Faruk Çakır

Faruk Çakır

Tekbilek’in hayali

Tekbilek’in hayali

Kendisini “Ben müzisyenim herşeyden evvel” diyerek tarif eden ney sanatçısı Ömer Faruk Tekbilek, hayata bakışını yorumlarken dikkat çekici tesbitlerde bulunmuş. “Ney ve Ud’un yanı sıra 50 yıldan beri bağlama da benim enstrümanım” diyen Tekbilek’in şimdiye kadar 9 solo CD’si yayınlanmış.

1976 yılından bu yana Amerika’da yaşayan müzisyen Tekbilek, ABD’yi de “İnsana pozitif düşünme kabiliyeti veriyor” diyerek tarif etmiş.
Bugüne kadar çok sayıda yerli ve yabancı ödül kazanan ve farklı ülkelerde büyük konserler vermiş olan Ömer Faruk Tekbilek bazılarını şaşırtacak şekilde “dünya”yı takip etmediğini de söylemiş.
Tekbilek, kendisiyle yapılan bir görüşmede “ilham kaynağı”nı şöyle açıklamış: “Benim ilham kaynağım, nefesim. Nefesim ve zamanı yaşama gücü. Daha az önce onun şükrüne vardım. Dedim ki: ‘Ya Rab, Sana şükürler olsun. Nefesinin farkında olmak kadar büyük bir mutluluk yok. Ve ben elimde Ney’e üflüyorum. Neyden sesler çıkıyor. Kaynak orası. Bütün kâinatın sırları orada. Bütün peygamberler, veliler, felsefeler onu anlatıyor. Nefesin farkına varmak, hayatın farkına varmak. Nefesin farkına vardı mı insan bir rahatlama oluyor. Etrafındaki sesleri duymaya başlıyor insan. Buzdolabından gelen ses, flüoresandan gelen ses. Sessiz oluverdi mi hemen sessizlikteki bir müzik var ya onu duyuyor insan. Zaten hayatın kendisi müzik. Ağzımızdan çıkan sözler bile bir müzikle çıkıyor. İlham kaynağım nefesim. Yaradana olan aşkımız.”
Çoğu kişinin “gürültü” diyerek duymak istemediği “ses”lere “mütefekkir bir müzisyen”in bakışı böyle.
Nefeslerimizin “Hu” dediğini de tesbit etmiş Tekbilek: “Nefesimizle Allah’ın ‘Hû’ ism-i şerifini söyleyerek çıkarttığımız ses tabii ki insanlara huzur verecektir. ‘Ney’in soyut mânâsı, nefesin farkına varabilmektir. Tek başına ‘kamış’ birşey ifade etmez. ‘Ney’in anlatmak istediği: Kamıştan ziyade bir ses var. Ve o sesi meydana getiren nefes var. ‘Sesim nefesim, içimdeki sesim, Sensin ya Rab!’ dedim birgün. Sesimi çıkarınca nefesimin de farkına vardım. Yani Ney’in soyut manası nefesin farkına varmaktır.” (www.turkishny.com, 12 Aralık 2012)
Tekbilek, “ney” ile ilişkisini de şöyle anlatmış: “Ney ile ‘Huu’ derken vücudumun farkına vardım ben. Aynanın karşısında üflüyorum bakıyorum. Elim, omuzum nasıl duruyor? ‘Seni anıp vücudumun 25 yerine ismini çaktım Ya Rab!’ dedim yine bir gün. Bütün eklemlerimde kollarımda, bacaklarımda, omurgamdaki eklemlere girdim. 25 tane yaptı. Çünkü ona ‘Huu’ dedikçe nefesinle haşir neşir oldukça... Bir de şey var. O da önemli. Düşünce. Bazen çalarken zevk alıyorum. Bazen alamıyorum. İnsan, ney çalarken bir şeyler düşünüyorsa işte o zaman zevk alamıyor. İki iş oluyor o zaman. Boş zihin olması gerekiyor. O an zihninden geçen şeyleri seyredeceksin, ama takılmayacaksın. Görüyorsun, ama katılmıyorsun ona. Namaz gibi eğilip kalkarken zihnin başka yerdeyse o namaz olmaz ki, onun gibi birşey bu da. Bir de ‘An’ duygusunun farkına varmak. Nefesin, ‘Huu’ derken ‘An’ın farkına varıyor. Zaman duygusunu daha başka algılıyorum artık. Hiç geleceğe gitmeden şu an ne yapabiliriz.”
Bu tefekküre, bu tesbitlere “Maşaallah” demekten başka ne yapabiliriz ki?
Tekbilek, “En büyük hayali”ni de şöyle özetlemiş: “Allah’tan tek istediğim şu anda bulunduğum konumdan uzaklaştırmasın. Kulluğumun idrakini arttırsın. Allah’ın azametini devamlı söyleyebilen bir ruh olmak. Hepimizin gayesi o farkındalığa varmak. Bu da kulluğumuzun idraki ile oluyor işte. Allah’ım, kulluğumuzun idrakine varmamızı nasip etsin. En büyük mertebe ona kul olmak. Tek hayalim o.”
Kulluğun idrakini arttırmak, Allah’ın azametini devamlı söyleyebilen bir ruh olmak, gayemizin farkına varmak, hepimizin gayesi olmalı. Ufkumuzun açılmasına vesile olan bu tesbitleri yaptığı için Tekbilek’e teşekkürler. Temennimiz, her sanatçının “en büyük Sanatçı”nın farkına varması...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi