Cennet Mekan II. Abdülhamid Han
Abdülhamid Han’a “Cennet mekan” demek çok hoş.
Nasıl Osmanlı düşmanlarının hoşuna “Kızıl Sultan” demek gidiyorsa, benim de; “Cennet mekan” demek hoşuma gidiyor.
Şu düşüncemi her fırsatta dile getiriyorum.
“Dünya devletleri ve milletleri içerisinde, kendi gerçek tarihini şarampole yuvarlayıp üstünü örten ne bir devlet ne de o devleti idare eden zihniyet bulamazsınız.”
Bugüne kadar Abdülhamid Han’ın; kimliği, kişiliği, devlet idaresi, ne yazık ki Müslüman duyarlılığına sahip bazı insanların da kafasında netleşmiş değildir.
Nasıl ve nedense, Abdülhamid ile ilgili tüm gerçekler günyüzüne çıkmasına rağmen, hâlâ Abdülhamid düşmanlarının dümen suyuna gidilmekte.
¥
Çok kısa bir Abdülhamid devri panoraması çizmek istiyorum.
Abdülhamid Han tahta geçtiğinde, Osmanlı coğrafyasının içi ve dışı fitne kazanı gibi kaynıyordu.
Abdülhamid, düşmanlarının dışında bütün aklıselim sahibi insanlara göre; bir zeka, deha ve tedbir insanıydı.
Tedbirini vehim olarak değerlendirenler, Abdülhamid’in neredeyse yatak odasına kadar giren suikastçıları görmezden gelmekteydiler.
Devlet-i Ali Osmani’nin başında öyle bir kazan kaynıyordu ki, devleti ve milleti 33 dakikada bitirecek bir kazandı.
Bir taraftan Tunus ve Cezayir patlamaya hazırdı. Fransızlar, İtalyanlar her yerde fitne çıkarıyor ve Müslüman ahaliyi kezzaplıyorlardı.
Mısır başlı başına fokurdayan ateş çemberiydi. Suudi Arabistan ve Ortadoğu’yu İngilizler hallaç pamuğu gibi savurmaktaydı.
Balkanlar bir yanardağ gibi kaynamakta ve çevresini kavurmaktaydı. Bulgarlar, Slavlar ve Ruslar, yangını sürekli büyütmek için körük vazifesi yapmaktaydılar.
İçerideki ve dışarıdaki Osmanlı düşmanları iş birliği etmiş, devletin üzerine çökerek sürekli tahribat halindeydiler.
İstanbul başta olmak üzere Anadolu’nun her yanındaki Ermeniler ve diğer azınlıklar, batılılardan aldıkları güçle, kin ve öfkeleriyle hiç beklenmedik yerlerde kusmaktaydılar.
Müslümanı Müslümana düşman etmişlerdi. Bütün hazırlıklar; “Birinci Dünya Savaşı” için yapılmaktaydı.
Ve işte böyle bir cehennemi ortamda, Cennet mekan Abdülhamid Han, devletin başına geçmişti. Bu yükü ondan başka kim taşıyabilirdi?
Düşman katli göze almıştı ve kendilerini ikaz edecek herkesi safdışı bırakmışlardı.
¥
O Abdulhamid ki, amcası Abdülaziz’in katilleri Mithat Paşa ve adamlarını mahkeme idama mahkûm ettiği halde idama karşı olması sebebiyle katillerin idamını müebbete çevrilmesini sağlamıştı.
Şimdi bu insan mı istibdatçıdır? Abdülhamid Han’ın yerinde kim olsa onun aldığı tedbirleri almaz mıydı?
Abdülhamid dönemini kasteden bir bilgenin şu sözü ne demek istediğimizi özetlemektedir:
-“Zayıf istibdata razı olmayanlar, Osmanlı yıkıldıktan sonra daha büyük istibdata düçar oldular.”
Sözü özü; Abdülhamid’e ilk defa Fransızlar; “Le sultan ruj” (Kızıl Sultan) demişler, Ermeniler de yaymış, bizdeki hainler de bu iftiraya sahip çıkmışlardır. Ruhu için el-Fatiha.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.