Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Ülkesini ve halkını sevenlere hayırlı olsun

Ülkesini ve halkını sevenlere hayırlı olsun

Türkiye rahat bir nefes aldı. Şükürler olsun ki; şimdiye kadar olduğu gibi korkulan olmadı ve sağduyu kazandı. Millet kazandı, Türkiye kazandı, dünya kazandı.
Tarihi karara elbet sevinenler de oldu, üzülenler de. Sevinenlerin sayısı, üzülenlerin sayısını yüze bine katladığı için, üzülenlere; “Geçmiş olsun, bu sefer de devletini ve milletini sevenlerin yüzü güldü, lütfen anlayışla karşılayın” demekten başka ne söylenebilir ki..
Karara sevinenlerin hiçbirisi, AK Parti'nin eylemlerini ve söylemlerini Anayasa’ya aykırı olarak değerlendirmedi ve adaletin öyle ya da böyle, bir şekilde tecelli edeceğine inandı. Kapatılacağına inananlar ise kendilerini vatandaşlık sınavından geçirdiklerinde gerçekleri göreceklerdir.
Deniz Baykal ve yanındaki 3-5 saldırgan ihtiyar, eminim çok üzüldüler. Şimdiye kadar hep onlar sevindi, biraz da millet sevinsin. Laikliğin ve Atatürkçülüğün rantını yiyerek bugünlere geldiler, bugünden sonra laiklik ve Atatürkçülükten rant elde edemeyecekleri için üzülmelerini anlayışla karşılamak lazım.
İçimde kalmasın, bunu da söylemeliyim. CHP ile değer yargıları bakımından hiçbir ortak yönleri olmayan ama AK Partililerle hemen hemen aynı olan belli çevreler, sırf siyasi kaprisleri yüzünden partinin kapatılmasını istiyor ve CHP’lilerle aynı safta yer alıyorlardı.
Mesela AK Parti'nin kapatılmaması gerektiği üzerine yazdığım pek çok yazıdan dolayı “kardeşlerimden” ne küfürler ve hakaretler yediğimi biliyorum. Aynı akideye bağlı olduğumuz halde, AK Parti'den yana tavır aldığım için hakkımda neler söylendiğini biliyorum.
Neyse, geçti hepsi. Zaten bu sebeple kimseye ne kızdım, ne de öfkelendim. Sadece kıyamete bıraktım. Hakkımı helal etmedim, etmeyeceğim de. çünkü beni hiç tanımadığı halde, sırf siyasi düşüncem yüzünden yargılayıp, hakkımda hüküm sahibi olanlardan bu dünyada bir beklentim yok, öteki alemde alırım inşallah.
Geçelim dedim, yine geçemedim. Demek ki; bir hayli zoruma gitmiş. Kapatma davası açıldığı günlerde kapatılmayacağına dair işi bilen herkes gibi ben de yazmıştım. İlk günler hiçbir gerekçem veya bildiğim bir şey yoktu, ama sırf kapanmasına razı olmadığım için “kapatılmayacak” demiştim. öyle dua ediyordum ve hep de dua ettim.
İlerleyen günlerde “AK Parti kapatma davası ifadesini kullanmamak lazım” diye birkaç yazı daha yazmıştım. çünkü “kapatma” sözcüğü bile yanlışı desteklemektir, “AK Parti davası” denilmelidir demiştim. O günden sonra bugüne kadar kendi adıma kapatmadan söz etmedim.
Yine aynı günlerde şimdiye kadar hakkında hep eleştiri yazıları yazdığım parti kapatan savcılardan Vural Savaş’ın bir televizyon programında; “Bu iddianame ile parti kapatılmaz” ifadesi yerli yerindeydi. çünkü bu işi en iyi Vural Savaş bilirdi. Parti kapattırmıştı ve kendisi de pekala biliyordu ki; kapattırdığı parti de Anayasa'ya karşı suç işlememişti.
Bu kapatıcılar ve kapattırıcılar yüzünden memleketin ömrü gitti ömrü. Her kapatma kargaşasından sonra işbaşına gelen iktidarlar, memleketi soyup soğana çevirdiler. Halkın onayıyla değil, belli çevrelerin desteği ve buyruğuyla hangi partiler iktidara geldiyse, memleketin canına okudular.
Ne zaman ki; halk sandıktan kendi istediğini işbaşına getirdi, ülke düzlüğe çıktı, işler yoluna girdi, halkın yüzü güldü. Barış, sevgi, kardeşlik yaygınlaştı ve bir huzur, güven rüzgarı esmeye başlamıştı.. Fakat bu sefer de kapatma davası çıkmıştı.
Artık bu çevreler milletten medet ummalılar, halktan destek istemeliler. Halka tepeden değil, halkın seviyesinden bakmaya ve halkı anlamaya çalışmalılar. Şimdiye kadar yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarındaydı.. Bundan sonra paylaşmayı ve dayanışmayı öğrenmeliler.
Karar, ülkemize ve milletimize hayırlı, uğurlu olsun.. Türkiye, şimdi depara kalkmalıdır.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi