşturmayı bizzat takip ederek bir günde 200e yakın insanı nezarete aldırdı.
Akıl almaz işkenceler...
İşkence sonucu ciğerlerinden rahatsızlanarak Ankara Numune Hastanesinde vefat eden Mustafa Özmansurun dramı Malatyada hâlâ dilden dile dolaşır...
İktidar bir Yalman yüzünden neredeyse Malatyayı kırıp dökecekti.
Sonra mı ne oldu?
Rüzgarlar Menderes aleyhine esmeye başlayınca, İzmir mitingini iktidara karşı ilk başlatan Ahmet Emin Yalman cenapları oldu... Vatan Gazetesi arsız bir şekilde muhalefet cephesine geçti.
Sonuç, darbe ve idamlar...
İsterseniz Cennet mekan 11. Abdülhamid devrine dönelim.
Bu masum padişah ülkeyi tam 33 yıl korumuş olsa da, o devrin Fransızlaşmış ittihatçı elebaşılarını yararlanma düşüncesiyle çevresinden uzak tutmadı. Makam mevki verdi...
Verdi ama demek ki bu vermeler kurdun midesinde para pul etmiyor.
Zamanı geldiğinde kurt kurttur, tilki de tilkidir...
Yedi defa sadrazamlık makamına kendi eliyle oturttuğu şu meşhur Sait Paşa (Zamanı iktidarlarında Sait Paşa karakterli pek çok kişi var).
Meclis-i Mebusanda Sultan Hamid aleyhine ilk bayrağı kaldıranlardan.
Şeyhülislâm Ziyaüddin Efendiden alınan hal fetvası okununca, bu kişi geleceklere yaranmak hesabına yerinden mağrur bir şekilde doğrularak meclisten oylama istedi:
Efendiler, okunan fetva ve millet tarafından gösterilen umumi arzu üzerine İkinci Sultan Abdülhamidin Hilafet ve Saltanattan halline karar veriyor musunuz?
Ayakta alkışlar...
Sonra mebuslardan Mustafa Arif Bey:
Kim muhalifse ayağa kalsın deyince, kimseler ayağa kalmadı, yalnız ayan azasından Osmanlıya sadakatle bağlı olan Rum asıllı Yorgiyadis Efendi ayağa kalkarak:
Yazıktır, günahtır diye bağırdı.
Ancak oradakiler alçak, hain, mürteci gibi ağır ithamlarla üzerine yürüdüler.
Paldır küldür salondan dışarı (Cemal Kutay, Tarih Sohbetleri cilt dokuz)...
Rahmetli Özalın da ölümü bir sır... Zehirlendi deniyorsa bu zehrin sahibi şüphesiz uzak el değil, yakın eldir. Besle kargayı oysun gözünü hesabı...
Refah Partisinin de dağılma hikayesi aynıdır.
Oy oranı %22lere çıkan bir parti dışarıdan adam ithal etmeye kalkıştığında iktidar gemisi tâ ciğerlerinden su almaya başladı. Ve sonrası da malum.
Gemi battı, 30 yıl kader birliği yapanlar birbirlerine düştüler.
Bu aşamada benim önerim, boğulacaksan temiz suda boğul. Pis dereye düşmektense ko temiz sular alsın götürsün seni. Ne olursa olsun yetkiler ve yetkililer...
Allah Resulü(sav) kadrosunu hem imanı kamil, hem de yakını olan sahabelerden oluşturdu.
Nedenine gelince, kadrolar iktidardan da önemlidir. İktidar olursun, kadronu kuramazsan yıkılırsın... İşte Ecevit, hanımı komployu haber almamış olsaydı, yıllarca otağında besledikleri eliyle hastane, ilaç derken öldürülecekti. Tarih tekerrür etmesin istiyoruz...
Fatih ve Kanuni dönemindeki devlet adamlarının üstün meziyetlerini tarih yazmakla bitiremiyor. Ne zaman ki devşirmeler girdi vizyona, öküz öldü çit bozuldu...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.