Erdoğan bir bıraksa!..
Birlik ve beraberliği tesis etmeye her zamankinden çok ihtiyaç duyduğumuzun altını çizmek isterim.
Her zamankinden çok!..
Şakası yok; Cilvegözü sınır kapısındaki çok ölümlü terör saldırısı, her türlü tezgaha karşı ne denli savunmasız olduğumuzu gösterdi.
İki ülke arasındaki uzun sınır boyundaki bütün kapılarımız birer tehdit unsuru; Esad ve ne idüğü belirsiz diğer terör unsurlarının her türlü tezgahına karşı tek başınayız!..
Mezhepçilik berbat bir hastalık ve bizde bu hastalığa yakalanmaya mütemâyil bir damar var!
Başbakan Erdoğan “Siyasi hayatımın biteceğini de bilsem, öleceğimi de bilsem bu zehri içerim. Yeter ki terör bitsin!” derken ne kadar kritik bir noktada bulunduğumuzun altını çizmiş oluyor…
Dün ele aldıkları Yargı Paketi’nde “zehir zemberek” maddeler var…
Birçok KCK’lıya tahliye yolu açılacak, büyük risk.
Başbakan’ın darbe mahkûmu eski generali hastanede ziyaret etmesi de “uzlaşma” adına katlandığı bir fedakârlık.
•
Erdoğan’ın fedakarlıkları başka alanlarda daha rahat hareket etmesini sağlayabilir…
Memur Sen’in “Kamuda başörtüsüne özgürlük için 10 milyon imza!” kampanyası bütün hızıyla devam ediyor…
“Bir ay içinde inşallah 10 milyon imza tamam!” diyen Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, bu sayının meselenin çözümünü sağlamaya yeteceğini belirtiyor…
Görünen o ki, bu konuda da önemli adımlar atılacak.
Bir yandan tutuklu bulunan KCK’lıların diğer yandan da “ergenekoncuların” önemli bölümünün serbest kalmalarına sebep olacak açılımlar…
Öte taraftan da özgürlük adımları…
Yükselen değerler ne oluyor bu durumda?..
Açık:
Uzlaşma!..
Çözüm!..
•
Evet, böyle, çatışa çatışa nereye kadar?..
Sayın Başbakan, Kayseri’de bir araya geldiği dostlarına kangren haline gelmeye yüz tutmuş bazı problemleri çözmek için “cesur” adımlar atmaktan başka bir çare olmadığını söyledi.
Bu adımlardan biri ve en önemlisi, Başkanlık sistemine geçiş!..
Mevcut sistemle hiçbir meseleyi çözemezsiniz…
Bu sistemin gideceği yer belli; üç sene, beş sene sonra kesinlikle koalisyon!..
•
Sistem değişikliğinin gerçekleşebilmesi için gerilimin düşürülmesi şart.
Bunu ben de canı gönülden arzu ediyorum…
Gerilim, aklı ortadan kaldırıyor…
Vatandaşın gerçek problemleri yerine olmadık mevzularla ilgilenirken buluyorsunuz kendinizi…
Son bir aylık süreçte, sigorta şirketi ve banka kazıklarına, kredi kartı oyunlarına, meslek örgütlerinin zorunlu aidatlarına ilişkin yazılar kaleme aldık, her biri acayip ilgi gördü…
Vatandaş kısır tartışmalar yerine gerçeklere dikkat çekmemizi, dertleriyle ilgilenmemizi istiyor.
Bunu yapabiliyor muyuz?
Bu memlekette bir ay boyunca “Sayın Erdoğan Sayın Baykal’ı ziyaret ederken odada kamera olsun mu olmasın mı?” meselesini tartıştık!..
Ne kaldı bugüne o tartışmalardan?..
Unuttuk bile, değil mi?
•
Milletçe hızla değişen “balon” gündem maddelerinden yorulduk; artık her konuştuğumuz çözüme dönük olsun istiyoruz…
Bitmez tükenmez gerilimler, kısır tartışmalar, günü atlatmaya matuf açıklamalar bıktırdı hepimizi…
Sayın Erdoğan da bıktı; kesin olarak gördüğü şu ki, meseleleri ‘kan davası’na dönüşmeden çözmek, kan davasına dönüşmüş davaları da bir şekilde “bitirmek” şart.
Yoksa, nesiller gidiyor, yıllar ve milyar dolarlar gidiyor…
Sayın Erdoğan’ın üçüncü dönemi…
Dahildeki ve hariçteki bazılarının “şeytanî arzuları” gerçekleşir de Sayın Erdoğan devre dışında kalırsa, bu işleri toparlamak çok çok zor olur…
Koalisyonlar ve Yunanistan krizinin besbeteri…
•
Olmaz ya, oldu diyelim…
Başbakan Erdoğan, bugün kameralar karşısına geçse…
Ve…
“Ben bu işi bırakıyorum… Siyaset buraya kadar!” dese…
•
Onun kenara çekildiği bir Türkiye’nin nereye gideceğini düşünebiliyor musunuz?..
•
Düşünemeyenler saldırmasın!..