Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Türkiye’nin Batısı, “Batı”ya inat kucaklaşmalı!

Türkiye’nin Batısı, “Batı”ya inat kucaklaşmalı!

“Zor” başladık ama inşaallah sonu “kolay” ve “hayırlı” olacak...

Öyle ya; “niyet hayır, akıbet hayır.”
Önceki gün, Dolmabahçe Sarayı’ndaki “Akil İnsanlar Heyeti İstişare Toplantısı”na, zamanında yetişebilmek için denemediğimiz yol, binmediğimiz vasıta kalmadı... Trafik, öylesine sıkışıktı... Önce “otomobil”le  yola çıktık, sonra “tramvay”a bindik, en sonunda da, “taksi” bulamadığımız için “otobüse” bindik... Ben yine de şanslıyım; zira, toplantıya “motosiklet”le gelmek zorunda kalanlar bile olmuş...
Her neyse... Zorlu bir yolculuğun sonunda, toplantıya zamanında yetiştik.
Trafik “tıkalı” olsun, hiç önemli değil... Yeter ki, sürecin önü “açık” olsun!..
Dün de dediğim gibi;
Bir yola çıktık.
Allah, yüzümüzü ak eylesin...

NAZAR ETME NE OLUR!

Bu süreçte, heyet üyelerini “kıskananlar” olacaktır, “çekemeyenler” olacaktır, araya “fitne” sokmak isteyenler olacaktır.
Olmaya başladı bile...
Şahsıma karşı, çeşitli televizyon programlarında, gazete köşelerinde ve internet sitelerinde “itibarsızlaştırıcı” ifadeler kullanıldığını görüyor, duyuyorum.
Her “eleştiri”yi ve her “saldırı”yı ciddiye almakla birlikte, şimdilik hiçbirine cevap vermeyi düşünmüyorum.
Çünkü ben, “dünde takılıp kalanlar”dan değil, “yarına odaklananlar”danım...
Mevlâna Hazretleri’nin dediği gibi;
“Dün dünde kaldı cancağızım,
Bugün yeni şeyler söylemek lâzım.”
Açık ve net söyleyeyim;
Görev yapacağım süre boyunca, çok mecbur kalmadıkça hiç kimseye cevap vermeyecek, onların “reyting ve tiraj malzemesi” olmayacağım.
Sadece şahsıma yönelik eleştiriler için değil, “bütün heyet üyeleri” için birçok “eleştiri” ve “saldırı” olabileceğini, Sayın Başbakan, önceki günkü toplantıda söylemişti zaten...
Demişti ki;
“Saldırılara kulak asmayın!.. Kim daha çok saldırıya uğruyorsa, demektir ki, o doğru yoldadır!”
Şahsen ben, “çok doğru bir iş” yaptığımıza inanıyor ve bu uğurda harcayacağım enerjiyi “çemkirme”lere harcamak istemiyorum...
“Kavga” isteyen varsa,
2 ay sonra buyursun.
Çünkü ben;
Baltaları duvara astım...
Sanıyorum, anlaşılmıştır...

EN KRİTİK BÖLGE

Gelelim “icraat” faslına...
Herhalde biliyorsunuz;
Ben “Ege Heyeti”ndeyim...
Heyet Başkanımız Tarhan Erdem.
Başkan Yardımcımız Avni Özgürel.
Sekreterimiz Arzuhan Doğan Yalçındağ.
Üyelerimiz; Ben, Fadime Özkan, Fuat Keyman, Fehmi Koru ve Baskın Oran.
Dolmabahçe Sarayı’ndaki 4-5 saatlik genel toplantıdan sonra; biz Ege üyeleri olarak, kendi aramızda ayaküstü bir toplantı yaptık ve dün için buluşmayı kararlaştırdık...
Kararlaştırdığımız gibi de, “Tarhan Erdem’in ev sahipliğinde” bir araya geldik ve Ege Bölgesi’ni her yönüyle masaya yatırdık.
Hemen herkesin ifade ettiği gibi; “çözüm sürecine destek” konusunda Ege ve Karadeniz, en zorlu bölgeler.
İşte Ege rakamları:
Sürece evet diyenler: Yüzde 43.5
Sürece hayır diyenler: Yüzde 49.5
Karadeniz’de de durum şöyle:
Sürece evet diyenler: Yüzde 43
Sürece hayır diyenler: Yüzde 43.
Yani, yarı yarıya...
Gördüğünüz gibi, Ege’de “hayır” diyenlerin oranı daha fazla... Yani, bizim işimiz daha zor.
Ama, madem ki bu yola çıktık; heyet üyeleri olarak “Ege’nin bütün illeri”ni, eğer zamanımız olursa “ilçe”lerini de dolaşacak, bir “nabız yoklaması” yapacağız... Ve tabiî, “süreç”le ilgili görüşlerimizi de paylaşacağız...
Evet, işimiz zor...
Ama, imkânsız değil.
Çünkü; Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle; “Akil İnsanlar Heyeti”nde yer alan insanların ortak noktası; “kangren olmuş bir sorunun çözüme kavuşturulmasını istiyor olmaları”dır... “Can ve kan kaybı”na yol açan bir meselenin sona erdirilmesini dert edinmiş olmalarıdır..
Yine Başbakan’ın ifadesiyle;
Bu süreç, “yaralı duyguları tamir etme, karşılıklı güven tesis etme ve kardeşlik hukukunu yüceltme süreci”dir!..
Bu yolda bize de “görev” düştüğüne göre, inşaallah “sorumluluğumuzun bilinci” içinde hareket edeceğiz.

EGE İNSANI “SICAK”TIR

Şimdi;
“Ayrıştırma”nın değil,
“Bayramlaşma”nın,
“Hesaplaşma”nın değil,
“Helalleşme”nin zamanıdır...
Öyle sanıyorum ki;
Ege insanı, “çözüm süreci”ne katkı sunmak isteyen bizleri bağırlarına basacaktır.
Çünkü benim bildiğim Egeli, “sıcak kanlı”dır, “dost canlısı”dır...
“El sıkışmak”la yetinmez,
“Kucaklaşarak” gösterir sevgisini...
Barışı kucaklayacaklarından da zerre kadar şüphem yok...
Eğer, Türkiye toplumu olarak bizler kucaklaşmaz isek, bilelim ki, “Avrupa’daki Kürtleri kışkırtmaya” çalışan “Batılı politikacılar”ın ekmeklerine yağ sürmüş oluruz.
Çünkü, onlar da;
“Türk-Kürt barışsın” istemiyor!
Bilmem, anlatabildim mi?..


Sayın Bahçeli “Akil İnsanlar”a niye taktı?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, çözüm sürecine niçin karşı çıkıyor, anlayamıyorum...
Dün yaptığı yazılı açıklamada demiş ki; “Kendini akil zanneden söz konusu 63 isim, Başbakan Erdoğan’ın çözüm süreci isimli çözülme ve çöküş projesini anlatmaya memur edilmişlerdir... Kendilerini akil ya da akıllı sanıp da Türk milletini aptal yerine koymaya ve topyekun 76 milyonu küçümsemeye ve hafife almaya hiç kimsenin haddi yoktur.”
Öncelikle söyleyeyim; hiç kimseyi aptal yerine koyduğumuz, hiç kimseyi küçümsediğimiz ve hafife almaya çalıştığımız yok... Eğer öyle olsaydı; “Akil İnsanlar Heyeti’nin üyeleri” olarak “76 milyon”un ayağına gitmez ve onların görüşlerini öğrenmeye çalışmazdık... Oysa biz; “memurlar” olarak değil, “sivil inisiyatif mensupları” olarak, insanımızın ayağına gideceğiz.

Merak ediyorum; “kan ve gözyaşı” durup da, millet “huzur ve refah”a kavuştuğunda Sayın Bahçeli ne yapacak?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi