Şefaat Yetkisi
Delillere itibar, kesinlik ve güçlülük yönüyle sıralanır. Mesela, inkârı mümkün olmayan mütevatir bir haber, diğerlerine üstünlük sağlar ve öncelik taşır. Bu açıdan, kesin ve sağlam bilgi konumundaki mütevatir haberlere ters düşmeyen bilgiler kabule layıktır. Aykırılık teşkil edenlerse, kim tarafından haber verilirse verilsin kabule şayan değildir, delil olamaz.
Kur’an-ı Kerim ayetleri mütevatirdir ve kesinlik ifade ederler. Allah’ın Kelamı’ndan daha sağlam ve öncelikli söz olamaz. Bu bağlamda, ayetlere muvafık ve münasip düşen her bilgi ve haber makbul, aykırılık teşkil edenlerse merdut’tur. Bu prensip, ehl-i ilimce de malum ve müsellemdir.
Bu temel hatırlatmadan sonra şunu söylemek gerekiyor: Kimi insanlar, açık Kur’an ayetlerine rağmen bunlara aykırılık teşkil eden bazı anlatımları ısrarla öne çıkarıyor ve bunlarla inanç oluşturmaya çalışıyorlar. Şefaat konusundaki çoğu yorum ve rivayetlerde olduğu gibi…
***
Esasen “şefaat”, tekil kelimesinin zıddı olan “çift” anlamındadır. Terim olarak da: “Allah katında mertebesi yüksek bir kişinin, günahkâr bir mü’minin günahlarını bağışlaması için Allah’a dua etmesi”dir. Buna göre, hayattaki bir mü’min, hayatta olan diğer bir mü’minin bağışlanması için Allah’a dua edebileceği gibi, ölmüş olan bir mü’min için de dua edebilir. Böyle bir duanın, hem dua edene hem de dua edilene fayda sağlayacağı konusu, İslam alimlerince de kabul edilen bir görüştür.
Dünya hayatında yapılan bu dua ve istiğfar dilekleri, bizzat Kur’an ayetlerince de teşvik ve tavsiye edilmiş, Hz.Peygamber efendimiz (s.a.v) tarafından da bizzat tatbik edilmiş bir uygulamadır. Nitekim, bizler de hem yaşayan mü’min kardeşlerimize hem de ölmüşlerimize dua ediyor, affedilmeleri için istiğfarda bulunuyoruz. Böyle bir şefaat’e itiraz eden de yoktur. Asıl mesele, ahiret hayatındaki şefaat’tedir. Yani, dünyadaki gibi ahirette de dua ve istiğfarla günahları affettirmenin mümkün olup olamayacağı meselesidir ihtilafa konu olan!...
Kur’an-ı Kerim’de, üçüncü bir şahsın Allah katında şefaat edeceğine dair açık bir ayet yoktur. Aksine, ayetler bu konuda, taraflar (Allah ile kul) arasında tek yetkinin tümüyle Allah’a ait olduğunu bildirmektedir.
“Deki: Bütün şefaat Allah’a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Sonra siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.”(Zümer,44).
Şefaat yetki ve tasarrufunu elinde bulunduran Allah Teâlâ, kullarından herhangi birinin şefaat edeceğine dair ayetlerde hiçbir isim zikretmemiştir. Peygamberimizin şefaat edeceğiyle ilgili haberler ise, hadis kitaplarındaki bazı rivayetlere dayanmaktadır.
***
Ahirette şefaate tek yetkili olan Yüce Allah, acaba başkalarının da şefaat edebilmesi için onlara izin verecek midir, Kur’an’da sözü edilen izin ne anlama gelmektedir, konusunu da önümüzdeki yazıya bırakalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.