Hem kanunsuz, hem de keyfî...
Dünya âlemin bildiği bir gerçek, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın Bakanlar Kurulu’na sunduğu bir raporla yeniden tescillendi. Bakanlar Kurulu’na sunulan raporda, ülkemizde devam eden “memura (da) başörtüsü yasağı”nın yönetmelikle düzenlendiği ve Fransa hariç diğer 26 AB ülkesinde devlet memurları için herhangi bir kılık-kıyafet zorunluluğu ya da yasağı bulunmadığı belirtilmiş.
Yıllardan beri ifade edilen, ama Türkiye’yi idare edenlerin duymak istemediği bir gerçek, rapor haline getirilmiş: Memurlara uygulanan başörtüsü yasağı yürürlükteki hiçbir kanuna dayanmıyor. Yasak, “yönetmelik”le düzenlenmiş. Ki, yönetmeliğin kanunlardan üstün olması ya da anayasaya aykırı olması hukuken mümkün değil. Dolayısı ile kanunlara ve anayasaya aykırı hükümler koyan ve darbecilerin hazırladığı ilgili yönetmelik hukuken yok hükmündedir.
Peki o halde ne yapılmalı? “Kamusal alan”da başörtüsünü yasaklayan ilgili yönetmelik bir dakika içinde değiştirilmeli, yok sayılmalı ve kanunsuz yasak sona ermeli. Yetmez, kanunsuz yönetmelik gereği bunca yıl mağdur edilen başörtülülere hakları iâde edilmeli. Gerekiyorsa ve mağdur olanlar talep ediyorsa tazminat bile ödenmeli!
Bakanlar Kuruluna sunulan ilgili raporda, kıyafet ayrımcılığının sona erdirilmesi için temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan yönetmeliklerin değiştirilmesi, genelgelerle temel hakların kısıtlanamayacağı, hiç kimsenin kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamayacağı hukukî gerçeğinin kabul edilmesinin yeterli olacağı da ifade edilmiş. (AA, 13 Şubat 2013)
Bu raporla dile getirilen gerçekler, rapor Bakanlar Kuruluna sunulmadan önce de biliniyordu. Memurlar bir yana, hiçbir AB ülkesindeki üniversitelerde başörtüsü yasağı olmadığını Türkiye kamuoyu biliyordu. Hatta ve hatta, hiçbir AB ülkesinde ilkokuldan başlayarak son okula kadar hiçbir kademede öğrencileri mağdur eden başörtüsü yasağı olmadığını da biliyorduk ve ısrarla hatırlattık. (Sadece Fransa’daki ‘devlete ait ilköğretim ve liselerde’ yasak vardır. Fransa’daki özel okullarda da yine başörtüsü yasağı yoktur.)
Dolayısıyla Bakanlar Kuruluna sunulan rapor çok güzel, ama çok geç kalmış bir rapordur. Daha doğrusu Türkiye’yi idare edenlere bu konu ile ilgili olarak “rapor” sunmaktan daha fazla iş düşüyor. Raporu STK’lar da hazırlar ve hazırlıyor zaten. Türkiye’yi idare edenlere düşen görev, kanunlara ve anayasaya aykırı olduğunu ilân ettikleri ilgili “yönetmelikleri” bir gün dahi beklemeden değiştirmektir. Yönetmeliğin değiştirilmesi de her halde başkasının işi değil...
“Kamuda Kılık-Kıyafet Özgürlüğü İçin 10 Milyon İmza Kampanyası” başlatan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, memurların 15 Mart’tan sonra başörtülü olarak çalışacaklarını söylemiş. Kanal A televizyonunda ‘Siyaset Masası’ programına katılan Gündoğdu, “Kampanyada toplanan 10 Milyon imza, önümüzdeki hafta Hükümete teslim edilecek. Belli bir süre bekledikten sonra hükümet yasağı kaldırırsa teşekkür edeceğiz. Kaldırmazsa 15 Mart’tan sonra memurlar fiilî olarak özgürlüklerini kullanacak. Yani başörtülü olarak işe gidecek” demiş.
İşte çözüm. Nasıl ki üniversite öğrencileri başörtüleriyle üniversitede okumak için okul kapılarına gitti, okula alınmadığında hakkını aradı, gerekiyorsa evine döndü. Ama haklı dâvâlarında ısrarcı oldular. Memurlara da bu noktada büyük iş düşüyor. Eğer fiilî olarak başörtüleriyle vazife başına giderlerse, kanunsuz ve anayasa da aykırı olduğu ilân edilen “kamusal alan”daki bu yasak da sona erer inşaallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.