Din Büyüklerinin ve Müslümanların Dikkatlerine 12 Maddelik Islah Projesi
MüSLüMANLAR çok bölünmüş, parçalanmış, birbirinden kopuk fırkalara ayrılmış vaziyette. üstelik akıllar da çok karışık... Bu kötü değil, çok kötü durumu düzeltmek için çareler, çözümler aramak gerek. Bendeniz, çok nâçiz ve zaif bir Müslüman olarak şu çare/çözümleri teklif ediyorum. Lütfen bazı kardeşlerimiz “Sen kim oluyorsun?.. Senin ne haddine!..” gibi peşin itirazları bıraksınlar da bu önemli konuyu lütfen teemmül ve müzakere etsinler.
Aşağıdaki ıslah (fesadı önleyip iyileştirme) tekliflerini öncelikle ümmet-i Muhammed’in başını çeken temsilci zatların dikkatlerine hürmetle arz ederim:
1’inci madde: öncelikle itikad konusundaki fesadı, bid’atleri, kafa karışıklığını önlemek için bütün Müslümanların Kur’ân’a, Sünnete, icmâ-i ümmete dayalı Ehl-i Sünnet ve Cemaat itikadını kabul etmeleri, Eş’arî ve Mâturidî hazretlerini itikatta imam olarak tanımaları gerekir. Bu dediğim yapılırsa zararlı tartışmalar, münakaşalar, çekişmeler yüzde 99 ortadan kalkacaktır.
2. Amelî işlere, ibadetlere, muamelata, füruata ait meselelerde ve konularda Müslümanlar hak ve doğru mezheplerden (Hanefî, Mâlikî, Şafiî, Hanbelî) birini bütünüyle kabul etmeli ve bilhassa ibadetlerde bunun hükümlerine aynen uymalıdır. Mezhepsizlik ve telfik-i mezahib bâtıl ve zararlıdır.
3. Bütün Müslümanlar “ümmet-i Muhammed” (sallallahu aleyhi ve sellem) adındaki çok mübarek, çok muazzez, çok ulvî, çok feyizli, çok bereketli, çok kudsî bir topluluğun üyesi olduklarının şuurunda/bilincinde olmalıdır. Bu şuur olmadan şu veya bu cemaate, hizbe, fırkaya, gruba mensup olmanın asabiyeti (taassubu) hayır değil, şer getirir.
4. ümmet şuuruna sahip olmak şartıyla Müslümanlar “çeşitlilik içinde sarsılmaz bir birlik” oluşturduklarını bilmeli ve fitne fesat çıkartacak sözlerden, yazılardan, hareketlerden, tavırlardan, beyanlardan kaçınmalıdır. çeşitlilik ancak bu şekilde rahmet olur. Olumlu çeşitlilikler zenginliktir, rahmettir, güçtür. Olumsuz tefrika ise azaptır.
5. Bütün Müslümanlar, İslâm’ın ana değer ve kurumlarında sımsıkı birleşmiş olmalıdır. Mesela beş vakit namaz ve erkeklerin bu namazları cemaatle kılmaları konusunda... Zekât konusunda... Emr bi’l-mâruf ve nehy ‘ani’l-münker konusunda... Namaz ve cemaat konusunda gevşekliğe, tehâvüne (hafife almaya), ihmale asla müsamaha edilmemelidir (hoşgörülmemelidir).
6. Cemaatin, tarikatin, hizip ve fırkanın İslâm diniyle özdeşleştirilmesinin çok yanlış olduğunu bütün Müslümanlar kabul etmeli ve bütünün parçaya sığdırılması mantıksızlığına ve çılgınlığına kesinlikle karşı çıkılmalıdır.
7. Kur’an-ı Kerim’deki “Hiç şüphe yok ki, bütün mü’minler kardeştir” düsturu can u gönülden kabul edilmeli ve meşreb, görüş, fikir ayrılıkları yüzünden mü’minler birbirlerine düşman olmamalıdır. Mü’minlerin şeytanî, nefsânî sebeplerle birbirlerine düşman olmaları, birbirleriyle kardeşlik bağlarını kopartmaları çok büyük bir günahtır ve azaba sebebiyet verir. İlim ve kalem sahibi Müslümanlar bazı konularda tartışma yapmak ihtiyacını duyarlarsa bunu kardeşçe, insaflı, efendice yapmalıdır. Düşmanca değil!..
8. Bütün Müslümanlar her türlü din sömürüsüne karşı olmalıdır. Hiçbir Müslüman alçak ve sefil din sömürücülerine yardım etmemeli, onları desteklememelidir.
9. Müslümanlar, birtakım insî ve cinnî şeytanlar tarafından uydurulan bazı fetva ve ruhsatları asla kabul etmemeli ve bunlara karşı uyanık olmalıdır. Bu fetva ve ruhsatlardan birkaç örnek veriyorum: (a) Bozuk düzenlerde bozuk işler yapılır, meselâ devletin ve belediyelerin bütçeleri hortumlanır... (b) Bozuk düzenlerde faiz/riba yenilir... (c) Bozuk düzenlerde haram yenilir... bunları ortaya atan ve bunlarla amel edenler İslâm’a ve ümmet’e hizmet etmiyorlar, aksine bir sürü hezimete ve yıkıma sebep oluyorlar.
10. Bütün Müslümanlar, birtakım ruhbanların, din baronlarının, müteşeyyihlerin, müteseyyidlerin erbab (rabler) haline getirilip putlaştırılmasının çok büyük bir günah olduğunda, şirk olduğunda ittifak etmeli ve böyle kötülüklere karşı uyanık bulunmalı, böyle yapanlara gereken öğüdü vermelidir. Gerçek/icazetli alimler, gerçek/icazetli şeyhler, gerçek mücahidler, gerçek hizmetkarlar elbette sevilir sayılır ama onlar kesinlikle erbab haline getirilemez, putlaştırılamaz. Yüce Kur’an’ın emri böyledir.
11. Bütün Müslümanlar kendi hocalarına, şeyhlerine, büyüklerine, reislerine nasıl hürmet ediyorlarsa; öteki alimlere, şeyhlere, büyüklere de hürmet etmeli, onlara saygısızlık yapmamalıdır. Ancak büyük olmanın şartları vardır: Sahih itikat sahibi olacak, beş vakit namazı kılacak, Şeriat/fıkıh ahkamına bağlı olacak, icazetli olacak, muhlis olacak, fâsık-i mütecâhir olmayacak.
12. Müslümanlar içinde uyarma, nasihat etme, tenkit etme yeteneğine sahip olanların, bunu isim vererek, tahkir ederek, teşhir ederek düşmanca ve agresif bir üslupla yapmalarının doğru olmadığı hususunda herkes ittifak halinde olmalıdır. İlle isim vermek gerekiyorsa mutlaka nezaketle, rıfk ile, kibar bir şekilde, kardeşçe, hilm ile, mürüvvetli bir üslupla yapılmalıdır. Kırıcı, ezici şekilde değil.
Bendeniz şu anda 12 madde yazdım. Bu listeye daha birçok madde eklenebilir.
Muhterem büyüklere ve sevgili din kardeşlerime hürmetle arz ederim.