Serdar Arseven

Serdar Arseven

Rahmetli Muhsin Başkan ve İnsanlık Bunalımı!..

Rahmetli Muhsin Başkan ve İnsanlık Bunalımı!..

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın grup toplantısındaki sözleri dört dörtlük bir vefa örneği: “Bundan 4 yıl önce kaybettiğimiz değerli kardeşim Muhsin Yazıcıoğlu’nu rahmetle anıyorum. Bugünlerde O’nun yokluğu daha çok hissediliyor.”

Merhum Özal Türkiye’ye gerçekten çağ atlattı.
Sayın Erdoğan ise hiç şüphe yok ki ülkeyi bambaşka bir boyuta taşıdı; dış dünyada itibarı hiç olmadığı kadar yüksek bir Cumhuriyet.
Başbakan Erdoğan, gelişim ve değişim sürecinde temel hassasiyetlerden kopmamanın önemine sıksık vurgu yaptı ve her fırsatta “Ölüm”ü hatırlattı ama….

Herşey dört dörtlük olmuyor…
Bir yandan hızla ilerlerken, diğer yandan da büyük bunalımlar içine girdik…
İnsanlık bunalımı!..

“Para arttıkça erdem azalır”mış.
Nereye gitsek, hangi köşeye baksak büyük sıkıntı görüyoruz…
Aynı davayı savunduğunu iddia eden insanlar, birbirlerinin kuyusunu kazmakla meşguller.
Birbirleri aleyhine olmadık laflar eden şahıslar, ertesi gün kol kola…
Dün kolkola gördükleriniz, bugün ayrı mekanlarda kuyu kazıyor!

Tarifeler farklı; birisi için adeta “katli vacip” hükmünde değerlendirilen bir fiil, bir başkası için adeta “mubah” oluyor.
Samimiyet kaf dağının ardında….

Büyük Birlik Partisi Gaziantep İl Başkanı İhsan Kaya’nın düzenlediği Şehit Muhsin Yazıcıoğlu-Anma Gecesi’ne konuşmacı olarak katıldık…
Beklerken ve konuşurken, düşündüğümüz hep Muhsin Başkan’ın tarzıydı…
Düşüncelerimize salonda çınlayan sözleri ışık tuttu Başkan’ın:
“Şimdi bakın yoldan geldik, yola gideceğiz. Hiç birimizin garantisi yok. Şurada ayakta duranın da, oturanın da garantisi yok. Yani, ruh bir saniyeliktir. Küf dedi mi gitti. Bunun da nerede geleceği, nasıl geleceği, ne şekilde yakalayacağı belli değil. Bir saniyenize bile hakim değilsiniz. Bir saniyesine bile hakim olamadığınız, hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur. Düz yaşayacağız, düz duracağız, düz yürüyeceğiz. Dik duracağız, doğru gideceğiz. Allah’ın izniyle hayatım boyunca hep böyle gittim…”

Ah o  fırıldaklar!..

Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, “toplumca maruz kaldığımız” erozyonun etkilemediği nadir insanlardandı.
Çok çok farklı bir yapısı vardı…
Bir dostu anlattı:
“Bir kardeşimiz beni şikayet etmek için Rahmetli Başkan’ı aramış… Başkan, onu dinledikten sonra aramızı yapmak, hakkımdaki endişelerini gidermek için tam 4 saat konuşmuş… Tam dört saat!.. Öyle ki, şarjı bitmiş başka şarj cihazı bulmuş… Onunla devam etmiş. Gece 10’da başlamış konuşma sabaha karşı 2’de bitmiş… O kardeşimizle aramızdaki buzlar Rahmetli sayesinde eridi!..”

Başkan, telefonu açmamazlık yapmazdı.
Günlerden bir gün…
Bir arkadaşı aramış…
“Kredi kartını ölçüsüz kullandım, şu kadar borç birikti, ne yapacağımı bilmiyorum…”
Başkan, evine gaz alamaz durumda...
“Vekil sandığı”nın faizsiz imkanından faydalanıp parayı çekmiş, arkadaşının ihtiyacını gidermiş…
İki ay sonra aynı kişiden yine telefon:
“Başkanım, yine sıkıntı var. Şu kadar para lazım. “
Başkan, “Ya kardeşim!” demiş; “Bana da bu kadar yüklenmeyin. İnan ki yok param.”
Israr ısrar…
Başkan, “Söz veremem ama bakacağım” demiş…
Telefonu kapattıktan sonra da;
“Allah’ım canımı al da kurtulayım…”

Kimin başı sıkışsa, kimin başına bir iş gelse Başkan’ı arar…
Birgün seyahat halindeyiz…
Telefon çaldı…
Başkan telefonun sesini dışarı vermiş…
Bir çocuk:
“Muhsin Amca” dedi;
“Bizim apartmanın yöneticisi sarhoş adam. Enseme tokat attı.”

Başkan güldü…
Arkadaşlarına talimat verdi:
“Söyleyin o adama çocukları sevsin!..”

Başkan Müthiş Bir Adamdı.

Çok özlüyoruz!..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi