Serdar Arseven

Serdar Arseven

Göçmeselerdi göçerdik!..

Göçmeselerdi göçerdik!..

Bakanımız Nihat Ergün, “göçüp geri dönen” vatandaşlarımızın “yetişmiş insan gücü” sıkıntımıza ilaç gibi geldiğini ifade ediyor.
Evet…
O sütü bozuk 28 Şubat sürecinde mecburen “göç” eden beyinlerimizin önemli bölümü dönüş yaptı.
Şimdilerde yükün önemli bir bölümünü onlar çekiyor.
Sosyoloji Profesörü Yasin Aktay kardeşimiz ile sohbet ediyorduk…
Mealen dedi ki;
“İngiltere’ye, Avusturya’ya, Avustralya’ya göç edenler, oralarda çok iyi eğitim aldılar ve Türkiye’ye döndüler.
Bilhassa Malezya örneği ilginç, dönenler son derece çalışkan, birikimli insanlar.
Zamanında antidemokratik uygulamalardan dolayı yurt dışına gitmek mecburiyetinde kalanlar, şimdi beyin gücümüzün önemli bir bölümünü oluşturuyor. Beyin göçü oldu beyin gücü.”
Doğru.
Eğitim sisteminin oturduğu ülkelere “bilenmiş” olarak giden gençlerimiz,  hayatın zorlukları ile mücadeleye çok daha hazır bir şekilde dönüyorlar ülkelerine.
“Lisan” bilmenin hâli başka;  “Bir lisan bir insan” en güzel klişelerimizden…
İnsanın ufku kelimeleriyle sınırlı…
Kendi dilinde ve başka dillerde öğreneceğin her yeni “sahih” kelime, ufkunu biraz daha açıyor.
 Türkiye’de de eğitim görmüş Muhammed adlı bir Kenyalı arkadaşım var.
Aile yapılarını anlattı…
Babası, ‘anneleri’ ve yedi kardeşi…
Hâfız babası, Kur’an-ı Kerim’i hanımlarına ve en büyük çocuklarına öğretmiş…
Çocuklar da kardeşlerine…
Arapça, İngilizce, Swahili Dili, Amharca biliyorlar;
Muhammed bir de Türkçe öğrendi, yetmedi iki kardeşini Türkiye’de okutup Türkçe öğrenmelerine vesile oldu.
Adama bakıyorum;  zehir gibi bir beyin, müthiş bir hafıza, analiz yeteneği.
Türkiye’de bir yıl kaldı, siyaset dünyamızı derinlemesine öğrendi
Düşünebiliyor musunuz; “Muhterem Oğuzhan Asiltürk’ün nasıl bir insan olduğunu” bile sordu!
Sadece, Erdoğan, Gül, Davutoğlu, Arınç gibi popüler siyasetçileri değil;
Kemal Kılıçdaroğlu’nu bile tanıyor!..
Muhammed şimdi Kenya’da, Türkiye’den oraya mal getirtiyor, yüzdesini alıyor!..
Yüz çeşit ticari işinden biri de bu!..
¥
Muhammed Türkiye’ye geldiğinde 19 yaşındaydı, şimdi 26, 27 filandır.
Biz, o yaşlardaki “çocuğun” elinden tutuyoruz hâlâ.
Kaçımız, çocuğuna –bizzat- Kur’an-ı Kerim eğitimi vermiştir?..
Kaç dil biliyoruz ve kaçar kelimeyle konuşuyoruz?..
Ayda kaç kitap okuyoruz?..
Ne kadar üretiyor ve bunun karşılığı olarak ne kadar tüketiyoruz?..
¥
Türkiye’den göçüp geri dönenler, “Hanya’yı Konya’yı görmüş” ve hayli de birikim sağlamış bireyler olarak “Beyin Gücümüzü” oluşturuyorlar…
Burada kalanlar ise…
Orada büyük sıkıntı var işte…
Varsa yoksa devlet işi, varsa yoksa tatili ve kazancı bol, zahmeti az bir iş…
¥
Sadece devlet değil aslında, devlet içinde devletçikler var.
Oğlan ya da kız, dayamış bir yerini patrona, şu veya bu gruba, şu oluşama…
Kimi hemşehricilik, kimi kulüpçülük, kimi şu’culuk, kimi bu’culuk…
Herkes Devlet’e kapak atmanın derdinde ya da devlet içindeki devletçiklere!..
¥
Bakanımız Nihat Ergün, meslektaş Perihan Çakıroğlu’na “Beyin Göçümüz Beyin Gücümüz Oldu!” demiş…
Onlar “göçmese”  biz tam manasıyla “göçmüş” olacaktık anlaşılan!..
¥
Amma da  “evsafsız” bir eğitim sistemi bu!..
Devlete veya devletçiklere adam yetiştirmekten başka işi yok mu, ne!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi