Kemalist Eğitimle İslamî Kurtuluş Olmaz
Büyük ve süslü cami binaları yaptırtmak… O camilere yüksek minareler dikmek… Hoparlörler… Cami kaloriferleri… Cami klimaları… Cami WC’leri… Diyanet personeli için konforlu lojmanlar… Bu gibi şeylerle Müslümanlar kurtulamaz, ilerleyemez, hürleşemez.
Kurtulmak istiyorsak gerçek İslam medreseleri ve gerçek İslam mektepleri açmamız lazımdır. Medreselerde icazetli ehl-i Sünnet ulema ve fukahası; İslam mekteplerinde vasıflı, ziyalı, güçlü, üstün Müslümanlar yetişecektir. Müslüman bir cemaat, bir tarikat, İslamî bir grup özel bir kolej açmışlar, Kemalist ideolojinin tevhid-i tedrisat eğitimine göre çocuk okutuyorlar. Kolejin bir mescidi bile var. İsteyen öğrenciler namazlarını kılıyorlar… Böyle İslam mektebi olmaz!..
Adını “İslam Koleji” koysanız bile orada İslami eğitim verilmiyorsa o kolej bir İslam mektebi değildir.
İslam mektebinin belli başlı özellikleri:
1. Haftada altı gün (İslam mektebinde beş buçuk gün eğitim yapılır) her sabah bir saat din dersi verilir. Bu din dersini ilahiyatçılar değil icazetli ehl-i Sünnet uleması ve fukahası verir.
2. İslam mektebinde bütün öğrenciler, öğretmenler, idareciler ve personel beş vakit namazı, mektebin camiinde, mektep imamının ardında cemaatle kılar.
Bu iki şart yoksa o okul, az çok İslamiyet’e hizmet edebilir ama İslam mektebi olamaz. Şimdiye kadar eğitim konusunda, İslam mektepleri konusunda hayli yazı yazdım. Keşke bunları bir araya getirip kitaplaştırabilsem.
Bu ülkede çoğunlukta olan ehl-i Sünnet Müslümanlarını eğitim konusunda, köstekleyen, engelleyen kanunlar, baskılar, tabular, derin güçler yok mudur? Elbette vardır… Lakin Müslümanların akıllarını, zekalarını, imkanlarını, bu günkü serbestlik ve hürriyeti kullanarak yasakları delmeleri gerekir.
Ülkemizde Saint Joseph, Saint Benoît, Notre Dame de Sion, Sainte Pulchérie gibi Katolik okulları var da niçin İslam okulları olmasın?
İdeolojik tevhid-i tedrisat devrimi tevhidî-İslamî eğitimi durdurmak, baltalamak, kösteklemek için çıkartılmıştır.
28 Şubat post-modern darbesinin azgın ve şiddetli günlerinde elbette İslam mektebi açılamazdı. Bugün açılabileceğini iddia ediyorum. Yeter ki bu konuda bilgi, birikim, niyet ve aksiyon olsun.
İslam medreseleri olmayacak… İslam mektepleri olmayacak… Tasavvuf tarikat ve tekkeleri olmayacak… Sonra da Müslümanlar kurtulacak. Ben bu duaya âmin demem.
(İkinci yazı)
Haram Para Kirlidir ve Kirletir
Haram ve şüpheli yollarla elde edilen para ve servet kirlidir ve sahiplerini mutlaka=kesin olarak kirletir.
İçine az veya çok faiz karışan para kirlidir.
Yüzde 0,1 de olsa faiz yine faizdir ve haramdır.
Helalin hesabı, haramın azabı vardır.
Kesin bir harama haram değildir diyen kafir olur.
Dini imanı para olan kişi zahirde dindar gibi görünse de, onun Müslümanlığı çok şüphelidir.
Zamane Müslümanlarının para ve servet konusunda uyarılmaları, aydınlatılmaları, bilgilendirilmeleri gerekir.
Şükrü eda edilebilen az gelir ve para, şükrü eda edilemeyen ve azgınlığa sebep olan çok paradan ve zenginlikten yeğdir.
İslam Şeraitinin Kur’andan, Sünnetten ve icma-i ümmetten çıkartılmış ticaret ve finans hükümleri vardır. Bunlara aykırı olarak kazanılan paralar ve servetler zararlıdır, Cehennem ateşidir, azab ve felaket sebebidir.
Para ve servet konusunda Kur’ana, Sünnete ve Şeriata aykırı ve ters bütün hükümler ve görüşler bâtıldır, hederdir.
Müslümanın parasının ve servetinin birinci vazifesi, bunlarla Allah için mâlî ibadet yapılması, zekat ve sadaka verilmesidir.
Zenginliğin afetleri fakirliğin afetlerinden daha çoktur.
İhtiyaçlarını çoğaltanlar, ıstıraplarını çoğaltmış olur.
Kur’anla, Sünnetle, Şeriat ve İslam ahlakı hükümlerince haram olan israfa yol açan zenginlik kötü bir zenginliktir.
Müslümanların zekatlarını Kur’ana, Sünnete, fıkha, Şeriata aykırı olarak toplayıp sarf edenler haindir.
Zekat paralarıyla cami bile yapılamaz.
Zekat paraları tüzel kişilere (dernek, vakıf, tarikat, cemaat…) verilemez.
Kimlere zekat verilebileceği Kur’anda kesin olarak bildirilmiştir.
Zekat hakikî şahıslara temlik suretiyle verilir.
Doyduktan sonra yemek (istisnalar dışında) haramdır.
Komşusu aç gecelerken, kendisi tok sabahlayan Müslüman değildir.
Günde beş/altı milyon ekmeğin çöpe atıldığı bir ülke, İslam ahlakı bakımından çok kötü durumdadır.
En iyi ticaret, Allahın nasip ettiği para ve serveti Allah ile yapılan ticarette kullanmaktır.
Bu hayırlı ticaretin mutlaka ihlasla yapılması gerekir.
Dini para, kıblesi karı olanlar şerir insanlardır.
Bir tek insanın hidayetine (Müslüman olmasına) sebep olmak, üzerine güneşin doğduğu ve battığı her şeye sahip olmaktan hayırlıdır. (Hadis)
İslamda paylaşma ve yardımlaşma ahlakı vardır.
En kötü ziyafet sofrası, bir veya birkaç fakirin de çağırılmadığı sofradır.
Müslümana her şeyin en iyisi, en lüksü, en israflısı layıktır sözü batıldır.
Müslüman her şeyin en iyisini, en doğrusunu, en isabetlisini yapan kimsedir.
Müslümanlar para ve servetle imtihan edilmektedir.
Para ve servet içki gibi, uyuşturucu gibi sarhoş eder.
250 bin liralık lüks bir otomobil yerine 80 bin liralık iyi bir otomobil alıp, geri kalan 170 bin lira ile küçük bir iş yeri açan ve iki fakire iş temin eden kişi hayırlı bir iş yapmış olur.
Parası ve serveti kendisini gurura, kibre, azgınlığa götüren kişi büyük zarardadır.
İhalelere fesat karıştıranlar şaki ve haindir.
Gayr-i meşru rantlar elde edenler, komisyonlar alanlar haindir.
Bir kimsenin gerçek dindar olup olmadığı namazından ve orucundan anlaşılmaz; para ile ilgili tutumundan ve muamelesinden anlaşılır. Haram yollarla zengin olan kişi namaz da kılsa, oruç da tutsa fasıktır, facirdir, şerirdir, şakidir.
Haram, kirli ve şüpheli para şeytanın en büyük yardımcısı ve aletidir.
En kötü zenginlik karı satarak elde edilen değil, din sömürüsü yapılarak elde edilendir.
Vakıf mallarını çalarak satarak elde edilen servet lanetlidir ve Cehennemde yakar.
Para ve zenginlik hırslarına karşı dirençli olalım. Aksi takdirde ebedî mutluluğumuzu yitirebiliriz. Bu ise zararların en büyüğüdür.
Haram olan israfa haram değildir, caizdir diyen kafirdir.
İmanımızı yangından, haramdan, paradan koruyalım.
Allah ile ticaret yapan hayırlı zenginlere selam olsun. Haram paradan korkan sabırlı fakirlere de selam olsun.
(Üçüncü yazı)
Bir Okuyucum Soruyor
İstanbul Valisi, Büyükşehir Belediye Başkanı, Emniyet Müdürü, Fatih Belediye Başkanı beyefendilerin dikkatlerine saygı ile arz edilir:
Sultanahmet meydanında, Ayasofya Camii köşelerinde, İstanbul Ticaret Odası duvar köşelerinde, Çemberlitaş tramvay yolunda, Millet, Fevzipaşa ve Bağdat caddelerinde,
Eminönü, Aksaray, Taksim, Bakırköy, Kadıköy meydanlarında küçücük çocukların, önlerine mendil konularak perişan bir durumla dilendirilmesine, neden özellikle son iki senedir yine müsaade edilmeye başlandı? Bunlar insani olmadığı kadar, dünyaya karşı vitrin olan en güzide yerlerde fevkalade olumsuz görüntüler arz etmektedir... Bunlar niçin görülmüyor ve engellenmiyor? Niçin niçin niçin… (Mustafa Ömer Oğuz)