“Müslüman Ol Kurtul”
Bir önceki yazımızda “Ama umduğumuzdan fazlası oldu. Ben bunu görünce Abdullah Öcalan’a buradan tarihî bir çağrı yapıyorum. Eğer benim dediğimi yaparsa, hem kendisi bütün günahlarından kurtulur, hem de bu millet kendisine bütün haklarını helal etmeye mecbur kalır.
Nedir bu çağrım?
Benim okuyucularım bunu hemen bilir ve yorumlarda yazmaya başlarlar bile. Ama yazım çok uzadığı için ben bunu önümüzdeki yazıya bırakıyorum.
Öcalan “İslam, bin yıllık tarih, kardeşlik, ümmet” vurgusu yaptı mektubunda. Doğrusu bu kadarını da beklemiyorduk.
Şu sözlere bakar mısınız?
“Etnik ve tek uluslu coğrafyalar oluşturmak, bizim aslımızı ve özümüzü inkar eden modernitenin hedeflediği insanlık dışı bir imalattır.”
Evet, bütün Müslümanlar “milletün vahide”, yani “tek millettir” ve “Ümmet-i Muhammet”dirler. Bizim aslımız ve özümüz bu ümmettir. Dolayısıyla her Müslüman “ümmetçidir”. Bu yüzden etnik ve tek uluslu devletler, yeni ırkçı ulus devletler oluşturmak, bizim aslımız olan dinimize, özümüze aykırıdır. Bunu batılı modern düşünce ister. Fakat bu insanlık dışı kafir, yani inkarcı ve insanlık dışı bir imalattır.
Ve bunu şimdi Apo söylüyor. Şaşmamak mümkün değil. Bakın daha neler söylüyor:
“Bugün kadim Anadolu’yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeli ki Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır.”
Evet, biz de hep bunu haykırdık; Türkler ve Kürtler din kardeşleridir ve aralarında hakem, Allah Teâlâ’nın adil ahkamı, hukuku, şeriatıdır. Aralarında bir sorun olursa onu şeriat çözer ve “şeriatın kestiği parmak acımaz.” İşte Hucurat surasi 6 ve 7. Ayetler ortada.
Devam edelim. “Kapitalist Moderniteye dayalı son yüzyılın baskı, imha ve asimilasyon politikaları; halkı bağlamayan dar bir seçkinci iktidar elitinin, tüm tarihi ve de kardeşlik hukukunu inkar eden çabalarını ifade etmektedir. Günümüzde artık tarihe ve kardeşlik hukukuna ters düştüğü iyice açığa çıkan bu zulüm cenderesinden ortaklaşa çıkış yapmak için hepimizin Ortadoğu’nun temel iki stratejik gücü olarak kendi öz kültür ve uygarlıklarına uygun şekilde demokratik modernitemizi inşa etmeye çağırıyorum.”
Bana “bunu kim söyler?” diye sorsalar, Apo olduğunu bilmesem, “herhalde Türkiye, Suriye veya Iraktan bir çağdaş İslamcı yazar” derdim. Bundan farklı düşünen Müslüman az çıkar.
Şunları da Öcalan söylüyor:
“Bu toprakların tarihselliğinde önemli bir yer tutan “BİZ” kavramının genişliği ve kapsayıcılığı dar, seçkinci iktidar elitleri eliyle “TEK”e indirgenmiştir. “BİZ” kavramına eski ruhunu ve pratiğini vermenin zamanıdır. Bizi bölmek ve çatıştırmak isteyenlere karşı bütünleşeceğiz. Ayrıştırmak isteyenlere karşı birleşeceğiz.”
“Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed’in mesajlarındaki hakikatler, bugün yeni müjdelerle hayata geçiyor, insanoğlu kaybettiklerini geri kazanmaya çalışıyor.”
Ben bunları beklemiyordum, doğrusu içim burkularak okudum. Aslında bu düşüncelere sevinmem lazım. Ama neden sevinemiyorum? Bir insan bunları bilir de nasıl “Apo” olur? Ben bunu anlayamadığımdan sevinemiyorum. Yoksa bu düşünceyi bir devlet kabul etse, işte o devlet bir “İSLAM DEVLETİ” olur.
Aman Allah’ım! Hakikate bu kadar yakınken, ondan bu kadar uzağa düşmek nasıl izah edilir?!..
Buradan Abdullah Öcalan’a bir davetim var: “Şimdi helalleşme zamanı” demişsin. Bu vaziyette bu çok zor. Halk barışa evet der, ama sana hakkını helal etmez. Sana hem seni cümle günahlarından ve dolayısıyla cehennemde yanmaktan kurtaracak, hem de halkın haklarını helal etmesini sağlayacak bir çıkış yolu göstereyim mi?”
“Evet” diyorsan, işte Sevgili Peygamberimizin (sav) ağzıyla samimi teklifim: “Eslim, teslim.”
Yani Marksist, Leninist kafirliğinden çık, şehadet kelimesi getirerek Müslüman ol, İslam’ı okumaya başla, öğrendiğinle amel et. Seni hiçbir Müslüman eski kafirlik döneminde yaptıklarınla suçlayamaz. Hz. Hamza’yı şehit eden Vahşî’yi Müslüman olunca kabul ettikleri gibi kabul etmek zorunda kalacaklardır.
Aksi tutuma hiç kimsenin hakkı yoktur. “Hakkım var” diye her hayra karşı çıkan cahil cühela zavallılar her zaman olabilir, aldırma sen onlara. Zira Allah’ın sözüne ters düşen her söz boştur, batıldır. İşte Allah Teâlâ’nın kanunu açıktır:
İşte hadis: “İslam, geçmiş günahları siler atar.”
İşte Ayet: “Ey Resûlüm! O kâfirlere de ki: "Eğer Peygambere düşmanlıktan vazgeçip İslam’a girerlerse daha önceki suçları bağışlanacak. Yok, eğer dönüp tekrar düşmanlığa başlayacak olurlarsa, zaten emsallerinin başlarına gelen haller gözlerinin önünde!"(Enfal 8/38)
Bu ayetin tefsiri hakkında şunları iktibas ediyorum: “Başka dinden olan, farklı inanç taşıyan düşmanlar, müminlere karşı birtakım suçlar işlemiş, zararlar vermiş olabilirler. İnkâr halinde yaşayan insanlar İslâm'a göre günah olan birçok fiil işlemiş, kendi sistemlerine göre geçerli olan hukukî tasarruflarda bulunmuş olabilirler. Bir gün Allah onlara hidâyet nasip ederse daha önceki yapıp etmeleri ne olacaktır?
Âyet bu soruya cevap veriyor: Allah onların kâfir iken yaptıklarını bağışlayacaktır, İslâm'a girdikleri andan itibaren sabıka kayıtlan silinecek, kendileri için beyaz bir sayfa açılacaktır.
Fıkıhçıların bu âyeti, ilgili başka âyet, hadis ve ilkelerle birlikte değerlendirerek ulaştıkları sonuç da şöyledir: Allah kendi haklarını bağışlar, geçmiş günahlarının temeli ve âmili olan İnkâr hali ortadan kalktığı için hidâyete ermiş olan kulunu daha önce yaptıklarından sorumlu tutmaz.
Kul haklarına gelince bunların maddî bakımdan telâfisi yoluna gidilir, zararlar tazmin ettirilir, haksız yoldan elde edilen mallar sahiplerine iade edilir, tüketilmiş olanlar tazmin ettirilir. Âyetteki genel ifadeye bakarak inkâr halinde işlenen her suçun, yapılan her kötülüğün müslüman olduktan sonra bağışlanacağını söyleyen âlimler de olmuştur. (Ebû Bekir İbnü'l-Arabî, n, 851 vd.; İbn Âşûr, IX, 344.).
İnkâr halinde işlenmiş suç ve günahların hidâyete erdikten sonra silinmesi ve hidâyeti seçen kimsenin dünyada da bunlardan sorumlu tutulmaması hükmü ihtidayı teşvik bakımından büyük bir önem taşımaktadır.” (Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kâfi Dönmez, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Kur’an Yolu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: II/543.)
“İnsana Ulaşmak” amacımız ise, “aman Apo da kalsın” diyemeyiz herhalde. Burada bir yazımızın başlığı şöyleydi: “Her İhtida Bize Bayram”.
Ben sözümde duruyorum. Abdullah Öcalan ve onun gibiler tam ve gerçek bir Müslüman olurlarsa, ben çok sevinecek ve bayram edeceğim. Sadece ben değil, bütün vatan bayram eder bu kadar evladı batıl ilke ve ideolojileri bırakıp da tam bir Müslüman olursa inşallah.