“Değmez”
Muhterem Bahçeli!..
MHP Genel Başkanı Muhterem Devlet Bahçeli, bir zamandır etkisini iyice artıran “parti içi muhalefet harekâtı”yla uğraşıyordu.
Birbiri ardına “İl teşkilatını kapatma” kararları gönderiyor, “tehdit olarak algıladığı” yönetimlerin işine son veriyordu.
Muhterem Bahçeli, “MHP teşkilatlarının Vural Savaş’ı” olmuştu adeta…
Birbiri ardına “kapatma” kararları verdikçe tepki büyüyordu…
O kadar ki…
MHP’nin Konya İl Başkanı Hasan Kaya, MHP’de “düşünen ve üretenlerin” adeta “Yunanlı” muamelesi gördüğünü belirtiyor, Muhterem Devlet Bahçeli’yi ülkücülüğe, milliyetçiliğe aykırı tavırlar içinde bulunmakla “suç”luyordu.
Muhterem Bahçeli, uzun yıllar boyunca verilen mücadelenin, binbir çile ve işkencenin ardından ulaşılan “iktidar nimetini” çöpe atan bir Genel Başkan…
Taban böyle düşünüyor…
Muhterem Bahçeli’nin MHP gibi “iddialı” bir partinin yükünü taşıyacak durumda olmadığı kanaati son derece yaygın.
Ecevit’in yardımcısı olarak iktidar sorumluluğunu paylaştığı dönemde, MHP’lilerin bugün bile “tevil etmekte zorlandıkları” birçok tavize imza atan…
İşi “Müstemleke Valisi” hükmündeki bir Ekonomi Bakanı’nın Türkiye’ye getirilmesine onay vermeye kadar götüren Muhterem Devlet Bahçeli, muhalefette de iyi sınav vermedi…
Kaset olayı da bu hâlin tuzu biberi oldu.
Bizler, bir partinin “kasetlerle” göçertilmek istenmesinin yanlışlığına defalarca vurgu yaptık ama…
“Doğru söylüyorsun da kardeşim, (zamanın) MHP yönetiminde, bunca sıkıntılı zâtın bulunmasına ne diyeceksin!” yollu çıkışlara da cevap veremedik.
Sorular ardı ardına geldi…
Şu soru hepsinin özetiydi:
-Muhterem Bahçeli onca başkanlık divanı üyesinin onca kurmayının “uçkur” durumları hakkında hiç mi bilgi sahibi olamadı?
(…)
¥
Bütün bunlar birikiyor... Günün birinde karşınıza, “parti içi muhalefetin” iyice güçlendiği bir yapı çıkıyor.
Yapı güçlendikçe muhaliflerinizi frenlemek için tedbirler alıyorsunuz…
Bu tedbirler işe yaramayınca da işi “teşkilat kapatmaya” kadar götürüyorsunuz…
¥
Muhterem Bahçeli, o noktadaydı ki imdadına çözüm süreci yetişti.
Şimdilerde, “Vur de Vuralım, Öl de Ölelim” sloganlarına “Onun da zamanı gelecek!” karşılığı vermek suretiyle parti içi muhalefetin sesini bastırmış oluyor.
Ecevit karşısında ayak ayak üstüne atmayacak kadar nezih ve de nazik olan Muhterem Bahçeli…
“Ya Allah Bismillah Allah-u Ekber” sloganlarını bile “yasaklayacak” kadar “dikkatli ve özenli” olan Muhterem Bahçeli…
Şimdi…
“Şiddete Çağrı” niteliğindeki sloganlara “Olur da şimdi değil, zamanı gelsin ben komutu vereceğim!” manasında bir karşılık vermekten çekinmiyor.
Niçin böyle yapıyor?..
Efendim, vatan bölünmesin, ülkem zarar görmesin…
Geçiniz!..
Banka hortumcuları milletimin kanını, iliğini emerken siz iktidardaydınız!..
Sormazlar mı Muhterem Genel Başkan:
O günlerde ülkemiz için ne yaptınız?..
¥
Ben, “ırkçılığın” tüm renklerinden nefret eden bir kardeşinizim.
Irkçı olmayan bütün MHP’lileri de severim…
Evlatlarımızın kanı üzerinden “Parti İçi Muhalefetin Sesinin Kısılması” gibi küçük hesapların yapılmasına da ziyadesiyle içerlerim.
Yazımızın bu son bölümünde “direkt” hitabımız olsun:
Muhterem Bahçeli, siz, biz, hepimiz ölümlüyüz…
“Evlâdınız olmadığı için evlat acısını bilmezsiniz!” gibi bir yaklaşımı doğru bulmam.
Mutlaka, sizin de “evlat” yerine koyduğunuz insanlar vardır.
Bir an için “onların” acısıyla imtihan edildiğinizi düşününüz…
“Değmez Muhterem Bahçeli…”
“Hiçbir koltuk bir candan üstün değil!..”