Gerçeği Görmek
Bir zamanlar başımızda bir İslam devleti vardı. Sonra bu zayıfladı ve yıkıldı. “Neden yıkıldı?” sorusunun bahsi uzundur. Biz soruyu şöyle soralım: “Bu yıkılışta acaba Müslümanların vebali/sorumluluğu yok mudur?
İkinci bir soru: “Yeniden bir diriliş ve İslamî yönetime geçiş olacaksa acaba bu, devletimizi yıkan veballerden arınmadan gerçekleşebilir mi?”
Son soru: “Müslümanlara kin ve nefret duyarak, onların liderlerini ve cemaatlerini velev ki kusurları olsa bile aşağılayarak, devlet kuracak kaliteye, kadroya ve kitleye ulaşabilir miyiz?” ya da şöyle soralım: “Hakaret ederek ve aşağılayarak insanları etrafımıza toplayabilir, İslam’ı tebliğ edebilir, etkin bir insan gücüne erişebilir miyiz?”
Son zamanlarda dikkatlerden kaçtığını zannettiğimiz bir mesele daha vardır. Acluni, "İnsanlar, idarecilerinin dini (yaşam biçimi) üzeredirler." Sözünü nakleder. Belki hadis değil, ama hikmetli bir sözdür. Daha başka rivayetler de aktarır Aclunî bu minvalde. Mesela, Fudayl b. İyaz şöyle söylemiştir: "Eğer benim kabul olunacak bir duam olsaydı, onu sultanlar için daha müstehak görürdüm. Çünkü toplumun düzelmesi onların düzelmesi, bozulması da onların bozulması iledir.”
Taberânî’nin “Kebîr” ve “Evsat”ında Ebu Ümame’den “merfuan” rivayet ettiği hadis bu konuyu destekler: “İdarecilerinize, önderlerinize sövmeyin, onların iyiliğine, ıslahına dua edin. Çünkü onların salahı, iyiliği, sizin ıslahınızdır, iyiliğinizdir.”
Beyhakî de Ka’bu’l Ahbar’dan şunu aktarır: “Her zamanın bir idarecisi vardır. Allah (Azze Ve Celle) onu halkın kalbi doğrultusunda gönderir. Onlar hakkında iyilik dilerse, onlara iyi bir idareci gönderir. Onlar hakkında yaptıkları yüzünden helak ve azap dilerse, onlara içlerinden bir azgını, bir şımarığı gönderir.”
Kasım b. Muhaymara da şöyle demiştir: “Sizin zamanınız, sultanınızdır. Sultanınız iyi olursa, zamanınız iyi olur, sultanınız bozuk olursa, zamanınız fesat ve bozuk olur.”
Bunları yazarken kimilerinin “bozuk düzenin sahiplerini temize çıkarmak sana mı kaldı? Düzen İslam olmadıktan sonra AKP ile CHP’nin, Tayyip ile Kılıçdaroğlu’nun hiç farkı yoktur” dediklerini duyar gibiyim. “Bizim derdimizin davamızın partiler ve kişiler olmadığını en iyi anlayacak olanlar” diye düşünmemiz gerekenler ile düştüğümüz çıkmaza bakınız!
Kim ne derse desin, biz yüce hakikatleri ve edinmemiz gereken edebi ve erdemi yazmaya devam edelim: Allah (Azze Ve Celle) şöyle buyurur: “İşte böylece işledikleri günahlardan ötürü zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmının peşine takarız.”(En’am 129)
M. Ali Sabunî bu ayetin tefsirinde şunları yazıyor: “İnsanlarla cinleri, birbirlerinden faydalandırdığımız gibi, işledikleri masiyetler ve kazandıkları günahlar yüzünden zalimleri de birbirlerine musallat kılarız.” Kurtûbî şöyle der: “Bu, zalime karşı bir tehdit ifade eder. Eğer zulmünden vazgeçmezse, Allah (Azze Ve Celle) onun başına başka bir zalimi musallat kılar.”
İbn Abbas da şöyle der: “Allah (Azze Ve Celle) bir kavimden razı olursa, onların başına en hayırlılarını getirir. Bir kavme de kızarsa, onların başına en şerlilerini getirir.”
Malik b. Dinar’ın şöyle dediği rivayet olunur:” Bazı felsefe kitaplarında yüce Allah (Azze Ve Celle)’ın şöyle dediğini okudum: “Ben Allah’ım! Ben yöneticilerin sahibiyim. Yöneticilerin kalbi benim elimdedir. Kim bana itaat ederse, yöneticileri onlar için bir rahmet yaparım. Kim de bana isyan ederse, yöneticileri onlar için bir azap ve ceza yaparım. Boşuna onlara sövmekle meşgul olmayın. Fakat bana tevbe edin ki, onları size merhametli kılayım.”
Bireylerin üzerinde doğrudan etkili olan siyaset ve siyasilerin saltanatla gelen bozulmalarının başında, içki, kumar, zina, rüşvet, adam öldürme, faiz, ğayr-ı meşru oyun ve eğlenceler, uyuşturucu kullanma, haksız kazanç, israf, hırsızlık, yol kesicilik vb. haram ve günahların maalesef cemiyette yaygınlaşması olmuştur. Bu ise toplumun değişimi demektir. Bunun sonucu ise, Allah (Azze ve Celle)’ın değişim kanunu olarak, o doğrultuda Allah (Azze ve Celle)’ın da o toplumu değiştirmesi demektir. İyilikse iyiliğe, kötülükse kötülüğe doğru…
İyiliğe doğru değişim mi istiyoruz? İyi olmamızdan başka çaresi yoktur.
Öyleyse başkalarını tenkitle vakit tüketmenin beş paralık değeri yoktur.İş yapacak olanlar iyi olmaya baksınlar.
Bir de saygılı ve mütevazı olmak lazımdır.
Nedir o sanki İslam davasını ilk defa ve sadece kendileri ve cemaatleri yüklenmiş havasında gurur ve kibirli poz verip başka hizmet edenleri hiç görmemeler?
Beyler, İslam gönderileli binbeşyüz seneyi geçti, sizin yaşınız kaç?
Cahilliğin bu kadarına da pes doğrusu…