Sigortacılar, bankacılar iktidarı suçluyor, olan vatandaşa oluyor!..
Yazacaklarımızın “düzgün çalışan” şirketleri ilgilendirmediğini belirterek başlayalım..
•
“Vatandaşın ortalama olarak 300 lira ödediği zorunlu trafik sigortasını, bin küsur liraya çıkardılar.”
“Sigorta şirketlerinin taksilerden 3-4 bin, minibüslerden 7-8 bin liralara kadar prim istemesi tepkiye sebep oldu. Yaklaşık 12,5 milyon ilgilendiren bu sorun haklı bir isyana yol açtı.”
Bu tür haberleri okudunuz…
Kazıklanıp duruyoruz!..
Araştırdım; bazı sigortacılar vatandaşa atılan kazıktan dolayı iktidarı suçluyor.
İktidar ise durumu bazı sigortacıların fahiş kazanç arzularına bağlıyor.
•
Sigortacı, iktidarın son birkaç yılda çıkarttığı yasaları adres gösteriyor.
Bir de, “Çok hasar bedeli ödüyoruz. Bundan dolayı da zarar ediyoruz…” filan.
Sistem şeffaf değil ki gerçekleri bilelim.
Bazılarının “kasko” için ödediklerini buraya ödenmiş gibi göstermedikleri ne malûm?
Operasyonel giderleri, yönetim giderlerini “zorunlu sigorta”ya kaydırmadıkları ne malûm.
Sigorta şirketlerinin zorunlu sigorta kapsamında ödedikleri ne kadar?..
Yazı girişinde bahsettiğimiz fahiş zamları zaruri kılacak ne gibi haklı sebepleri var?
•
İktidar bu işe el atmalı…
Vatandaşı bu kazıktan kurtarmalı.
Deniyor ki; “Sigorta şirketleri inanılmaz kârlara imza atıyor. Gözleri doymak bilmiyor, her türlü bahaneyi yeni bir kazık için kullanıyor.”
İddialar doğru mu?
İktidar, çarkını zaten zorlukla döndüren vatandaşın üzerindeki “fahiş” yükün azaltılması için birtakım düzenlemeler yapamaz mı?
Sigorta şirketleri, iki yıl önce çıkartılan bir yasa ile trafik kazalarında sağlık giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanmasına karar verildiğini, sigorta şirketlerine de trafik sigortası primlerinin yüzde 10’unu SGK’ya devretme zorunluluğu getirildiğini söylüyor.
Bu şirketler bu uygulamadan dolayı 2012’de SGK’ya 300 milyon TL aktardıklarını öne sürüyor.
Şirketler fahiş zamlar yapmakta mazur olduklarını bu tür laflarla izah etmeye çalışırken, iktidarın sağlık giderlerinin SGK tarafından ödenmesini öngören hizmeti de gürültüye gidiyor.
Sigorta şirketleri gerçekten de sıkıntıda mı?..
Yoksa yalan mı söylüyorlar!..
•
Ya arkadaş; bazı işler iyi gidiyor güzel gidiyor da…
Maliyetler katlanılır gibi değil.
Sigorta şirketleri bir yana, bazı bankaların kurdukları tezgahları da yazıyoruz zaman zaman.
Mesela şu meseleler:
Genel Müdürlüklerde, oturup hesap yapıyor banka genel müdürleri, genel müdür yardımcıları filan..
Diyorlar ki...
Bizim şu kategoride 180 bin müşterimiz var.
Bunlara, her ay şu ad altında şu kadar bindirsek... Bunların yüzde 10’u “kıllık” yapıp hakkının peşine düşse... Geriye 162 bin kişi kalır. Yap, çarpma işlemini şu kadar trilyon lira... Hiç yoktan, aynen kasaya!..
•
Kredi kartlarına yapılan bindirmeler mesela...
Bakıyorsunuz ya da çoğu zaman bakmıyorsunuz, hesabınıza 30-40 lira filan bindirmişler.
Farkına varmazsınız banka için mesele yok.
Varırsanız...
Ya işin peşine düşersiniz ya da işiniz çoktur, ihmalcisinizdir filan, uğraşmazsınız...
Uğraşacak olursanız, soluğu banka şubesinde alırsınız...
Size derler ki, “Bir dilekçe yazıp, kesintiye itiraz edebilirsiniz...”
Dilekçe yazmak ya da yazdırmak zorunuza gitmezse, şubeye teslim edersiniz...
Banka için kârlı bir müşteri iseniz ve harcamalarınız bankanın belirlediği limitin üstündeyse -belki- bu kazıktan muaf tutulursunuz...
Değilse...
Size “Puantajınızın” filan yetersiz olduğu bildirilir...
Ortalığı ayağa kaldırmayı göze alırsanız, sizi BDDK’ya şikayet edeceğim diye bağırıp, oradaki bütün personeli ve müşterileri rahatsız ederseniz...
Bir ihtimal kesinti iptal edilir.
Bunu yapmazsanız, kazığı yemiş halde çıkar gidersiniz!..
•
Vatandaş garibim; ne denirse ödeyecek…
Parayı kazanan iktidar değil, vatandaş zaten kayıpta…
Birileri ise vurdukça vuruyor.
Bu gidişten iki kesim zarar görür; vatandaş ve o vatandaşın büyük teveccüh gösterdiği iktidar.
•
Türkiye’ye her ikisi de çok lazım!..
Gidin lütfen şu adamların üzerine!