Batı toplumlarında itibarını yitiren aile
Ne yazık ki, son birkaç asırdır, “seküler/ateist felsefî akımlar” ve bunların şubeleri olan “ifsat, ahlâksızlık komiteleri ve fuhuş sektörü”, manevî hayatı olduğu gibi toplumun çekirdeği, özü, temeli aileyi de tahrip ede geliyor. Başta anneler olmak üzere ailedeki bireylerin rollerini değiştirmiş, çarpıtmış. Böylece hem ahlâk, hem de aile bağlarını çözmüş.
“Hevesat-ı nefsaniyeyle erkeklerin karılaşması, karıların hayasızlıkla erkekleşmesine sebep.”1 oldu.
İşte bunun vahim sonuçlarından birisi de, âile hayatının dağılmasıdır. AB bünyesinde araştırmalar yapan bir sosyolog uzmanlar grubunun raporuna göre, her iki evlilikten biri boşanmayla sonuçlanıyor.
Sebebi, eskisi gibi “tabular ve sorumluluklar uğruna ömürlerini ziyan etmedikleri” ve “bilinçsizce evli kalmayı reddetmeleri”. Araştırmalar, geçmiş yıllara göre daha az çalışan ve maddî açıdan daha bağımlı olan Avrupalı kadının artık “boyun eğmek” alışkanlığını da kaybettiği ve “özgürlükten!” yana olduğunu gösteriyor.
“Evlilik meselesinin itibarını yitirdiğini ve bir tabu olmaktan çıktığını” söyleyen toplumbilimciler, eskiden genellikle zengin ve varlıklı ailelerde kaydedilen yüksek boşanma oranının, bugün fakir kesimde de aynı düzeye eriştiğini not ediyorlar.
Yine ABD’de yapılan bir araştırmalarda, zengin ülkeler kadar, gelişmekte olan ülkelerde de geleneksel aile yapısının bozulduğu ve bunun en önemli etkenlerinin, “boşanmaların ve kadınların maddî gücünün artmasının” etkili olduğu ortaya çıktı...
Yani, “..cesaret, sehavet, erkekte gayret, hamiyet ve muavenete sebeptir. Kadında, nüşuza [kocasından nefret edip kaçmaya], vakahate [arsızlığa], zevc hakkına tecavüze sebep olabilir.”2 tesbiti fiilen doğrulanmış oluyor maalesef.
Geleneksel aile yapısına karşı olan çevrelerin örnek gösterdikleri Batı toplumlarının içine düştükleri sosyal çıkmaz, rakamlarla şöyle ifâde ediliyor:
AB ve ABD’de her 100 çiftten 60’ı boşanmış durumda!
Şu halde Batının bu cephesi örnek alınması bir yana, bilâkis Müslüman aile hayatıyla onlara hüsn-ü misâl olmalı.
Dipnotlar:
1- Sünûhat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 74.
2- A.g.e., s. 19.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.