Serdar Arseven

Serdar Arseven

Erdoğan Bayraktar’a pis saldırı!..

Erdoğan Bayraktar’a pis saldırı!..

Ya neden bahsediyorsunuz siz; 28 Şubat sürecinde bir nineyi sırf başörtülü olduğu için tedavi etmemişti bu Ergenekon kafası!..

İstanbul Tıp Fakültesi’nin o zamanki yönetimi, Rahmetli Medine Bircan Nine’yi, Emekli Sandığı’ndan aldığı sağlık karnesinin üzerindeki resminin başörtülü olmasından dolayı kapı dışarı etmişti…
¥
O günlerden bugünlere geldi ülkem…
Beğenmeyen, son icraatı Hazret-i Ömer Camii’ni yıkmak olan Esed Baasçı’sına sığınsın!..
¥
“Sol”un iktidar olduğu dönemleri unutmadınız umarım!..
Bırakın Başbakan’ı Bakan’ı filan, kıytırık bir yerin “Sol”cu belediye başkanının yanına yaklaşamazdı vatandaş!..
“Sol”cu başkanlar, gündüzleri “ihale” geceleri de “meyhane” işleriyle uğraşırlardı!..
Onların meyhaneleri de özeldi, bilmem ne haneleri de!..
Sol’un koalisyonda büyük ortak olduğu dönemin grup toplantılarını unuttunuz mu?..
“Sol Parti”nin İlçe Başkanlarını Meclis ortasında küfürle döverlerdi, en küçük bir eleştiride bulunmuşsa “Lider”e!..
¥
Önce Milli Görüş, sonra da Ak Parti’nin yerel ve merkezi iktidarları vatandaşı yönetimlere yaklaştırdı malum.
Kıytırık yerlerin belediye başkanlarına ulaşamayan vatandaşlar, İstanbul’un Belediye Başkanı ile kıraathane sohbetlerinde buluşur oldu.
Vatandaşlar, Halk Meclisi adı verilen toplantılarda hem de medyanın önünde başkanları sorgulama, taleplerini bizzat iletme imkanını buldu.
Merkezde de böyle, Milli Görüş’ün Bakanları, vatandaşın kendilerine ulaşabilme kanallarını hep açık tuttu.
Hiç değilse Cuma günleri, konuşmak istediği bakana yanaşıp dert dile getirme imkanına kavuştu vatandaş.
Olması gereken de bu; vekil asilden kaçmaz, vekilin kapısı asile kapalı olmaz!..
¥
Tabii, bazen ters teptiği de oluyor bu durumun.
İşte Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın hiç de hak etmediği halde karşı karşıya kaldığı rezil medya saldırıları!..
Takip ettiniz…
İki günlük Trakya gezisinin bir yerinde karşısına çıkan ve kanser hastası olduğunu söyleyen genç kız, “ilaç temini için” yardım istiyor.
Bakan Bayraktar da, ilaç temin sıkıntısının “parasızlıktan” kaynaklandığını düşünerek hatırı sayılır bir para yardımında bulunuyor.
“Aman dikkat et düşürme!” yollu yaklaşımı da “baba şefkati”ne işaret.
Biz de evlatlarımıza para verdiğimizde “Dikkat et düşürme!” demez miyiz çoğu zaman!..
Kanser hastası olduğunu söyleyen genç kızın “Ben dilenci değilim, para istemedim!” muhtevalı tepkisini bir dile doladı ki bir kısım medya o kadar olur!..
İlaç alamadığını söyleyen bir kişiye para yardımında bulunmak mı tuhaf olan?..
Bayraktar, “Fil dişi kule”lerde mi otursaydı bir zamanların soldan çarklı bakanları gibi?
Ulaşılamaz mı olsaydı?.
¥
Bakanlık açıklaması elimin altında…
Şöyle deniyor:
“Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın Edirne programı sırasında önünü kesen ve ağlayarak yardım isteyen kıza yardım etmiştir. Edirne Valisi Hasan Duruer’e de bu konuyla ilgili olarak talimat vererek, konunun çözülmesini istemiştir. Söz konusu öğrenciyi Valiliğe davet eden Hasan Duruer konuya çözüm bulmak için gerekenin yapılacağını ifade etmiştir. Sayın Bakanın yardım sözüne rağmen konunun basında ‘Bakanın cevabı öğrenciyi ağlattı’ şeklinde yer alması üzüntüyle karşılanmıştır.”
¥
Bakan Bayraktar, bundan sonra ne yapmalı yani…
Yanına “Belki de provokatördür” diye, gariban yaklaştırmamalı öyle mi?..
Hadi bakalım; herhangi bir kanser hastası vatandaş, Sayın Bayraktar’a saldıran medya organlarından birinin “yayın yönetmenine”, “yazarına” filan ulaşmaya çalışsın…
Çok zor, çok!..
Bırakın para yardımı almayı filan…
Fazla ısrarcı olursa güvenlikten dayak yer..
Eşek sudan gelinceye kadar!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi