Hayat defterimden notlar
Dostlarım!.. Bir “Hayat Defteri”niz olsun. Yaptığınız hataları, yanlışları, yaşadığınız kırgınlıkları ve bunlardan çıkardığınız dersleri, günü gününe “Hayat Defteri”nize yazın… Bir bakıma kendi “ruzname”nizi (günlüğünüzü) oluşturun. Zaman zaman da açın “Hayat Defteri”nizi, okuyun: Olgunlaşmanız açısından çok işe yaradığını göreceksiniz. Benim de izlenimlerimi, düşüncelerimi, yaşadıklarımı, yaşadıklarımdan çıkardığım dersleri kaydettiğim yüzlerce nottan oluşan defterlerim var. Bugün bazı notlarımı siz dostlarımla da paylaşmak istiyorum. Umarım yararlı olur…
¥
Süreci yaşarken geçmez sandığımız acılar da geçer! “28 Şubat bin yıl yaşayacak” denmişti, ama bitti gitti! Millete o süreci dayatıp hayatını zindan edenler, şimdi “Silivri Zindanı”nda yatıyor… İnsanlara kendinizi zorla sevdiremezsiniz, ama sevilebilecek özellikler taşıyan biri olmak için çaba gösterebilirsiniz... İyiliğini düşündüğünüz insanlar, sizin iyiliğinizi düşünmeyebilirler. Bu onlar için iyilik düşünmekten vazgeçmenizi gerektirmez… Peşin hükümleri bertaraf etmek kolay değildir, bu durumda kendini savunmak yerine, işi zamana bırakmak daha doğrudur… Çünkü “zaman en iyi müfessirdir”. İnsan servetin-şöhretin değil, dostların ve dostlukların kıymetli olduğunu, ancak servetini-şöhretini kaybettikten sonra anlar… Servetinizi-şöhretinizi kaybettiğinizde kaybolmayan dost, “iyi dost”tur… Konuşmaya başladıktan yarım saat sonra da doğru düzgün şeyler söyleyebilen insan, değerli insandır. Bilgiç görünmeye çalışan demagoglar, yarım saat içinde boşalıp boş teneke misali tangırdamaya başlarlar… Fiziksel güzelliğin ömrü birkaç yıldır. İç güzellikle takviye edilmediği takdirde mum gibi erir, biter, tüm “cazibe” kaybolur…
Kendinizi başkalarıyla kıyaslayarak değil, kendinizle rekabet ederek aşabilirsiniz… Önemli olan olaylar değil, insanlardır. Tarihe insan eksenli yaklaşılmalıdır… İnsan sevdiği kişilerle karşılaştığında sevdiğini söylemekten çekinmemeli, zira bu görüşmenin son görüşme olma ihtimali çok yüksektir… Haklı olarak bazen çok sinirlensek bile, asla acımasız olmamamız gerekiyor… “Son söz”ü “ön söz” olarak söylemek pişmanlık getirir… Aradaki mesafenin uzunluğu, gerçek dostlukların ve sevgilerin büyüyüp gelişmesine engel değildir... Herkes kendince sever: Birinin sizi istediğiniz gibi sevmemesi, tüm benliğiyle sevmediği anlamına gelmez… Her arkadaşınız zaman içinde sizi üzebilir, kırabilir, kızdırabilir; bu yüzden arkadaşlığı bitirmenin anlamı yoktur…
Bazen başkaları tarafından affedilmek yetmez, asıl önemli olan insanın kendini affetmesidir... Başkalarının sizi nasıl gördüğü elbette önemlidir, ama asıl önemli olan sizin kendinizi nasıl gördüğünüzdür… “İnsan ne kadar kırgın, kızgın, bıkkın, yorgun, ezik, acılı olursa olsun, unutmaması gereken şey; hayatın her şeye rağmen devam ettiğidir.” Bu düşünce toparlanmasına yardımcı olabilir…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.