Çocuklarımız “Artık biz büyüdük!” derlerse…
Eğer çocuklarımız, “Artık biz büyüdük, akıl baliğ olduk, bize nasihat etmenize, öğüt vermenize gerek yok!” derlerse ne demeli, nasıl davranmalıyız?
Evvelâ şunu düşünmeliyiz: Bu yaklaşımları, Kur’ân’ın “Çocuklarınıza da nasihat edin, takvada yardımlaşın, çocuklarınızı cehennem ateşinden koruyun!” gibi emirleri hususunda bilgilenmeye ihtiyaçları olduğunu gösterir. Bu durumda çocuklarımızla bir araya gelip, şu hakikatleri paylaşabiliriz: Bizim size öğüdümüz, tavsiyelerimiz, sizi eğitip terbiye etmeye çalışmamız, Rabbimizin biz anne-babalara yüklediği bir vazifedir. Dolayısıyla, biz de vazifemizi yapıp yapmamakla imtihandayız!
Bu dünyaya imtihan olmaya geldik. Allah bizi her şeyle imtihan ediyor: Anne-baba olarak bizi, çocuklar olarak da sizi, birbirimizle de imtihan ediyor…
“Biz kullarımızı her zaman imtihan ederiz” (Mü’minûn Sûresi, 30.) “Ey insanlar! Sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan vesilesi kıldık; bakalım sabredecek misiniz?” (Furkan Sûresi, 20.) “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma ile deneriz. Sabredenleri müjdele!” (Bakara Sûresi, 155.)
Keza, şu âyetler de ebeveynler olarak direkt bizimle ilgilidir ve nasipse anne-baba olduğunuzda şüphesiz sizinle de ilgili olacaktır:
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.” (Tahrîm Sûresi, 6.)
“Birbirinizle iyilik ve takvâda yardımlaşın.” (Mâide Sûresi, 5:2.)
Ve sonra şöyle hitap edelim onlara: “Ne dersiniz, canımız, ciğerimiz sevgili çocuklarımız! Allah’ın bu emirlerini dinlemeyelim mi? Birbirimizle iyilik ve takvâda yardımlaşalım mı?”
***
“İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla olan mücâdeleni en güzel şekilde yap. Şüphesiz ki, Rabbin Kendisinin yolundan sapanları en iyi bilendir; doğru yolda olanları en iyi bilen de yine Odur.” (Nahl Sûresi, 125.) “Allah yolunda nasıl cihad etmek gerekiyorsa öyle cihad edin...” (Hac, Sûresi, 78.) fermanları ise, nasihati nefret ettirmeden, korkutmadan müjdeleyerek ve kolaylaştırarak yapmayı gerektirir.
Öyle ise, çocuklar akıl-bâliğ de olsalar, 40-60 yaşında da olsalar ebeveynlerin “Allah yoluna çağırmak ve tebliğ” vazifesi devam ediyor demektir. Ancak, burada anne-babaların dikkat etmesi gereken şey, tebliği, nasihati, iyiliği Kur’ân’a, ilmî verilere göre yapmaya çalışmalarıdır.
***
Ve sevgili çocuklar, Hz. Yusuf (as) diyor ki: “Şüphesiz nefis daima kötülüğe sevk eder—ancak Rabbim rahmet ederse o başka.” (Yusuf Sûresi, 12:53) Peygamber böyle derse, bize ne oluyor ki, “Biz büyüdük, olgunlaştık, herşeyi biliyoruz!” deyip nefsimizi temize çıkaralım; nasihate muhtaç görmeyelim!
NOT: Muhterem kardeşim Faik Altun’un babası Sıddık Altun’un vefatını teessürle öğrendim. Merhuma Cenâb-ı Hak’tan rahmet ve mağfiret diler, kederli ailesi ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz eder, taziyetlerimi bildiririm.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.