Neci’ysen neci’sin, bana ne!..
Az önce bir mesaj geldi:
“Türk Hava Kurumu Üniversitesi bugün iki yaşında. Çıktığımız bu yolda bizi yalnız bırakmayan başta Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bütün yetkililere, YÖK Başkanımız Gökhan Çetinsaya ve YÖK üyelerine, bu yolda bizi yalnız bırakmayan herkese şükran ve saygılarımı sunarım. Prof.Dr. Ünsal Ban, THK Üniversitesi Rektörü.”
İki yıl olmuş demek THK Üniversitesi kurulalı.
İki yıl ne ki; üniversite bir bebek daha.
•
Bünyelerinde 3 enstitü, 5 fakülte, 2 meslek yüksekokulu var.
Dersleri dibine kadar pratik yaptırarak veriyorlar, 67 uçakla eğitim.
Öğrencileri, eğitimlerinin istedikleri bölümünü Amerika’da, tıpkı THK Üniversitesi gibi Havacılık ve Uzay Bilimleri alanında eğitim veren bir üniversitede sürdürebiliyor.
Birçok “özel” üniversitenin öğrenci kontenjanlarını doldurmakta güçlük çektiği geçtiğimiz yıl, ençok tercih edilen ilk üç üniversite arasına girmişlerdi.
Bu alan çok cazip; pilot açığından dolayı her ay aşağı yukarı 10 bin EURO verip bütün ihtiyaçlarını karşılayarak yabancı pilot çalıştırıyoruz…
Gittikçe gelişen sektörün ihtiyaç duyduğu elemanların yetiştirilmesi lazım…
THK Üniversitesi’ni bitiren için iş sıkıntısı yok, taban maaş da 2 bin Euro filan!..
•
İkinci yıldönümünü vesile kılarak kaleme aldığım bu yazıyı, “Çalışınca oluyor arkadaş” mesajını vermek için kaleme almış bulunuyorum.
Oluyor abi…
Bir zamanlar hatırlarsınız, THK yönetimleriyle çok uğraşmıştık…
Belgeleri ortaya döküp yolsuz yönetimin devrilmesine vesile olmuştuk.
İşte biz devirmezden evvel…
Türk Hava Kurumu’na “çökmüş” adamlar, vatandaşın derisini, bağırsağını, fitresini, zekatını gasp eder, paraları “Kan Festivalleri”nde elin fahişeleriyle yerlerdi.
Milletin kaynaklarını gasptan gelen paraları sosyetenin eğlencelik hava oyunlarında harcar, kurumun paha biçilemez mülklerini üç otuz kiraya ona buna verirlerdi.
THK’nın beş yıldızlı muazzam otelleri vardır, zamanında bunlar üç otuz paraya kiralanırdı.
Osman Yıldırım Paşa’nın THK’ya Genel Başkan olmasından bu yana bir taarruz harekatı başlatıldı ki o kadar olur…
Kiralar yüzde 7 bin yüzde 10 bin arttırılınca, kaynaklar toparlanınca ve kaçaklar önlenince kurumun deriye, bağırsağa ihtiyacı kalmadı.
Eskiden kurum gelirlerinin yüzde 97’si deri, bağırsak, fitre, zekattan gelirdi şimdi bu oran yüzde 5’e indi.
Ne kaçak varmış, varın hesap edin siz!..
•
Osman Yıldırım Paşa ile Atatürk üzerine sohbetimiz oldu.
Daha doğrusu o anlattı, biz dinledik…
Uğruna canını verecek ölçüde seviyor Atatürk’ü…
Dünya görüşlerimizden bazıları örtüşmeyebiliyor, bu da normal.
Lâkin, bir nokta var ki orada taban tabana mutabıkız…
Diyor ki;
“Çalış çabala, kayıp kaçakları önle, iki gününü birbirine eşit tutma gerisi gelir.”
Bir de diyor ki;
“Mesele ideoloji meselesi değil, insan meselesi. Ağlayanın malı gülene yaramaz. İşini doğru yap, düzgün işler yap kazandığın yeter de artar. Ağlayandan gelen paranın bereketi de hayrı da olmaz.”
Ve diyor ki;
“Kimse ideolojisini öne çıkartarak reklam yapmasın. Herkes işinden bahsetsin. ‘İştir âyinesi kişinin lâfa bakılmaz.” Nereden aldın nereye getirdin?.. Üç kuruş aldın kaç kuruşa çıkarttın ve nasıl çıkarttın… Bunları söyle. Memleketin için ne yaptın? Ne ürettin? Eserin ne?..”
•
Bunlar çok önemli…
Yıllar yılı, “şucu/yum, bucu/yum” diyerek yediler bizi…
Artık iş zamanı…
Bırak lafı!..