Faik Öztürk’ten acayip sözler!..
Ünlü şarkıcı Safiye Soyman ile raitingi yüksek bir ikili oluşturdular…
İyi geçiniyorlar; aralarındaki muhabbet düşman çatlatıyor…
Faik Öztürk, eğlence dünyasının renkli isimlerinden…
Onu özellikle Ankara Ticaret Odası’nın bazı etkinliklerinde görürüm…
Genellikle barların, meyhanelerin, affedersiniz “masaj salonlarının” yaşadıkları sıkıntılardan bahseder. Buraları işletenlerin dertlerini gündeme getirir!..
ATO’nun bu işlerden sorumlu meclis üyesi olarak, onların “taleplerini” dillendirir…
•
Faik Öztürk’ün mevzuu “eğlence işleri.”
İşinin gereği olarak neşelidir ya da neşeli görünmeye çalışır.
Geçen gün baktım; hayli sıkıntılı bir hali vardı.
“Ne oldu Faik Bey, Safiye Hanım’la tartışınız galiba!” diye takıldım.
“Allah ağzımızın tadını bozmasın!” dedi.
Ve ekledi:
“Safiye Hanım benim neşe kaynağım…Canım sıkılıyor o doğru… Cemaat’ten olduğunu söyleyen bir arkadaş var, o canımı sıkıyor!”
•
Haydaaa… Faik Öztürk, bambaşka bir dünyanın insanı.
Cemaat’ten ona ne?..
Oraya mensup olduğunu söyleyen bir “adam”la ne gibi bir derdi var?..
Cemaat’tekiler meyhaneye, masaj salonuna gitmez, Faik Öztürk de Cemaat’e…
•
Ben düşünürken Faik Öztürk devam etti:
“Yirmi yıldır bu âlemin içindeyim. Bar, meyhane, pavyon, masaj salonu vesaire… Serdar Bey; sizin böyle yerlere çok kızdığınızı biliyorum, ama bu da bir sosyal olgu. Koca bir eğlence sektörü var, bu sektörde çalışan milyonlarca insan, devlete milyarlarca dolarlık vergi, sigorta primi… İsteyen özgürce içiyor, eğleniyor… Hiçbir kısıtlama yok. Madem bu sosyal bir olgu ve eğlence mekânlarının devlete karşı birtakım yükümlükleri ve birtakım beklentileri var…
O takdirde birileri de temsilcisi olacak onların. Biz de ATO’da onları temsil ediyoruz…”
Takıldık bir meseleye!..
“Faik Bey, bunlarla bizim ne işimiz olur? Cemaat’i niye bulaştırıyorsunuz bu mevzulara?..”
Dedi ki:
“Hayır kardeşim, Cemaat’i bulaştıran ben değilim. Aksine, Cemaat’in ismini bu işlerden uzak tutmaya çalışıyorum... Cemaat’ten görünen birileri, eğlence işlerine girmeye uğraşıyor… Ben buna karşıyım. Hocaefendi’yi çok severim. Allah ondan razı olsun... Birçok eksiği olan bir kul isek de nankör değiliz. Gülen Hocaefendi, dünyanın dört bir yanında Türk bayrağı göstermiştir. Eğitim dünyamıza yepyeni vizyonlar, ufuklar kazandırmıştır. Eğitimde kalitenin simgesi olmuştur. Çok mübarek bir insandır. Allah nasip ederse, kendisini bir ziyaret etmek ve ellerinden öpmek isterim. Herkes Hocaefendi’nin kıymetini bilmelidir.”
•
Dinle dinle…
Mesele ne?..
Şu:
Ankara Ticaret Odası’nda seçim zamanı…
Meclis üyeliği için mücadele var… Bar, meyhane, pavyon, masaj salonu işlerine bakan alanda bugüne kadar tek hâkim olarak dikkat çeken Faik Öztürk’e rakip çıkmış!..
Faik Öztürk’ün iddiasına göre bu rakip kendisini “Cemaat mensubu” olarak tanıtıyor…
•
Anlamadığımız işler…
Meclis üyesi olsan ne, olmasan ne?..
Mesele bu değil…
Mesele… Cemaat’in bu tür olumsuz işlere bulaştırılmaması…
Birileri, Cemaat’ten bahsededursun, Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin elbette bu işlerden haberi yoktur.
Faik Öztürk bir iddiayla öne çıkıyor…
Bununla da yetinmeyip, “Önümüzdeki hafta sonuna kadar beklediğim tavır gerçekleşmezse, Cemaat’in ismini kullanarak öne çıkmaya çalışan kişiyi kamuoyuna ifşa edeceğim” diyor.
Söyledikleri ilginç:
“Ben bara, meyhaneye giderim. Orada (Allah affetsin, Allah bu yoldan dönmeyi nasip etsin- S.A.) içerim… Ya Cemaat’ten biri ne yapar?.. Cemaat’ten biri pavyonda ne yapar? Masaj salonunda ne yapar?.. Diyelim ki oralarda su istedi… O suyun konulacağı bardaktan, bir-iki saat evvel garanti içki içilmiştir!.. Ben kimsenin alanına girmiyorum, ama eğlence dünyası ile en ufak bir teması olmayan bir kişi de, ‘Cemaat’ diyerek bizim alanımıza girmesin. Benim karşıma barlardan, meyhanelerden, masaj salonlarından anlayan biri çıksın!..”
Faik Öztürk acayip konulara giriyor…
Kendisine; “Merak etmeyin, Cemaat o türden işlere tenezzül etmez. Cemaat o dediğiniz çirkin mekânlara yaklaşmaz. Onların işi eğitimle, ticaretle… Siyasetle işleri olsa bile, o işlerin yolu sizin oralardan geçmez… Rahat olun!.. Alanınızda rakibiniz yok!..” dedim.
•
“Bakalım” karşılığını verdi:
“Hafta sonuna kadar bekleyelim de!..”
•
Ne diyelim Sayın Faik Öztürk…
Allah sizi o tür mekânlardan kurtarsın.
•
Oralara takılanın ayağı kayar!..