Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Pozitivizm, “kavramlar, sömürü” ve Risale-i Nur’un dili (2)

Pozitivizm, “kavramlar, sömürü” ve Risale-i Nur’un dili (2)

Beşerî akıl, zekâ ve düşünce hissî, indî/subjektiftir; taraflıdır. İnsanın zaaflarını bütünüyle bünyesinde barındırır. İnsanın nazarı ve düşüncesi son derece kısa ve dardır. Her şeyi kuşatamaz. Geleceğe nüfûz edemez. Tabiî bir ömrü olduğu gibi, ortaya koyduğu kavramların, bakış açısının, kanunların, düşüncelerin de belli bir ömrü vardır. Ömrünün sonu olduğu gibi öngörülerinin de sonu vardır. (İşârâtü’l-İ’câz, s. 168.)

Mü’minler kendilerini mutlaka tevhîdi kavramlarla donatıp mânevî, rûhî derinliğe inebilmelidir. Dünyevîleşmeye götüren kavramlar, çalışmalar, kuru bir bilgiden ibaret kalacak veya kesinlikle duygularımızı tatmin etmeyecektir.
Bediüzzaman, “Van Valisi Tahir Paşa’ya, Başit Yaylasından, ‘Ey Paşa! Başit başında buz tuttu. Görmediğin şeyi inkâr etme. Her şey senin malûmatında münhasır değildir’ diyerek tartışmayı derinleştiriyor?.. Ne diyor pozitivistler: ‘İnsanın beş duyu organıyla algılanamayan şey yok sayılır. Ancak deney ve gözlemle elde edilen bilgi bilimsel sayılır. Dolayısıyla bilimsel bilgi dışında başkaca bir bilgi kategorisi de yoktur, diğer bir deyişle onlar hurafeden ibarettir.’ ... Bediüzzaman basit bir tartışmadan kalkarak yaptığı bu kısa pozitivizm eleştirisinde dostuna işte bu gerçeği hatırlatıyor.” (Nihat Derindere, Yeni Asya, 18.04.2013)
Bediüzzaman, Risale-i Nur eserleriyle, “Dine, imânâ, ahlâka ihtiyaç yoktur, herşeyi ben hallederim” anlayışının bütünüyle zararlı bir düşünce olduğunu apaçık ortaya koydu. Seküler felsefenin, pozitivizmin insanı mâneviyattan soyutlamaya çalışarak huzursuz, hasta ve mutsuz ettiğini; gerçek mutluluğun kaynağının din, imân, ibadet, şükür ve ahlâk olduğunu izah ile ispat etti.
Mutluluk ve başarı; yalnızca insanın iç dürtüleriyle meydana gelmez. Vahiy peygamberler, melekût/gayb/metafizik âlemlerden gelen pozitif mesajlar, yardımlar ve en önemlisi inayet-i İlâhiye olmaksızın hiçbir şey elde edemeyiz. Göz; güneş olmaksızın göremediği gibi insan aklı da İlâhî bir projektör olmaksızın her şeyi tam olarak anlayıp kavrayamaz. Mutlaka kuşatıcı, zaaflardan arınmış genel bir akıldan istifâde etmelidir. O da İlâhî Vahiydir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi