Papa’ya açık mektup!
Yaratıcımız, yaşatıcımız ve yöneticimiz Allah Teala (c.c ) size; yeni görevinizin sorumluluğunu, size ve müntesiblerinize İslam hidayetini ve Hz.İsa (a.s) efendimizin müjdelediği son elçisi Hz. Muhammed (s.a.v) efendimizi tanıyıp, iman etme fırsatını bahşetsin. Tüm Peygamberlere gelen Hak Din İslam’ın iman esaslarının; Allah’ın (c.c ) birliğine, tüm Peygamberlerine, değiştirilmeyen Kitaplarına, Meleklerine, Ahiret gününe ve Kadere iman olduğunu yakinen bilmektesiniz. Ve ayrıca dinin ana hedefinin Halıka (yaratıcıya) ta’zim (kulluk ve saygı) tüm canlı cansız mahlûkata ise şefkat (merhamet) ve güzel ahlak esasları olduğunu da biliyorsunuz. Ve sadece Allah’ın (c.c ) kulu ve elçisi olan tüm peygamberlerin zulme ve zalime başkaldıran önder ve örnek yiğitler olduğunu da çok iyi biliyorsunuz.
Atamız Hz. Âdem (a.s) Efendimizin evlatları olan tüm insanların ırk, din, renk ayırımı yapmadan aklını, malını canını, neslini, namusunu ve inancını korumak için gönderilen dinin görevlileri olduğumuzu da çok iyi bilenlerdensiniz. Bütün bu gerçeklere rağmen, bu hakikatleri dünyanın geçici menfaatlerinden olan mal ve makamlar uğruna gizlemenin vebali ve sorumluluğu çok büyüktür. Allah’ın (c.c ) bütün Peygamberler yoluyla helal kıldıklarını haram kılan ve haram kıldıklarını helal eden bir yetkiyi Papalık ve papazlık mesleğinde görmenizin acılarını tüm insanlık yaşamaya devam ediyor! Bu acı ve ızdırabın başında Avrupa’da yaşayan mağdur ve mazlum anneler gelmektedir. Bilhassa Hollanda ve Almanya’da çeşitli hilelerle ailelerinden koparılan çocukların Hıristiyan ailelere zorla evlatlık verilmesindeki zulüm, Meryem anamızın evladı Hz. İsa Peygamber (a.s) efendimize yapılan zulümle eş değerdedir.
Anneyi ve babasını can-ciğeri yavrusundan ayırmanın acısını ancak evlat sahibi olanlarla vicdanında merhameti bulunanlar anlar. Siz isterseniz bu haksızlığa ve zulme dur diyecek yetkiye sahipsiniz. Ama yıllarca devam eden bu zulme Papa ve Papazlar hâlâ sessiz ve seyirci kalmaktadır. Cihan harplerinde yakılmış, yıkılmış Avrupa ülkelerinin imarı için gece ve gündüz çalışmakta olan Müslüman ailelerin evlerinin kundaklanarak yakılması karşısında kiliselerinizin sessizliği de maalesef hâlâ devam etmektedir.. Ve Yeryüzünün milyarlarca mazlum annelerinin çığlığına ve feryadına aldırmadan Dünya kadınlar gününü medeni geçinen ülkeler utanmadan hâlâ kutlamaya devam ediyor. Başta Suriye olmak üzere Afganistan, Irak ve Filipinler, Çeçenistan, Türk Cumhuriyetleri, Doğu Türkistan ve Arakan’da ve Mali’de insanlık dramı yaşanırken silah satmak, petrol almak uğruna Haçlı ordularının devam ettirdiği bu işgal, tecavüz ve soykırım zulümlerine karşı Vatikan meydanında ne zaman “durun ve ülkelerinize dönün” diyecek konuşmayı yapacaksınız? Tüm ırkların düşmanı ve insanlığın baş belası Siyonizm’in bizleri birbirine düşürme oyununu ne zaman göreceğiz?
Ve Hz. Meryem anamızın ve Hz. İsa efendimizin doğduğu yaşadığı mukaddes Kudüs’ü Şerif ve Filistin topraklarındaki Siyonizm’in temsilcisi İsrail’in zulüm ve işgaline birlikte dur demenin zamanı gelmedi mi? Sayısı az fakat nüfusu her ülkede devam eden bu kavmin tüm Yahudi olmayanları köleleri yapmak için yönettiği esrar, eroin, alkol, fuhuş bağımlılığı ve cinsi sapıklık (Lutilik) belasından gençlerimizi şeytan ve yandaşlarının tuzaklarından kurtarmak için ahlaki değerleri ve evlilik ilacını teşvik etmek insani ve vicdani görevimiz değil midir?
Peygamber Efendilerimizin tamamı evlenip, çoğalmayı teşvik ederken; papazlara ve rahibelere evliliği haram etme zulmünü ne zaman kaldıracaksınız? Hayvanların bile hemcinsleriyle birleşmeyi reddettiği ve tüm peygamberlere gelen dinde haram olan erkekle erkeğin, kadınla kadının nikâhını kiliselerde kıydırma cinayetlerine ne zaman son verdireceksiniz?. Bir papaz Allah’ın meşru kıldığı evliliği yapamıyor ama aynı kilisede hemcinsleri nikâhlıyorsunuz? Buna ne zaman dur diyeceksiniz? Hz.Lut (a.s) Peygamberimizin mücadelesini örnek almak görevlerimizdendir. Yeryüzünde nice kavimlerin yok edilmelerinin sebeplerinden olan bu Lutilik hastalığına yakalanmış cinsi sapık zavallıları uyarmak ve kurtarmak Allah’a kulluğumuzun ve vicdani merhametimizin gereği değil midir?
Ayrıca tüm Müslüman ülkelerdeki Kiliselerinizde ezanınız olan çan çalınırken Hıristiyan ülkelerde bulunan Camilerimizde hâlâ yasak olan beş vakti ezanımızı minarelerimizde serbestçe okuma hakkını iade etmenizi bekliyoruz. İstanbul merkezli Hilafet makamı kaldırılıp, Dünya Vatikan’ın hâkimiyetine geçince, bütün bu zulüm ve ahlaksızlıklar yüz yıldır artarak devam ediyor. İnsanlık, bu İslami Hilafet merkezi nöbetini terk edeli, 1. ve 2. Cihan harplerinde milyonlarca insan katledildi. Japonya’da atomun kurbanı yüz binler hayatını kaybetti. Avrupa’nın göbeği Bosna Hersek, Kosova, Makedonya, Karadağ, Arnavutluk, Bulgaristan ve Yunanistan ve Batı Trakya gibi tüm Balkan ülkelerinde kadın çocuk demeden katliamlar, tecavüzler yaşandı. Adalet ve cihan Devleti Osmanlı, Hilafetinden koparılan Balkanlar, Doğu ve Ortadoğu’da kan var, gözyaşı var, feryat var.
Afrika’da aç var, sefil var, işgal var. Vatikan’a vergisini ödeyen ülkelerin kolonisi ve Kuntakinte’leri haline getirildiler. Hâlbuki bu bölgelerin tüm halkları Hilafetin merkezi Cihan Devlet Osmanlı’nın gölgesinde tam 6 asır huzurlu ve mutlu yaşadılar. Çünkü halifeler sadece Müslümanları değil; din, ırk ve renk ayırımı yapmadan tüm insanlığı ana şefkatiyle kucaklıyordu. Ömrünü tüm insanlığın kurtuluşu için davet ve nasihatle geçirmiş bir ilahiyatçı olarak yazdığım bu mektubum umarım elinize ulaşır ve gereğini yerine getirici adımları atarsınız. Ve asırlarca gizlenen gerçekleri insanlığa açıklayan ve tüm bu zulümlere isyan eden asrımızın ilk Müslüman Havarileri kardeşlerimizden olursunuz. Allah’ın selam ve hidayeti üzerinize olsun.