Omzunda tabut taşıyan bir Başbakan
Bugüne kadar kaç Başbakan bir vatandaş gibi omzuna tabut alarak mevta taşımıştır? Kaç Başbakan cenaze namazlarına katılıp dua etmiş, namaz kılmıştır? İşte Recep Tayyip Erdoğan’ın en büyük suçu budur. İnsan ve Müslüman olması.
Ergenekon ve PKK terör örgütleri başta olmak üzere diğer bütün terör örgütlerine Başbakan ve partisinin batan yönü burasıdır. Dikkat edilirse, terör örgütlerine yandaş veya sempati duyanlar da aynı duygularla Başbakan ve partisine karşı düşmandırlar.
Geçen hafta başbakanlık danışmanlarından Şaban Dişli’nin annesi vefat etmişti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan cenazedeydi. Cenaze tabutuna omuz vermek, Müslümanlık geleneğinde önemlidir ve bir vazifedir. Recep Tayyip Erdoğan da bu geleneğe sahip çıkarak, danışmanının annesini omuzlarında taşıyordu. Gazetelerde fotoğrafı görünce; “İşte insan bu, Müslüman bu” demekten aklıselim kimse kendini alamazdı.
Güngören’i kana bulayan teröristlerin, “ettiklerini bulmalarını” dilediğimiz malûm olaydan sonra Başbakan olay yerinde inceleme yaptı ve cenaze törenlerine katıldı, tabiî yine vatandaşlarla birlikte tabutlara omuz verdi, cenaze nakil aracına kadar taşıdı, insanları kucakladı, yanaklarını okşadı ve teselli etti.
Bu fotoğraflar, Başbakan'ın da bir insan olduğunu, bir baba olduğunu, bir vatandaş olduğunu göstermesi bakımından son derece önemliydi. Halk ilk defa yanlarına gelen, kucaklaşan, yanaklarını okşayan, hal ve hatırlarını soran bir Başbakan ile karşılaşıyordu.
İşte bu hal ve hareketler, bütün kin ve öfkelerini Türkiye ve halk düşmanlığı üzerine bina etmiş çeşitli çevrelerce kabul edilemez sayılıyor ve hangi şartlarda olursa olsun, Başbakan'ın partisinin de Türkiye yönetiminden çekilmesini istiyor.
Oysa malûm çevreler, bildikleri halde bilmemezlikten gelerek, asla geçmişi hatırlamak istemiyor. Bu memlekete ve millete kim hizmet etmişse, halk tarafından sevilmiş ve sayılmıştır, her fırsatta da rahmetle anılmaktadır. Bunu ısrarla görmek istemiyorlar.
Kim ki, halk tarafından sevilen hizmet adamlarına kötülük etmiş, ülkenin geleceğine ambargo koymuş, halkın yarınını kara getirmişse, nefretle ve öfkeyle anılarak, üzerlerinden beddua eksik olmuyor. Bir insan düşünün ki; halkın nefretinden ve bedduasından zevk alıyor.
Allah böylelerin şerrinden memleketimizi ve milletimizi korusun. AK Parti iktidarı ülkeyi yönetmekten çok, bu ve benzeri örgüt ve örgüt sempatizanı kişilerle uğraşmaktan daha çok yoruluyor. Malûm melanetlerin ne istediği de belli değil. Tek bildikleri şey; “İşin başında Tayyip Bey ve partisi bulunmasın da, sonuç ne olursa olsun.”
Evet, böyle düşünen gruplardan, kalabalıklardan, öncelikle kendilerine, sonra ailelerine, sonra akraba ve komşularına ne hayır gelir Allah aşkına ve bu insanlardan kim emin olabilir ki; milletimiz emin olsun, kendisini güvende hissetsin?.. Bu mümkün değil.
Her zaman hatırlatırım, bizden önce bu topraklarda 27 ayrı millet yaşamış. Her bir toplum; iyisiyle, kötüsüyle yapabildikleriyle, yapamadıkları göçüp gitmiş. 27 ayrı milletten geriye kalan sadece iyilerin adı ve yaptıkları iyi ameller olmuş. Kötülerin de adı var tabiî ama lanetle, öfkeyle anılmaktan kurtulamıyorlar.
Bu nesil de yarın yok olup öteki aleme göçecek. Belki silah güçleriyle, para güçleriyle, her şeyi halledebilir, karşı durabilir, her türlü kötülükle, bütün iyilikleri yok edebilirler ama Azrail geldiğinde; ne Nemrut, ne de Firavun “dur” diyebilmişti. Hepsi de teslim olmuştu, bunlar da teslim olacaklar ve o son mutlaka gelecek.
Geride ne bırakmış olacaklar? Yüzyıllar boyu hatırlanacak ihanetler. Dünya tarihi de, Türkiye tarihi de böyle ihanetlerle dolu. Kime ne faydası olmuş bugüne kadar? Var mı bir faydasını gören? Lanetlenmekten başka neyle hatırlanıyor ihanet sahipleri?..
Allah, insanı iyiliklerle dolu yaratmıştır. Allah’ın insanoğluna lûtfettiği iyiliği inkar ederek kötülüğe çevirmek, eğer inanıyorsa Allah’a karşı bir ihanettir. Allah’a inandığı halde ihanet edenler, kullara niye ihanet etmesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.