Savaşsever değil, savaşsavar olunmalı!
- Lütfü Bey; ülkemizde 30 yıldır süren iç savaşı sona erdirebilmek için başlatılan barış görüşmelerine MHP gibi faşist partiler şiddetle karşı çıkıyor. Nitekim MHP lideri Devlet Bahçeli, bu barış sürecine tepki mitinglerinde kendisine “Vur de vuralım” diye seslenen taraftarlarına, “Onun da zamanı gelecek” diyor. MHP’nin bu tavrı hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Görülüyor ki MHP görüşe görüşe, konuşa konuşa yöntemini değil, vuruşa vuruşa, savaşa savaşa yöntemini tercih ediyor. Kürt sorunu denilen sorunun konuşarak değil, savaşarak çözülmesini istiyor. Ancak bunu isteyen MHP’nin yöneticilerinin hiçbirinin çocukları bu savaşta ölmüyor. Hep garibanların çocukları bu savaşta ölüyor. Bu iç savaşın bir sonuç vermeyeceğini Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yöneticileri gördü; ama MHP yöneticileri görmüyor. Bakın bugün Türk Silahlı Kuvvetleri, bu iç savaşın sona erdirilmesi için başlatılan barış görüşmelerini destekliyor. Barış için çekilen halaylara en üst düzey komutanlar da katılıyor. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komutanları da gördü ki, 30 yıldır süren bu iç savaşta her türlü savaş yöntemi denendi, ama PKK bitirilemedi. Zaten PKK bitirilebilseydi devletin PKK liderliğiyle görüşmesi, barış süreci gündeme gelmezdi. Bu gerçeğe rağmen MHP yöneticileri kalkıyor, 30 yıldır süren, 50 bin insanın hayatına ve 400 milyar dolarımıza mal olan bu iç savaşı sona erdirebilmek için başlatılan barış sürecine destek veren herkesi vatan hainliğiyle, bölücülükle suçluyor. Öyleyse bu barış sürecine destek veren Türk Silahlı Kuvvetleri de mi bölücü, vatan haini? MHP yöneticileri ne dediklerinin farkında değiller belli ki. Şiddet sevicilikleri, savaşseverlikleri onları ne dediklerini bilmez hale getirmiş demek ki. Zaten bir bakıma faşizm de şiddet sevicilik, savaşseverlik değil mi? Faşistlerin gideceği yer de halklarına savaştan, kandan, gözyaşından, yıkımdan başka bir şey vermemiş Hitler’in, Mussolini’nin yanı değil mi? Hitler’in, Mussolini’nin yanına gitmek istemeyenin savaşsever değil, savaşsavar olması gerekmez mi?
CHP NE HAYIR’CI NE EVET’Çİ, HER KONUDA HAVET’Çİ!
- CHP’nin barış sürecine tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce CHP barış sürecine evet mi diyor, hayır mı diyor?
- CHP hariç Meclis’teki partilerin barış sürecine tavrı gayet net. Barış sürecine MHP’den hayır, AKP ile BDP’den evet. CHP’nin barış sürecine tavrı ise havet! Yani CHP barış sürecine ne hayır diyor, ne evet diyor; ikisinin karışımı bir şey söylüyor! CHP bir bakıyorsunuz barış sürecini destekler gibi yapıyor; bir bakıyorsunuz köstekler gibi yapıyor. Aslında Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan olduktan sonra CHP her konuda böylesine bir tavır alıyor. Her konuda Kararsız Kasım gibi davranıyor! Ülkenin hiçbir önemli sorunu hakkında CHP net bir tavır alamıyor. Örneğin CHP’nin yeni anayasa konusundaki tavrı da net değildir. CHP bu ülkede ilk kez sivillerin yapacağı yeni bir anayasa istemekte midir, istememekte midir; bu da belli değildir. Malumunuz ülkemizde anayasaları hep darbeci subaylar yaptı. Şu anda yürürlükte olan anayasamızı da 12 Eylül 1980’de darbe yapan faşist generaller yaptı. Demokrasiyi ortadan kaldıran darbeci generaller elbette demokratik anayasa yapmayacaktı. Darbeci generallerin yaptığı anayasa elbette özgürlükçü bir anayasa olmayacaktı. Darbeci generallerin yaptığı anayasa kendileri gibi antidemokratik, faşist, baskıcı, yasakçı bir anayasa olacaktı. Halen yürürlükte olan bu anayasa yerine her maddesinin sivil, özgürlükçü bir yaklaşımla düzenleneceği yeni bir anayasa yapılsın mı yapılmasın mı; CHP’nin bu konudaki tavrı net değildir. CHP hem mevcut anayasanın değiştirilmesini ister gibi yapmakta ve hem de mevcut anayasanın bazı maddelerinin bırakın değiştirilmesini, tartışılmasını dahi istememektedir. CHP’nin yeni anayasa konusundaki tavrı net olmadığı gibi Kürt sorunu konusundaki tavrı da net değildir. CHP’nin Kürt sorununu çözmek için devlet ile PKK liderliğinin görüşmesiyle başlatılan bu süreci ille de desteklemesi, bu sürece ille de evet demesi gerekmiyor. Ama CHP bu sürece hayır diyorsa, bu konuda ortaya koyacağı gerekçelerle biz vatandaşları ikna etmesi gerekiyor. CHP bu sürece karşıysa, muhalefet yapsın. Elbette MHP gibi “vururuz, öldürürüz” diyen şiddete dayalı bir muhalefet değil, demokratik bir muhalefet yapsın. Bu sürece evet diyenler ile muhalefet edenler arasında fikirler yarışsın. Sonunda halkı ikna eden kazansın. Ve tabii demokrasi kazansın. Ancak CHP’nin böyle bir muhalefet sergileyebilmesi için bu konuda net bir tavrının olması gerekiyor. Ne yazık ki bu konuda da her konuda da CHP’de net bir tavır aramak, çölde su aramaya benziyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.