İkinci Meclis’te akan kan
Birinci Meclis’e, Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey’in kanı bulaşmış ve Meclis 1 Nisan 1923 günü feshedilmişti; İkinci Meclis’e de Hâlid Paşa’nın kanı bulaşmıştır. Üstelik bu cinayet Meclis’te işlenmiştir
Hâlid Paşa kimdir?
Her iki paşa da İkinci Meclis’te mebusdur ama bu Hâlid Paşa ile Dadaylı Halid Paşa’yı karıştırmayalım. Ardahan mebusu olan Hâlid Paşa, aslen İstanbul-Eyüp doğumludur. 1908’de Yemen’e gitmiştir. Cepheye çıkış o çıkış... Bütün hayatı cephelerde geçmiştir. Kâzım Karabekir Paşa maiyyetinde 15. Kolordu Komutanlığı’nda görev yapmıştır. Savaşın yoğurduğu bu komutan çok sert biri oduğundan “Deli Hâlid Paşa” lakabıyla bilinir.
Paşa Meclis’te de cerbezeli ve öfkeli tavrını sürdürür.
9 Şubat 1925 günü Meclis’te bütçe oturumu vardır. Paşa’ya, Elazığ Mebusu Hüseyin Bey bir önerge imzalatmak istenmektedir. Paşa önergeyi okuyup imzalamak istemektedir. Okumadan imzalamasında ısrar edilmesi üzerine yaşanan ağız dalaşından sonra Paşa salonu terk eder. Koridorda, zaten anlaşamadığı Ali Çetinkaya (Kel Ali, Cellat Ali) ile karşılaşır. Kel Ali, Paşa’ya alaycı sözler söyler; Paşa da 2 silahını çekip ateş eder. Gerisini Kadirbeyoğlu Zeki Bey’in hatıratından (s.217-220) takip edelim:
“Meclis’te bütçe müzakeresi cereyân ediyorken saat beşi on geçe salondan silah sesleri gelmeye başladı. İçtimâ salonundan hemen fırladım. Üç silah daha atılmıştı....” diyerek olayı canlı şâhit ağzıyla anlatan Zeki Bey, şöyle anlatır: “Rüşdü Paşa’nın haykırması üzerine antreye girdim. Hâlid Paşa’da renk kalmamıştı. Ayakta sallanıyordu. Hemen kendisini kucaklayıp yol sergisinin üzerine uzattık. Yaranın nerede olduğu belli değildi.
-Paşa seni kim vurdu, dedim.
-Kel Ali’yi (Ali Çetinkaya) altıma aldım, pu... Rauf (Rize Mebusu Binbaşı Rauf) üstümden bana ateş etti, dedi.”
Zeki Bey, yaralı Hâlid Paşa ile uğraşırken, Rauf yanında biter ve Nasıl oldu?” diye yüzsüz yüzsüz sorar. Zeki Bey de “Vurduğun adamı bana mı sormaktasın?” diye sert bir şekilde çıkışır.
Rüşdü Paşa e Muhtar Bey ile birlikte Hâlid Paşa’yı kurtarmaya çalışan Zeki Bey, bütün çırpınmalarına rağmen, hiç bir doktor gelip yaralıya müdahale etmez. Zeki Bey ve arkadaşları Paşa’yı bir odaya götürüp birleştirdikleri masaya yatırırlar ve kan kaybını önlemeye çalışırlar. Bu arada odaya Mustafa Kemal de gelir. Odada bulunan Erzurum Mebusu Ziya Bey de Paşa’ya kimin vurduğunu sorar. Paşa: “Kel Ali’yi altıma aldım. Pu... Rauf üstümden bana ateş etti.” der. Ziya Bey, “Efendiler şâhit olun.” diyerek Rauf’un suçluluğunu şahitlerle tespit eder. Bu arada Zeki Bey, cumhurbaşkanlığı odasından bir kaç yastık getirterek, yaralının başının altına koyar ve yorulmuş kolunu çeker.
Bütün gayretlere rağmen Paşa kan kaybından vefat eder. Cinayeti Kel Ali üstlenir ve meşru müdafaa görüntüsü verilen cinayetten Rauf kurtulur. Zeki Bey “Asıl katil Rize Meb’usu Rauf’tur.... Gökten ne yağdı da yer götürmedi.” diyerek bu kısmı bitirir.
Hâlid Paşa, Meclis koridorunda, sırtından vurulmuş; millet vekillerinin ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in gözleri önünde kan kaybından vefat etmiştir.
Hâlid Paşa’nın vefatını duyan annesi, feryad ü figan içinde “Ben onu hiç abdestsiz emzirmedim. O sırtından vurulmuştur.” der. Gerçekten de Paşa sırtından vurularak katledilmiştir.
Birinci Meclis’te Ali Şükrü Bey, İkinci Meclis’te Hâlid Paşa... Cumhuriyetin ilk iki meclisine bu iki cinayet yakışmamıştır.
***
Kadirbeyoğlu Zeki Bey, muhtasar hatıratında, Cumhuriyetin ilk yıllarına dair, pek bilinmeyen bilgiler aktarıyor. Sebil yayınlarının yayınladığı bu kitabı, yakın tarihi ve özellikle cumhuriyetin “asr-ı saadeti”ni merak edenlerin okumasında fayda var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.