Serdar Arseven

Serdar Arseven

Yeme içme,bankalara çalış!..

Yeme içme,bankalara çalış!..

Sayın Ali Babacan ve Sayın Mehmet Şimşek sinyalini vermişti.

Ekonomi onların söylediklerinden biraz daha sert yavaşladı.
Sayın Zafer Çağlayan’ın belirttiği gibi “acı bir fren” yaptı.
Mesele, nereden baktığınızda…
Esnaftaki avlayacak sinek bile bulamama durumuna bakarsanız,  “Eyvah!” dersiniz.
“Global” bakış açısı ile şükrünüze şükür eklersiniz.
Düne kadar “Kapıları bir açsalar da kapağı atsak!” hayranlığı ile baktığımız Avrupa 6 yıldır sürekli olarak küçülüyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinin ortaya koyduğu yüzde 2.2’lik büyüme elbette çok küçük ama bu oranla bile EURO bölgesinin Estonya’nın ardından en fazla büyüyen ülkesiyiz.

Genel durum kötü değil, 2013’in ilk çeyreğinde hafif bir kıpırdanma oldu, ikinci çeyrekte bayağı toparlarız.
Büyümeyi de, ikinci çeyrekte 2 katına çıkartırız.
Çıkartırız da…

Benim esas takıldığım; büyüme rakamlarında aslan payını hep “bankacılık” sektörünün alması…
Bankalara mahkûmiyetimiz gün geçtikçe artıyor.
Kredi kartları ile yaptığımız alışveriş tutarı 2012’de yüzde 25 artışla 354 milyar TL’ye ulaştı.
Bu tutar, banka kartlarında ise yüzde 36 yükselişle 16 milyar TL.
Kredi kartı sayısı yüzde 6 artışla 54 milyona, banka kartı sayısı ise yüzde 11 artışla 91 milyona tırmandı.
Bankalar, 2012 yılında 27 katrilyon lira “faiz dışı gelir” elde etti.
Faiz dışı gelir, bir takım “parlak” isimlerle vatandaşa şey edilen “ıvır zıvır” bedelleri.
Bir tek bu kalem bile onu gösteriyor ki, yemiyor içmiyor bankalara çalışıyoruz.
Sistem, bizi her durumda bankaların kucağına itiyor.
Bankalar da kucağına “mecburen” gelen vatandaşı bir güzel…
Neyse!..

Sayın Hayati Yazıcı, bu işlerle yakından ilgileniyor.
Bankaların, vatandaştan “keyfi” para çekişine fren koymaya çalışan Sayın Hayati Yazıcı baskılara aldırmıyor.
Sözleri dikkat çekici:
“Taradık, bankalar eskiden 30 kalem masraf çıkarıyorlardı. Şimdi 60 kaleme çıkmış. Bozuk para sayma masrafı bile alıyorlar!”

Tezgâhın nasıl işlediğini yazdık…
Genel Müdürlüklerde, birileri oturuyor ve “Bugün vatandaşa hangi isim altında hangi kalemi şey edebiliriz!” diye kafa yoruyor.
Her “buluş” elli atmış trilyon demek.
“Vatandaşın kafası meşgul, en fazla yüzde 10’u görür, yüzde 10’un da en fazla binde biri itiraz eder!” diyor ve bindiriyorlar!..

Yukarıda bir yerlerde kredi kartı kullanımındaki artışa dikkat çekmiştik.
Vatandaş, kredi kartına bazen “mecburen” bazen de “israf” kaleminden yükleniyor…
Zamanı gelince de borcunu ödeyemiyor.
Merkez Bankası’nın belirlediği kredi kartına borçlananlara uygulanacak tavan oran aylık yüzde 2, 34.
Bankalar, mevcut enflasyon oranına tur üstüne tur bindiren bu “tavan oranı”nı uyguluyor…
Cebinde kredi kartı taşıyanların kahir ekseriyeti hesaplarını kapatamadığından, fahiş faiz oranlarına mahkûmiyeti kaçınılmaz hale geliyor!..

Türkiye, terör sorununa çözüm bulabilir…
Bunu görebiliyoruz…
Bankacılık sisteminin millet üzerindeki tahakkümüne çözüm bulabilir mi?
Bunu göremiyoruz…
Bu “sıkıntıya” çözüm bulunmazsa milletin iki yakası asla bir araya gelmez!..
Bunu net bir şekilde görebiliyoruz!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi