Serdar Arseven

Serdar Arseven

M. Ali Birand’ın yetiştirdiği gazetecilerin dikkatine!..

M. Ali Birand’ın yetiştirdiği gazetecilerin dikkatine!..

 

Yazımıza şu spotla girelim:
 
 
“Diyarbakır’da PKK’lı cenazelerinin olduğu gün vefat etti Mehmet Ali Birand… ‘Tesadüf’ün böylesi!..”
 

 
O kadar izledik…
Mehmet Ali Birand’ın yetiştirdiği gazetecilerden biri olsun, ölüm sebebi hakkında en ufak bir şüphe dile getirmedi.
O günlerde de öyle olmuştu…
Ecevit’in bir “komplo ile karşı karşıya” olduğuna dair şüpheyi ilk biz dile getirmiştik taa o günlerde… 
Rahşan Hanım’a  “Kocanızı eve kapatın…İçeriye hemşire bile sokmayın!” tavsiyesinde bulunmuştuk…
Hiç unutmam; 
Rahşan Hanım da yazılarımızdaki uyarılar doğrultusunda kocasını eve çekince, “postallı medya”nın hedefi haline gelmişti!..
Bizim hedef gösterilmemiş olmamız ise üzerinde durmaya değmez bir mesele…
Hedef gösterilmek bizler için  sıradan vak’a yâni!..
 

 
Bugün de..
O çevreye “uyarı” olsun…
Şu “stent” işlerine bir kafa yorsunlar!..
“Stent’in tıkanma ihtimali” yüzde ya da binde kaçtır?..
Hatta milyonda kaçtır?
Bu konudaki bilimsel istatistikler nedir?.
 

 
Sokaktaki vatandaşın bile aklına geliyor:
Otopside yarar var, sıkı bir otopsi…
Öte yandan; hasta enfeksiyon kaptı mı kapmadı mı?..
NTV’nın sabah haberlerinde, bir “iltihap kapma” durumundan bahsedilmişti…
Sonraki bültenlere baktım, “iltihap”tan eser yok!..
 

 
Oğlu Umur Birand, “Aslında basit bir operasyondu.” diyor…
“Hiç beklenmedik bir şey olmuş!..”
 

 
Kurum olarak “Amerikan Hastanesi’nin kusurudur.” demiyorum…
Elbette böylesine önemli bir hastalarını iyileştirip göndermek isterlerdi…
Bildiğimiz kadarıyla iyi bir kurum bu Amerikan Hastanesi…
Sonra…
Bu işin öncesi de var; hastaneye gitmeden öncesi!..
Hastaneye gitmeden ne yedi ne içti?..
“Derin”lemesine bir incelemenin kime ne zararı var?
Sayın Ahmet Sever, Mehmet Ali Birand’ın yetiştirdiği gazetecilerden…
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile beraber çalışıyor…
Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Devlet Denetleme Kurulu’nun harekete geçirilmesi muvafık olmaz mı bu durumda?..
 

 
Diyarbakır’da PKK’lı cenazelerinin olduğu gün vefat etti Mehmet Ali Birand.
‘Tesadüf’ün böylesi.
 

 
Gazeteci dediğin “şüpheci” adamdır.
O  hassas dönemde Ecevit’in başına gelenlerden “şüphelenmeyenler”, bugün biraz uyanmış olsalar…
Bir yandan “Mehmet Ali Birand çok iyi bir gazeteciydi, bir gün bana şöyle fırça atmıştı, hiç unutmam promter karıştığında amma dili dolaşmıştı” gibi laflarıyla anı tazeleseler…
Diğer yandan da biraz düşünseler ve araştırsalar!..
 
BİR DE KANAL D’NİN YAPTIĞI!
 
Mehmet Ali Birand andıç mağduru bir gazeteci…
Bu bakımdan, Doğan medyasında görev yapan birçok gazeteciden farklı bir yerde.
Biz, “Allah amelince rahmet eylesin!” dedik…
Ve “mesleğine bağlılığından dolayı saygı duyduğumuzu” dile getirdik…
Mehmet Ali Birand’ın başında bulunduğu Kanal D ise olmadık işler yaptı…
Mehmet Ali Birand’ın bir görüntüsü…
“Ben namaz kılmam!” diyor…
Bunu Mehmet Ali Birand’ı sevmeyen kanallardan biri yapsa, hadi bir derece…
Kanal D’nin yapması çok tuhaf!..
Maksatları ne?..
Başka görüntü bulamadılar da, o görüntüyü mü koymak mecburiyetinde kaldılar!
“Mehmet Ali Birand aslında laikliğe çok bağlı bir insandı. Cemaat vesaire başka taraflara çekmesin!” mi demek istiyorlar acaba?
“Çok üzgünler de onun için ne yaptıklarını bilmiyorlar.” mı desek?
Neyse…
Biz tekrar “Amelince” Rahmet Dileyelim Mehmet Ali Birand’a.
Alman Hastanesi’nde başlayan ve Amerikan Hastanesi’nde son bulan bir ömür.
Ve toprağın altı…
Para da şöhret de buraya kadar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi